Bilim şenliği ve kapalı kapıları açan bir sembol

Göç (Şiir)
Ekim 12, 2021
Rikşa ile doğum kontrolüne gittiğimiz günler…
Ekim 14, 2021

Bilim şenliği ve kapalı kapıları açan bir sembol

Eğitimci Mehmet Karadayı, PakTürk Okulları’nın İslamabad’da düzenlediği bilim şenliğinin öğrenciler ve bölge halkı üzerindeki etkisini yazdı. Ayrıca PakTürk logosu üzerinde bulunan iki ülke bayrağının kapalı kapıları nasıl açtığını anlattı.

İslamabad’da her yıl düzenlediğimiz bir etkinlik vardı. Öğrencilerimizle bilim şenliği yapıyorduk. Şenlik okulumuzun kız bölümünde girişteki koridorda gerçekleştiriliyordu. 2004 yılında bu şenliği dışarıda yapmaya karar verdik. Karar verdik ama bir sürü belirsizlik ortaya çıktı. En önemli mesele nerede yapacağımız konusu idi. Okulumuzun bulunduğu F-10 Markaz’da büyük bir meydan vardı. Etrafı dükkânlarla çevrili bu meydanın ziyaretçisi çoktu. Bilim şenliğimizi burada kuracağımız bir çadırda yapabilirdik. Oradaki esnafların oluşturduğu bir birlik vardı. Dükkânların olduğu iş merkezini yönetiyordu bu birlik. Orayı ziyaret ettik ve meydana çadır kurmak için izin istedik. Bizi çok sıcak karşıladılar. Projemizi anlatınca ilgi gösterdiler ama meydanda yapılacak bir faaliyet için izin verme yetkilerinin olmadığını söylediler. Meydanın tasarrufu belediyedeydi.

Belediyeden randevu almak zor olmadı. Gerekli bölüme gidip resmî başvurumuzu yaptık. Heyecanla beklenen üç günün sonunda gelen haber bizi hayal kırıklığına uğrattı. Meydanın etrafındaki dükkânların ticari faaliyetlerine engel olabileceği için oraya çadır kurulmasına izin veremeyeceklerini söylediler. Haber herkesi büyük bir üzüntüye boğdu. Bir çıkar yol bulmalıydık. Belediyeye gittik. Ne istediğimizi bir de yüz yüze anlatmak istiyorduk. İlgili şahıs bizi büyük bir nezaketle karşıladı ama alınan kararı değiştirmenin mümkün olmadığını söyledi. Odadan çıktığımızda yüzümüzden düşen bin parçaydı.

Bir haftanız var, hemen hazırlıklara başlayın!

“Kul sıkışmadan Hızır yetişmezmiş!” diye bir söz var Türkçede. Ruhen tam bir sıkışmışlık hali ile belediyeyi terk etmek için çıkış kapısına yöneldiğimizde bir velimizle karşılaştık. Neden burada olduğumuzu sorunca maksadımızı anlattık. “Neden fuar yerinde yapmıyorsunuz bilim şenliğini?” diye sordu. Fuar mı? Fuar ve yeri olduğunu bile bilmiyorduk ki! Fuarın nerede ve ne zaman yapılacağını öğrendikten sonra asıl soruyu sorduk: “Fuar idaresi bize yer verecek mi?” Bizim ilgimizden memnun olan velimiz yüzüne yayılan tebessümle cevap verdi. “Bir haftanız var. Hazırlıklara başlayın; ben sizin için izin alacağım.” Belediyeden dışarı çıktığımızda çığlık atmamak için kendimizi zor tutuyorduk. Bulduğumuz ilk taksi ile okula dönüp hazırlıklara başladık.

Beklediğimiz haber çok gecikmeden geldi. Fuar F-9’daki Fatima Cinnah Parkı’nda olacaktı. Park, okulumuza oldukça yakın ve ziyaretçisi bol bir yerdi. Bize fuar alanında 53 numaralı parselde yer verilmişti. Derhal çadırımızı alıp kurmak için gittik. Düz bir alandı. Zaten tecrübeli olan arkadaşların idaresinde çadırı kurmak üç saat bile sürmemişti. Sivri tepeli, kubbe görünümlü ve gri renkli geniş bir çadırımız vardı. Öğleden sonra saat 2 civarında işimiz bittiğinde etrafımıza bakınca herkeste tuhaf bir duygu oluştu. Bulunduğumuz yerde sadece bizim çadırımız kuruluydu. Yarın fuar başlayacaktı ama fuarın merkezi olduğunu tahmin ettiğimiz yerde çok az çadır kurulmuştu ve o çadırlar ile aramızda yaklaşık elli metrelik bir mesafe vardı. Fuara gelen kişilerin bizi ziyaret etmeleri imkânsız gibiydi. Herkeste fuar merkezine yakın olmalıyız düşüncesi oluşunca birbirimizin yüzüne baktık ve çadırı söktük. Bu saatten sonra yeni çadır kurulmayacağını düşündüğümüzden seçtiğimiz güzel bir yere çadırı yeniden kurduk ve alandan ayrıldık.

Çadırımız kısa sürede ilgi odağı oldu

Yanılmışız! Ertesi gün sabah fuar açılışı için geldiğimizde bizi bir sürpriz bekliyordu. Çadırımız fuarın tam ortasında yer almıştı. Meğerse biz ayrıldıktan sonra fuar alanı bir anda ana-baba gününe dönmüş ve katılımcılar bir iki saat içinde çadırlarını kurmuşlardı. Biz çadırımızı tam merkezde olması planlanan meydana kurmuşuz. Dolayısıyla kimsenin yerini işgal etmediğimizden olsa gerek hiçbir itiraz ile karşılaşmadık. Bütün öğretmenlerimiz kendilerine en yakışan kıyafetleri ve logomuzun olduğu boyun askılıkları ile açılışta hazırdı.

Çadırımızın üzerinde dalgalanan Pakistan ve Türkiye bayraklı logomuzun olduğu afiş hemen dikkat çekiyordu. Çadırımız kısa sürede ilgi odağı oldu. Öğrencilerimiz gösterilen ilgiden memnundu. Büyük bir dikkat ve maharetle okulda öğrendiklerini sergiliyorlar, küçük deneyler yapıyorlar ve ziyaretçilerin sorularını özgüvenle cevaplandırıyorlardı. Bir masada bir volkanın patlamasını simüle ediyorlar başka bir masada makinelerin çalışma prensibini anlatıyorlar, akıl oyunları ve zekâ testleri ile ziyaretçilere hoşça vakit geçirtiyorlardı. Bir ara çadırımız o kadar doldu ki kapıya iki arkadaşımızı dikmek zorunda kaldık. Çıkan ziyaretçi sayısınca içeriye ziyaretçi alıyorlardı. Gündüz deneyler ve gösterilerle şenlenen çadırımız akşam kültürel aktivitelere sahne oluyor, öğretmenlerimiz müzik eşliğinde Anadolu’nun değişik yörelerinin halk oyunlarını sunuyorlardı.

Görevlinin yanımıza gelip bizimle ilgilenmesine şaşırdık!

Beş günün nasıl geçtiğini anlayamadık bile. Öğrencilerimiz dolu dolu geçen beş günün sonunda yorgunluklarını unutmuş “Yeni bir bilim şenliğini ne zaman yaparız?” diye öğretmenlerine sormaya başlamışlardı. Çadırımızın gördüğü ilgi basının da dikkatini çekmiş ve birkaç gazetede haber olmuştuk. Maksat hasıl olmuştu. Bilim şenliği hem öğrencilerimizin öğrendiklerini sergilemek için bir imkân olmuş hem de okulumuzun tanıtımı en güzel şekilde yapılmıştı. Şüphesiz en mutlu olanlar veliler ve öğrencileri en güzel şekilde yetiştirmeye gayret eden öğretmenlerdi. Onlar emeklerinin karşılığı görmenin mutluluğunu doyasıya yaşıyorlardı.

Son gün erken saatte fuar yerinden ayrıldık çünkü Türkiye’den gelecek bir heyeti karşılamak için havaalanına gitmemiz gerekiyordu. Havaalanına girerken çok sıkı bir trafiğin ortasında kaldık. Adeta santim santim ilerliyorken bir görevlinin bize doğru yaklaştığını gördük. Minibüsümüzün üzerindeki iki ülkenin bayrağı olan logoya baktı ve “Türkiye’den gelen heyet için mi buradasınız?” diye sordu. “Evet” dedik ama şaşırmıştık. Çünkü biz kimseyi gelen heyet ile ilgili bilgilendirmemiştik. Yolu ayırmak için kullanılan bariyeri açarak girmemiz için işaret etti. Oradan girince hızlı bir şekilde çıkışa ulaştık ve misafirlerimizi bekletmeden alıp tercihli yoldan havaalanından çıktık. Vakıf merkezimize doğru giderken herkesin yüzü gülüyordu.

Kapı açılınca onlarca insan birden koştu

Vakıfta bir müddet dinlendikten sonra heyet ikindi namazını Faysal Camii’nde kılmak istediği için camiye gittik. Cami ve çevresinin güzelliği herkesi mest etmişti. Etrafa dağılıp fotoğraf çekmeye dalınca içeri girmeyi unuttuk. Cemaatin ikindi namazının farzına durduğu haberi gelince koşarak kapıya gittik ama içeriye giremedik. Kapılar kapanmıştı ve iki kişi kapıların önünde nöbet tutuyordu. Hâlâ öyle midir bilmiyorum ama o zaman namaz esnasında bir saldırı olmasın diye böyle bir tedbir alındığını duymuştum. Ne kadar ısrar ettiysek açmaya yanaşmıyorlardı. Birden bekçilerden birisi hâlâ boynumda duran askılığıma baktı. Okulumuzun logosundaki Pakistan ve Türkiye bayraklarını görünce “Türkiye delegasyonu mu?” diye sordu.” “Evet” dedim. Hemen kapıyı açtı. Onlarca insan kapının açıldığını görünce içeri girmek için bir anda kapıya koştu. Bana işaret ederek heyetteki kişileri içeri almamı söyledi. Ben heyettekiler bitince işaret ettim ve diğerlerini geri iterek kapıları kapattılar.

Logomuz iki ülke ve iki halk arasındaki kardeşliğin muhteşem bir timsaliydi. Her gün binlerce gönlün kapısını araladığı gibi o gün iki defa açılması en zor kapıların açılmasını sağlamıştı. Pakistan’da bu kardeşliği bizzat yaşamanın şerefini taşımaktan mutluyum.

Hey Merhaba 👋 Tanıştığımıza memnun oldum.

Yeni içeriklerden haberdar olmak istiyorsanız

Spam yapmıyoruz! Daha fazla bilgi için gizlilik politikamızı okuyun

0 Comments

No Comment.