‘Sınavdan sonra gökyüzüne bakıp ağlayarak dua ettim’ (Ses)

Haripur ile Khairpur’u karıştırmanın cezası ne oldu?
Şubat 18, 2021
Nasira İkbal’in unutamadığı bilezik!
Şubat 22, 2021

‘Sınavdan sonra gökyüzüne bakıp ağlayarak dua ettim’ (Ses)

Sıradan bir mahalle okulunda eğitime başlayan Pakistanlı Hira Naz’ın hayatı bir sergi ziyaretiyle büyük değişime uğrar. Naz, ‘kendimi başka bir gezegende hissettim’ dediği PakTürk Okulları’na girişini, öğretmenlerini ve kendisini tıp fakültesine taşıyan başarısını yazdı.

Yazıyı buradan dinleyebilirsiniz.

Selamlar,

Benim adım Hira Naz. Halen Pakistan’da bir tıp fakültesinde okuyorum. Benden PakTürk’te geçirdiğim zamanı ve orada edindiğim hatıraları yazmam istendiğinde, hayatımın orada geçirdiğim ve tanıklık yaptığım harika dönemini ifade edebilmek adına kelimelerin yetersiz kaldığını gördüm.    

PakTürk’te biyolojik ailemden sonra bir aile daha edindim. 2012 yılında burslu bir öğrenci olarak PakTürk’e kaydolmuştum.

Doğduğum şehirde imkânları kıt bir okulda okuyordum. Bir gün, PakTürk Okulları’nın düzenlediği ‘Üçüncü Göz Sergisi’ vesilesiyle okula davet edildik. Üçüncü Göz Sergisi, öğrencilerin fen, sosyal bilimler ve sanat konularında hazırlamış oldukları üç boyutlu modelleri okul bahçesinde gösterdikleri ve gün boyunca farklı eğlenceli etkinliklerin de düzenlendiği bir programdı.

Küçük kız kardeşimin elinden tutarak eski okul arkadaşlarımın eşliğinde okulun bahçesine girdiğimde PakTürk Okulu’nun güzelliği karşısında ilk anda hayrete düştüm. Sanki çocuklar için özel olarak yapılmış ve benim de bir gün orada eğitim görmeyi düşlediğim bir saray gibiydi.    

Kendimi bir başka gezegene gelmiş gibi hissettim

Sergilenen projeleri gezerken ve öğrencilerin özgüvenle orada durarak akıcı bir İngilizceyle kendi elleriyle yaptıkları projeleri ziyaretçilere açıklamalarını seyrederken, İngilizceyi o zamanlar çok da iyi okuyup yazamadığım için ne konuştuklarını tam anlayamamış ve kendimi sanki bir başka gezegene gelmiş gibi hissetmiştim. O zaman sadece 11 yaşında ve ilkokul 5. sınıfta okumaktaydım. Daha sonra küçük kız kardeşimle evimize döndüğümüzde parlak gözlerle o gün gördüklerimi aile fertlerine hararetli bir şekilde anlatmıştım.

Günler geçmiş ve benim PakTürk Okulları’nda okuma hayalim donuklaşmıştı. Kış tatilinin gelmesiyle şehrimizdeki diğer okullara kayıt dönemi de başlamıştı. Bir öğretmenim beni yanına çağırdı ve “PakTürk’e kaydolmak ister misin?” diye sordu. Ailemizin maddi durumunu bildiğimden ve yüklü miktardaki okul ücretini ödeyemeyeceklerinden ötürü ben de “Hayır” diyerek cevap verdim. Bunun üzerine öğretmenim, “Hala PakTürk’te okumak için bir fırsatın var. Başarılı öğrencilere burs veriyorlar.” diye ekledi. Bu sözleri duyunca kalbim umut ışığıyla doldu ve öğretmenime “Lütfen bana yol gösterin.” diyerek ne yapmam gerektiğini sordum. Öğretmenim de “Eve gittiğinde annene PakTürk Okulu’ndan bir burs formu almasını rica et” dedi. Eve gelince anneme “Ne olur, bana inan; belki bu defa denediğimde talih yüzüme güler.” diyerek ısrarla yalvardım. Okuldan burs formunu alıp babama gösterdiğimizde hayallerimin yıkılması ihtimalinden ötürü yüzüne yansıyan korkuyu görebiliyordum.

Annem adımı o listede görünce başarısız olduğumu düşünmüş

Ailem beni teşvik etti ve burs sınavından bir ay öncesinden itibaren tam bir şevkle ders çalışmaya başladım. İngilizcemin zayıf olduğunu bildiğimden çok fazla çaba gösterdim, ama unutmamak gerekir ki, iyi ve çalışkan bir öğrenciydim.

Sınav günü geldiğinde tam bir inançla sınavımı verdim ve ardından gözlerimde yaşlarla gökyüzüne bakarak, Allah’a bana bu okulda okuma imkânı vermesi için dua ettim. O zaman duamın kabul edildiğini bilemezdim. Bir hafta sonra beni okula davet ettiler. Hâlâ annemin müdür odasına davet edildiğini ve ismimi diğer bazı öğrencilerle birlikte vurgulanmış şekilde bir listede gördüğünü söylediği anı hatırlarım. Adımı o şekilde görünce ilk anda başarısız olduğumu zannetmiş. Çok geçmeden burslu olarak okula kaydolmaya hak kazandığımı öğrenmiş ve çok sevinmişti.   

Derslere girmeye başladım ve Türk halkıyla tanışma adına çok güzel bir fırsat yakaladım. İlk Türkçe öğretmenim Sümeyra Hanım’dı. Çok tatlı ve inceydi. En çok Türkçe derslerimizi severdik, çünkü yabancı bir dil öğrenmeyi çok istiyorduk. Doğrusunu söylemek gerekirse, Türkiyeli öğretmenlerimizin sevgisi ve yakın alakasından ötürü Türkçeyi çok sevdik. Çünkü ‘sevgiyle öğretilenlerin kalıcı olduğunu’ biliyoruz.

Hayatımı değiştiren öğretmenim…

Zaman ilerlerken her gün benim için aşmam gereken bir başka zorluk gibiydi. Yeni okulumdaki eğitim standardını yakalayabilmem için çok sıkı çalışmam gerekiyordu. Ailem ve öğretmenlerimin desteği ve ortaya koyduğum çabayla notlarımı her derste yükseltmeye başladım.

En çok sevdiğim ve hayatımı değiştiren Türkçe öğretmenim Zeynep Hanım’la tanıştığım gün daha dün gibi. Öğrencisi olarak onunla çok fazla zaman geçirdim. Derslerinde bizlere gösterdiği rehberlikten ötürü her birimiz anlattıklarını dinlemeye çok istekliydik. O derslerde ona çok fazla soru sorduğumu hatırlarım. O zamanlar beni yepyeni bir insana dönüştürdü.

Bir Türkçe şarkı söylemek üzere katıldığım Türkçe Olimpiyatları zamanını da unutmamalıyım. Hem Türkçe öğretmenim hem de sınıf arkadaşlarım iyi şarkı söyleyebildiğim konusunda beni çok teşvik etmişlerdi. İslamabad’da yapılan yarışmanın ulusal finalinde şansımı denedim ama beklediğim başarıyı alamadım. Buna rağmen hala hatırladığım bir tecrübe ve anı olarak kaldı. Yarışmada giymem için annem kendi elleriyle bana bir elbise dikmişti. O elbiseyi giyince kendime ne kadar güvendiğimi hatırlıyorum ve hâlâ tebessüm ediyorum.

Okulumuzda spor haftalarımız, Üçüncü Göz programlarımız, bahar festivalimiz, çiçek sergilerimiz, münazaralarımız, kompozisyon yarışmalarımız, resim yarışmalarımız ve matematik yarışmalarımız olurdu. Böylece sadece okul derslerimizle değil, sosyal etkinliklerimizle canlı kalır, kendimize olan güvenimizi yeniler, büyütür ve yeni şeyler öğrenirdik.

Hayatta uyguladığım birçok şeyi o zamanlar öğrendim

Yurtta kaldığımız zamanlarda yaptığımız etkinlikleri çok severdik. Halihazırda bizzat uyguladığım birçok şeyi o zamanlarda öğrendim. O günden bu güne Türkiyeli öğretmenlerimin benim Allah’ı tanımam, O’nu içtenlikle sevmem ve her şeyi Allah rızasını gözeterek yapmam için yolumu açtıklarını düşünüyorum. Onlara bana bu kolaylığı sağladıklarından ötürü çok teşekkür ediyorum. Öğretmenlerime çok dua ediyorum.

Son olarak sözlerimi burada bitirirken, hiçbir şeyin burada bitmediğini söylemek isterim. Her ne kadar ifade etmeye kelimeler yetmese de okulumu, öğretmenlerimi ve o zamanlarla ilgili hislerimi belirtmek için hayatım boyunca yazmaya devam edeceğim.

Her birimiz er ya da geç menzilimize ulaşıyoruz. Asıl önemli olan sevmemiz ve haz almamız gereken o süreç.

Bana PakTürk’te yaşadığım hayatımı yeniden yaşama imkânı verilse, o fırsatı hiç tereddütsüz kullanır ve çok sevdiğim öğretmenlerim Zeynep Simsar, Fatma Hanım, Sümeyra Hanım, Rüveyda Hanım, Esra Hanım, Zeynep Hanım, Asîla Hanım ve çok sevdiğim Urdu Edebiyatı öğretmenimle birlikte diğer tüm Pakistanlı öğretmenlerimle çok daha fazla zaman geçirirdim.

PakTürk ailesini ve Türk ailelerini çok seviyorum.

İki ülke, bir kalp…

 

Hey Merhaba 👋 Tanıştığımıza memnun oldum.

Yeni içeriklerden haberdar olmak istiyorsanız

Spam yapmıyoruz! Daha fazla bilgi için gizlilik politikamızı okuyun

0 Comments

No Comment.