Eğitimci Ali Öksüzer, Pakistan’dan mecburen ayrılırken yaşadıkları ilginç bir olayı yazdı. Oyuncak bebeğinin satılması karşısında kızı Bahar’ın üzüntüsünü ve sonrasında komşularıyla beraber nasıl ağladıklarını aktardı.
2017 yılında PakTürk çalışanları olarak hiç istemediğimiz halde Pakistan’ı terk etmek zorunda kalmıştık. Bizler de arabalarımızı ve evimizdeki eşyaları satıp Pakistan’dan çıkmaya hazırlanıyorduk. O sırada aile olarak İslamabad’da yaşıyorduk. Diğer arkadaşlar gibi biz de evdeki eşyalarımızı satışa çıkarmıştık.
Ev eşyalarının satılık olduğunu duyan tanıdık tanımadık herkes gelip bakıyordu. Beş yaşındaki kızımız Bahar’ın büyük bir pamuk dolgu bebeği vardı. Neredeyse kendisiyle aynı boyda olan bu oyuncağı çok seviyordu. Ama bizim bu kadar büyük bir bebeği valizde başka bir ülkeye götürme imkânımız yoktu. O sırada kapı çaldı, komşumuz olan bir kadın geldi. Kızımız, gelen komşunun oyuncak bebeği görüp almak istemesinden endişeleniyordu. Ondan dolayı Bahar’ı kapıyı açması için aşağıya gönderdik. Bahar aşağıda, kapıda kaldı.
Komşu kadın bir süre evdeki eşyalara baktı. O arada pofuduk bebeği gördü ve beğenip satın aldı. Başka birkaç eşya daha alarak daire kapısında kapıdan çıkıp merdivenlere yöneldi. Aşağı inerken kızımız da yukarı çıkıyormuş. Bir anda karşı karşıya geldiler. O esnada Bahar’ın gözleri kadının elindeki bebeğe odaklandı, gözleri faltaşı gibi açıldı. Sonra yüzünü bize döndü ve basamakta durakladı. Gözlerini bize dikmiş vaziyette, iç çekerek, “Bebeğimi de mi sattınız?” dedi. Ardından kendini tutamadı ve hıçkıra hıçkıra ağlayarak yukarı çıkmaya başladı…
Bebeğin satılması bardağı taşıran son damla idi
Yanıma geldiğinde ağlayan kızımı kucağıma aldım. Normalde çok ağlayan bir baba değilim. Fakat gözlerinden incilerin döküldüğü bu sahne karşısında metanetimi koruyamadım ve ben de onunla beraber hüngür hüngür ağlamaya başladım. Bir yandan “Kızım üzülme, ağlama, ben sana gittiğimiz yerlerde daha güzellerini alırım!” diyerek teselli etmeye diğer yandan gözyaşlarıma hakim olmaya çalışıyordum.
Biz böyle karşılıklı ağlarken bir başka okul velimiz ailesiyle geldi. Kızları bizim okulda okuyordu. Bizim ev taşıma telaşımızı bildiği için yemek hazırlayamayacağımızı düşünerek bize yemek getirmişti. Kendisi çok dindar, gönlü zengin ama maddi durumları pek iyi olmayan bir insandı. Ona rağmen zahmet edip bize yemek hazırlamış. Kapıdan girdiklerinde kızımla beni sarılmış ağlar halde gördüler. Bu manzara karşısında onların da kalbi hüzünlendi. Daha dış kapıdayken eve bile giremeden onlar da gözyaşı dökmeye başladı. 8-10 kişi birden aynı anda kızım Bahar’ın gözyaşlarına ortak olmuştuk. Bütün bu olan biteni gözyaşları içinde gözlemleyen kızım birden ağlamayı kesti. Susup etraftaki insanları şaşkınlıkla seyretmeye başladı ve sessizce eve geçti.
Yaşadığımız o hüzünlü süreçte bir oyuncak bebeğin satılması bardağı taşıran son damla olmuştu…
No Comment.