Bir uçak kazası ile hayatıma giren Pakistan

Pakistan’daki Stonehenge (Video)
Ocak 26, 2021
Türkiye ve Türkçe âşığı bir Pakistanlı: Muhammed Sabir*
Ocak 28, 2021

Bir uçak kazası ile hayatıma giren Pakistan

Eğitim gönüllüsü Osman Arslanhan’ın Pakistan’la tanışıklığı daha çocukluk yıllarına dayanıyor. Arslanhan, Kayseri’nin bir köyünde bakkal işletmek isterken tarlada çalışmak zorunda kaldığı günlerde duyduğu Pakistan’la yolunun nasıl kesiştiğini anlattı.

Bir kamyonet dolusu tuğla kaldığım yurdun (Bünyan/Kayseri) kapısına yanaştı. Tüm öğrenciler hocalarımızla birlikte sıralanıp, tuğlaları elden ele aktarıyor yurdumuzda yapılacak tadilat için bir köşeye yığıyorduk. Adeta oyun oynama zevki ve heyecanı içinde imece ile işi bitirirken güneş batmak üzereydi.

Kamyonetle beraber gelen kişi bir işçi değildi, şoför de… Aslında o gün orada ne hamal vardı, ne işçi, ne de usta. Öğretmen, belletmen ve öğrencilerdik. Gelen kişi bana yaklaştı ve Kayseri’de başarılı öğrenciler için özel bir yurt olduğunu, eğer o dönem de takdirname alırsam beni oraya transfer edebileceğini söyledi.

Kayseri büyük bir şehirdi. Daha iyi okullarda okuma imkânı da vardı. Ve ben bunu mutlaka babama bahsetmeliydim. Babam o zamanlar köyde çiftçilik ve hayvancılık yapardı. Bir de köy bakkalı işletirdi. Ben her ne kadar bakkalda kalmayı daha çok sevsem de, babam yaz döneminde dükkânı kapatır, bizi tarla ve hasat işlerine gönderirdi.

Osman Arslanhan, Pakistan’a gitmeden önce lise yıllarında…

Özlenen akşam sohbetleri

Çok çalışır ve çok yorulurduk. Günün en güzel anları ise serin yaz akşamlarında evin verandasında yediğimiz akşam yemekleri ile aile büyüklerinin katıldığı, gelecek planlarının, mali hesapların yapıldığı, ülke ve dünya siyasetinin konuşulduğu uzun çay sohbetleriydi. Babam ve amcam yaşları ve rahatsızlıklarından ötürü, bizzat çalışmasalar da mutlaka detayları takip ederlerdi.

1988’in bir ağustos akşamında yine yoğun çalışma sonrası verandaya oturmuş, bir yandan mutfaktan gelecek ikramları bekliyor diğer yandan yorgunluğumuzu atmaya çalışıyorduk. Amcam fıtrat itibarıyla heyecanlı ve sert mizaçlı birisiydi. O gelince hep susulur, ortam ciddileşir ve onun açacağı mevzu konuşulurdu.

O akşam yine heyecanla gelmiş ama bu kez derin bir duygusallıkla babama şöyle demişti: “Dinledin mi şarkıcıyı, nasıl söyledi öyle!” Adeta ‘dokunsan ağlayacak’ bir hali vardı. Biz de hayretle izlemekteydik. O zamanlar TV tek kanallı, programlar da hayli sınırlı olduğu için hangi şarkıdan bahsettigini hepimiz biliyorduk. Babam bir an yüzüne baktı, sonra bıyık altından gülmeye başladı. ‘Neydi o şarkı’ diye düşünürken biraz matrak olan ağabeyim konuyu açtı.

Yağdır mevlâm su!

Emel Sayın o şarkıyı da tam sıcakların arttığı, kuraklığın başgösterdiği günlerde okumuştu; çok içli ve duyguluydu:

“Çatlayan dudaklara

Sararan yapraklara

Kuruyan topraklara

Yağdır mevlam su

Alev saracak kadar

Yandım yanacak kadar

Suya kanacak kadar

Yağdır mevlam su

Toz duman savrulurken

Gül çimen kavrulurken

Can tenden ayrılırken

Yağdır mevlam su..”

“Ziya ül Hak’ı öldürdüler..”

O yaz tatilinin yine böyle bir akşamda amcam telaşla geldi. Her zamanki köşesine ilerlerken günün konusunu da selam verir gibi açtı ve oturdu: Ziya ül Hak’ı öldürdüler…

Kimdi Ziya ül Hak, neden önemliydi ve amcamı neden bu kadar üzmüştü? Üstüne üstlük babamın “Nasıl olmuş yahu!” diye heyecan ve üzgün tepkisi bizdeki merakı iyice arttırmıştı. Sonra amcamın oğlu Ziya’nın ismi oradan mı geliyordu?

Osman Arslanhan, Kayseri’deki öğrencilik döneminde…

Onlar dünya siyaseti ve komplo teorileri üzerine hararetli konuşmalarına devam ederken biz de anladığımız kadarıyla taşları birleştirmeye ve bir mana çıkarmaya çalışıyorduk. ‘Kardeş ülke, Amerikan büyükelcisi ve Pakistan’, bizim için mevzuyu anlamaya yardımcı oluyordu. İslam dünyasında önemli bir haber o gün tarihe kazınacaktı.

Pakistan’la tanışma günleri

Pakistan Cumhurbaşkanı Ziya ül Hak beraberinde Amerikan büyükelçisi ve bazı üst düzey askerî isimleri de taşıyan uçağın şüpheli bir kaza sonucu düşmesi üzerine hayatını yitirmiş, geride büyük bir muamma ve cevapsız sorular kalmıştı.

Her yıl 23 Nisan kutlamalarında Pakistanlı çocukların Türkiye’ye gelerek söylediği ‘Jive Jive Pakistan’ şarkısı ve çok şirin danslarıyla hatırımda olan bu ülke zihnimde farklı bir yer işgal etmeye başlamıştı.

7’nci sınıfı başarıyla bitirmiş 8’inci sınıf için hayatımın akışını değiştirecek planı babama işte böyle akşamlardan birinde gündeme getirmiştim. En büyük destekçim ise İstanbul’da üniversite okuyan ve Hizmet Hareketi’nin yurtlarında kalan ağabeyimdi.

Devam edecek…

Hey Merhaba 👋 Tanıştığımıza memnun oldum.

Yeni içeriklerden haberdar olmak istiyorsanız

Spam yapmıyoruz! Daha fazla bilgi için gizlilik politikamızı okuyun

0 Comments

No Comment.