PakTurkFile tarafından organize edilen ‘Pakistan Hayatım’ konulu sanat yarışmasının ‘Genç Hikaye’ kategorisinde Nurefşan Gülmez’in eseri birinci oldu. 16 yaşındaki Nurefşan’ın ‘Rüyalar Gerçek Olsa’ başlıklı yazısını aynen yayınlıyoruz:
Rüyalar Gerçek Olsa
Gözümün ıslaklığını siliyorum. Annemin yüzüme damlattığı su taneleri işe yaramış olmalı ki uyanabildim. Yine geç kalıyorum okula. Yataktan fırladığım gibi giyinmeye koyuluyorum. Dün gece ütülediğim üniformam asılı beni bekliyor dolapta. “Shalwar kameez”imi giyerken cebindeki mürekkep lekesi gözüme çarpıyor. Şu an yenisini giymeye vaktim yok. Hem neredeyse herkesin üniformasında benzer bir leke var diyorum içimden. Okulların neden mürekkep kalem kullanmamızı zorunlu tuttuğunu hala anlayamıyorum. Bu düşünceleri kafamda atıp tutarken çoktan giyinmiş buluyorum kendimi. Kalemliğimi, suluğumu ve çantamı aldım. Umarım bir şey unutmamışımdır. Kahvaltı masasına oturmaya yeltenirken dışarıdan bir ses geliyor—-. Okul servisi çoktan gelmişse benim evden çıkmak için en fazla 10 dakikam var. Hanif bhai (Urducada abi)- servisçimiz bizi bekler ama geç kalacağımızı anlarsa basar gider. Hızlıca atıştırıp dışarıya koşuyorum kardeşlerimle beraber. Sıkışıyoruz biraz okul servisinde, diğer Türk çocuklarla beraber her sabah okulun yollarına düşüyoruz böyle. Yarım saatlik bir yolculuktan sonra varıyorum canım okuluma. Okulun kapılarından geçerken geliyor en önemli şey aklıma. Bütün sabahımı iki kat daha zorlaştıracak o şey… ID card’ım. Üniformamın yanında asılı unuttuğumu şimdi fark ediyorum. Nasıl unuttum anlamıyorum, bu ay içerisinde üçüncü kez oluyor bu. “Allah aşkına Nurefşan!” diye kendimi küçük bir azarlıyorum. Fakat şu an bunun sırası değil, şu an daha önemli şeyler var düşünmek için. İçeriye girerken beni direk karşılayacak öğretmene görünmemem gerekiyor, yazar yoksa defterine beni. Hem geç kaldığım için hem de üstüne okul kartımı unuttuğum için. Önümde üç tane daha öğrenci var, sıra bana gelmeden kenardaki kapının açık olduğu bir anda içeriye kaçmam gerekiyor. Kapı sadece içeriden açılıyor ve ona bağlı olan yaydan dolayı hemen kapanıyor. Bütün bu kısıtlı olasılıklara rağmen açılıyor kapı ve hızlı bir manevrayla içeri sızabilmeyi başarıyorum. Arada kapı görevlisinin beni fark edip gülümsediği kaçmıyor gözümden.
Adımlarımı hızlandırıyorum, sınıfım en üst katta ve sırtımdaki ağır çanta işleri daha da zorlaştırıyor. Her çıktığım katta birileriyle selamlaşıyorum- öğretmenim, arkadaşlarım ve ikinci katın merdivenlerinden geçerken ancak camdan sarkınca yakaladığın açıdan görebildiğin kedicik. Binanın tepesinde kalmış ve yaptığımız her şeye rağmen bir türlü inmemesi okuldaki herkesin sohbet konusu olmuş durumda. Sınıfımın kapısına varıyorum sonunda. Burası benim sınıfım. Arkadaşlarım ve neredeyse bütün sosyal hayatım burada. İşler çok iyi gidiyor burada, benim güvenli alanım burası. Sıramda yerimi alıyorum ve bir kızın dün katıldığı düğünün nasıl geçtiğini anlatışını dinliyorum. Elindeki kına çok güzel ve zarif. İnce ince dizayn ve motifler çizilmiş kınayla eline. Gözlerinin ışıldayışını gözlemliyorum. Buralılarınki başka parlıyor. Saçları da öyle. Saçları uzun ve kalın arkadaşımın. Sabah töreninden sonra gün hızlı geçiyor. Bir dersten diğerine derken son dersi de bitiriyoruz. Matematik, İngilizce, İslamiat, Biyoloji, Urduca, sosyal bilgiler ve fizik dersimiz vardı ve hepsi de çok iyi geçti- desem yalan olur. Urducanın sadece ilk 5 dakikasına dikkat verdiğimi itiraf ediyorum. Her defasında kendime söylüyorum bu derse dikkatimi vereceğim diye, ama olmuyor. Türkçe derslerine ara verdiğimizden beri bu derste oturmam gerekiyor. Urduca konuşmayı biliyorum fakat yazmayı hiç öğrenemedim. Neyse, öyle böyle ne kadar yavaş gitse de sonunu getirebildim dersin. Onun dışında fizikten tam puan aldığımı öğrendim ve sosyal bilgilerde çok da iyi geçmeyen bir sınav verdim bugün. Okulun yurdu yan binada. Oraya gidip ablalarla, hocalarla ve yurtta kalan sınıf arkadaşlarımla vakit geçiriyorum. Namazı kılıp tesbihatı yaptıktan hemen sonra annem geliyor bizi almaya. Arkadaşlarıma son bir kere daha el salladıktan sonra arabaya biniyorum.
Annem bugün gecikti biraz ama sorun değil vakit hızlı geçti zaten. Babamın meşgul olduğunu söylüyor. Ben ve kardeşlerim bizi dışarıda yemeğe çıkarmasını söyleyip ısrar ediyoruz. Annem bizi kırmıyor ama sonunda bizi getirdiği yer restoran değil, bir sokak yemeği satıcısı. Ben seviniyorum çünkü burası en sevdiği yer benim. Burası bizim “golgappa” cımız. 3 porsiyon golgappa, shawarma ve mango smoothie si alıp arabaya geri yerleşiyoruz. Yemekleri yedikten sonra yine yola koyuluyoruz. Bir ara camı açıp dışarıya yüzümü uzatıyorum ve bunu yapar yapmaz pişman oluyorum. Yüzüme vuran kavurucu sıcaklıktaki sert rüzgâr ve yerden kalkan toz parçacıkları bana yaşadığım yerin iklimini bir kez daha hatırlatmaya yetiyor. Hemen camı geri kaldırıp arabanın klimasına sığınıyorum. Anneme okulun nasıl geçtiğini anlatıp kardeşlerimle uzun uzun şakalaştıktan sonra bile epey yol kaldığını fark ediyorum. Evimiz okuldan bayağı uzakta. Yakınımızdaki okula da gidiyor olabilirdik ama benim okulum öyle her okula benzemez. Her sokak başında bir Türk okulu olacak değil ya. Hem babam çalışıyor benim okulumda. Ben böyle düşüncelerime, kardeşimde arka koltuktan söylediği şarkısına dalıyor. Ben onun şarkısına dalıyorum, o dışarıdaki bir meyve satıcısına dalıyor. Her şey ağırlaşıyor, zaman yavaşlıyor. Hisler çöküyor gerçekler karışıyor. Ve her şey duruyor.-
.
.
.
-Gözlerimi açmayacağım bu sefer. Neler olduğunu tam olarak kavramam üç saniye bile almadı çünkü. İçimi bir öfke kaplıyor bu sefer. Çünkü her şey üç saniyede böyle değişebiliyor. Öfke yerini gözyaşına bırakıyor sonra. Gözlerim hala kapalı sağıma dönüyorum yatakta. Bu son iki hafta içerisindeki 3. rüya. Son 3 aydır sık aralıklarda geliyor, ziyaret ediyor beni hatıralarım. Artık orada değilim ben. İskandinav ülkesinin birine taşındık artık. Okul ve arkadaşlar var ama benim okulum ve arkadaşlarım değiller. Sıcak değil tersine buz gibi burası ama ben esmerleştiren güneşi daha çok seviyorum. Burada her şey çok daha iyi. Okulların sistemi çok daha güzel, cebimize yetecek kadar para giriyor ve buradaki insanlar bize güvenlik ve gelecek vaat ediyor. Ama ben bu rüyaları görüyorum. Bu sabahta hislerim ve beynim sarsılmış bir şekilde uyanacağım. Ayağa kalkıp, giyinip okula gideceğim. Saat 3’e kadar orda durup eve geleceğim. Dışarısı soğuk onun için evde geçireceğim günün gerisini büyük bir ihtimalle. Her şey belirlenmiş ve planlanmış bir şekilde gidecek. Ve hava tamamen kapalı olacak bugün. “Rüyalar insanın ruhu ile gördüğü ve aklı ile idrak ettiği bir olaydır.” derler. Bilinçaltımızın yansınımdır rüyalar. Ben hayatımda yeni bir sayfa açmaya hazırım. Yeni bir dil öğrenip yeni ilişkiler kurmaya hazırım. Ama ben hala rüyalar görüyorum. Artık okula hazırlanmak için kalkıp giyinmem gerekiyor. Gözlerimi açıyorum ve yataktan kalkıyorum. Gözümün ıslaklığını siliyorum.