PakTürk öğretmenlerinden Ekrem Kara, Pakistan’da bulunduğu dönemde özlediği Türk yemeklerinden birini yazdı. Hamsiyi nasıl getirttiğini ve yedikten sonra başına gelenleri anlattı.
Pakistan’da en büyük özlemimiz vatana ve oradan gelecek malzemelere karşı idi. Özellikle salça, sucuk, zeytin, peynir, bulgur gibi gıdalar ve ‘Ükler’ ürünlerini Türkiye’den getirdirdik. Memlekete yılda bir kez gidebildiğimiz için dönüşte eşyalarımız çok olur, bagajlarımız kilo limtini çok aşardı. Dolayısıyla uçağa binerken kabin memuruna adeta yalvarırdık! Sağolsunlar çoğu zaman anlayışlı davranırlardı ve valizleri eksiksiz götürürdük.
Bazı özel havayolu şirketleri ise bir kilo bile fazlalık kabul etmezdi. Onları ter cih ettiğimizde havalimanında eşyalarımızla rezillik yaşardık. Bavulları açıp içinden malzemeleri çıkarıp bırakmak çok zor bir durumdu.
Türkiye’den Pakistan’a gelecek bir tanıdık arkadaş veya esnaf, kim varsa takip eder gıda malzemesi isterdik. En çok özlediğimiz şeylerden biri hamsi balığı idi. Bir keresinde tanıdık vasıtası ile getirtmeyi planladık. Anneme dedim ki; “Bir tanıdık geliyor, sen hamsileri kola şişelerine doldur ve buzlukta dondurup yolla.” Sağolsun annem hazırladı ve arkadaşımız da getirdi.
Fakat gelene kadar sanırım şişenin biri hava aldığından olsa gerek, hamsiler bozulmuş. Aslında daha pişirirken farkettim ama ‘hamsi aşkına’ yine de yedik. Ve maalesef, bir iki saat içinde önce ben sonra eşim ve çocuklar zehirlendi. Doktora gittik, hemen serum taktılar bana. Eşim ve çocuklar ucuz atlattı.
O gün o hamsiyi yedim ve yine olsa yine yerim çünkü çok özlemiştim.
Herkes özlüyordu. Diğer şişedeki hamsiyi de misafirlere ikram ettim. “Çok tokuz, sakın bir şey hazırlama!” dediler ama Hamsilerden geriye kılçık bile kalmamıştı. 🙂