(*) 2006 yılında Almanya’da gazetecilik yapan Metin Keskin, Ekim 2005’te yaşanan büyük Pakistan depremi sonrasında düzenlenen yardım gezisini Ailem dergisine yazmıştı. Kimse Yok Mu Derneği ve PakTürk Okulları’nın organizasyonu ile Avrupa’da yaşayan Türklerden toplanan kurban yardımları bayramda Pakistanlı depremzedelere dağıtılmıştı. Keskin’in 11 Mart 2006’da söz konusu dergide çıkan yazısını ve geziye katılan bazı Türklerin izlenimlerini tekrar yayınlıyoruz.
Dost ve kardeş ülke Pakistan, 8 Ekim 2005 tarihinde büyük bir depremle sarsıldı. Merkez üssü Keşmir bölgesi olan depremde yaklaşık 100 bin insan hayatını kaybederken 3,5 milyondan fazla insan evsiz kaldı. Yokluk içindeki bu insanlar şimdilerde kış şartlarına karşı ölüm kalım mücadelesi veriyor. Depremin ilk günlerinde dünya çapında görülen küçük bir yardım kıpırdanışının ardından Pakistanlı depremzedeler hızla unu[1]tuldu. Fakat Türk insanı kendini Millî Mücadele sırasında unutmayan Pakistanlılara adeta bağrını açtı. Hem deprem günlerinde hem de sonrasında örnek bir vefa tavrı gösterdi. Çünkü bu mübarek insanların ataları Millî Mücadele sırasında aynı civanmertliği sergilemişlerdi.
Bayram namazını Himalayaların zirvelerindeki bir camide kılıyoruz. Buz gibi havada buz gibi suda abdestimizi alıyoruz. Caminin avlusunda bulunan bir hasırın üzerinde saf tutup ‘Duha Suresi’ni okuyarak namazımızı eda ediyoruz. Sûredeki “Rabbin seni bırakmadı ve sana darılmadı… Öyleyse yetimi sakın ezme. El açıp isteyeni de sakın azarlama. Ve Rabbinin nimetini minnet ve şükranla an.” ifadeleri bizi başka dünyalara götürüyor.
Uzun zamandır et görmemişlerdi
Depremin üzerinden aylar geçmiş olmasına rağmen daha acılar taptaze ve yıkılan bina molozları olduğu gibi duruyor. Yerle bir olan bir cami görüyoruz. Ama insanlar her şeye rağmen hayat dolu ve hayata bağlı.
Kurbanları kesip temizleyecek ve parçalara ayıracak olan onlarca kasap tutulmuş. Avrupa ağırlıklı olarak dünyanın dört bir bucağından gönderilen kurban hisseleri belirli bir düzene göre listeler haline getirilmiş. Sabah saat 10 civarında kesim işlemleri başladı. Hayvanlar sırayla kesilecekleri alana getiriliyor, güzelce yere yatırılıyor ve her büyükbaş hayvan için 7 isim okunuyor ve tekbirlerle ‘BismillahiAllahüekber’ denilerek kesiliyor. Kasaplar tarafından etler yemek yapılacak şekilde doğranıyor. En sonunda etler 3-4 kilo olacak şekilde poşetlere dolduruluyor. Ardından poşetlerdeki etler çadırkente ellerde birer birer dağıtılıyor. Uzak yerlere ise arabalarla taşınıyor.
Uzun zamandan beri mideleri et görmeyen depremzedeler bu sayede etle tanışmış oluyor. Gönderilen bütün hisseler azami gayret gösterilerek en ufak bir suiistimale mahal bırakmayacak şekilde yerine getiriliyor. Orada yaşananları görünce bir tek hisse ile bile olsa kurban gönderen insanların ne büyük hayra girdiklerini daha iyi anlamış oluyoruz.
Odun zannettiğim şeyler, inek ayağıymış!
12-13 yaşlarında bir Pakistanlı çocuk elinde bir demet odunla yürüyordu. Tam olarak yıkılmadığı için hala kalmaya devam ettikleri evine odun götürdüğünü zannettim. Fakat çocuk yaklaşınca elindekilerin odun olmadığını fark ettim. Bizim biraz önce kestiğimiz ineklerin bir kenara ayırdığımız yüzlerce ayağından 10 kadarını kucaklamış, evine götürmeye çalışıyordu. Belki de o inek ayaklarından yemek yapıp kaç gün karınlarını doyuracaktı. Kısa süre önce utancımdan deri taşıyan yaşlı bir amcanın fotoğrafını çekememiştim. Bu görüntü ise cesaretimi tamamen tüketmişti. Fotoğraf çekemedim. Çocuk inek bacakları ile karanlığın içinde gözlerimin önünden kayboldu.
Yaklaşık bir hafta süren Pakistan gezimizde birbirinden farklı onlarca olayla karşılaşıyoruz. Bazen gözyaşlarımızı tutamazken bazen de hüzün ve sevinci aynı anda yaşıyoruz. Bu arada yardımların adresine ulaşmasındaki gizli kahramanların ise bu ülkedeki kolejlerde (PakTürk Okulları) görevli 100 kadar Türk öğretmenin olduğunu vurgulamak lazım. Onlar olağanüstü gayretleri ile bizi kendilerine hayran bıraktılar.
İZLENİMLER
Mehmet Çizen – Essen:
Yardımlar yerini buldu
Almanya’dan 41 kişilik bir ekiple Pakistan’a gittik. 4 bin metre yükseklikteki Himalaya dağlarında 4.500 köy bulunuyor. Biz oralara giderek kurbanları kesip dağıttık. Pakistan halkı çok memnun oldu. Orada misyonerler var, organ mafyası var. Yardım yapıyormuş gibi görünenler var. Fakat Pakistan halkı Pak-Türk Derneği’ne güveniyor. “Pak-Türk orada insaniyetin, yardımseverliğin ve güvenin markası haline gelmiş” desek abartmış olmayız.
Mehmet Yılmaz – Krefeld:
Canla başla çalışıldı
Zor şartlara rağmen Avrupa ve Türkiye’den gelen yardım ekiplerinin canla başla çalıştıklarına şahit olduk. Buralarda kesilen kurbanlar yine Türk vatandaşlarımız tarafından çadırkentlere dağıtıldı.
Enver Taşkın – Berlin:
Teleferiğe korkuyla bindim
Zaten var olan fakirlik deprem bölgelerinde deprem sonrası çok daha dramatik bir hal almış. Bölgeye götürülen yardımların ne derece gerekli olduğuna bizzat şahit oldum. Farklı bölgelerde kurban ve yardımların dağıtımına katıldık. Bölgede karayolları çok kötü. Yaklaşık 100 kilometrelik yolu 5 saatte gidebildik. Hatta bir köye ulaşım sadece köylülerin yaptığı ilkel bir teleferikle sağlanıyordu. Binip binmeme konusunda tereddüt yaşamama rağmen gruba öncülük etmek zorunda olduğum için cesaretimi toplayarak bindim. Kurban kesiminde Pakistan’daki Türk okullarının desteğini aldık. Çok iyi organize olan okullar deprem bölgesindeki birçok ücra köye de kurban ve yardımların ulaşmasında önemli ölçüde katkı sağladı.
Enver Ak – Düsseldorf:
Yardımlarınızı hiç unutmayacağız
Başta Keşmir eyaletinin başşehri Muzafferabad olmak üzere dört değişik bölgede kurbanlar kestik. İki ekip dağlık köylere çıktı. Yedi çocuğuyla birlikte bir çadırda yaşayan dul bir anneye Gladbach (Almanya) şehrinden küçük çocukların biriktirmiş olduğu paraları kumbaralarıyla birlikte teslim ettik. Anne, “Sizler bizim zor günümüzde yanımızda oldunuz, biz sizlerin yardımlarınızı hiçbir zaman unutmayacağız.” diyerek gözyaşları döktü. Kimse Yok mu ve PakTürk Okulları tarafından kurulan çadır köylerde binlerce çocuğa sahip çıkılıyor. Çadırlarda açılan kurslarda kadınlara biçki-dikiş dersleri veriliyor. Okullar açılmış, dersler veriliyor.
No Comment.