Muhammed Üveys Bangaş: Öğretmenlerimizin yardımı olmasaydı bu başarı olmazdı

Bu cumartesi PakTürk Okulları için canlı yayında buluşalım
Kasım 23, 2021
Adem Yavuz Arslan, PakTurkFile için yazdı: PAKİSTAN’DA NE GÖRDÜM?
Kasım 26, 2021

Muhammed Üveys Bangaş: Öğretmenlerimizin yardımı olmasaydı bu başarı olmazdı

Eski PakTürk öğrencilerinden Muhammed Üveys Bangaş (ortada) ve birlikte müzik yaptığı arkadaşları.

Bazı organizasyonların çok dikkat çeken, yıllar geçse de unutulmayan anları vardır. Pakistan’daki PakTürk Okulları öğrencilerinden Muhammed Üveys Bangaş’ın 2012 yılındaki 10. Türkçe Olimpiyatları’nda ‘Usta’ isimli şarkıyı söylemesi de bu tür anlardan biri sayılır. Üveys, o yıl dereceye girememiş ancak başarılı performansı dilden dile dolaşmış yıllar boyu yad edilmişti.

Yıllar sonra Muhammed Üveys’e ulaştık ve kendisiyle uzaktan da olsa bir röportaj yaptık. Bulunduğu konum yıllar önceki başarısını hesaba kattığınızda hiç de şaşırtıcı değil. Çünkü Pakistan’da bir yandan reklam sektöründe iş yaparken diğer yandan profesyonel olarak müzikle uğraşmaya devam ediyor. Hip-hop ve rhythm and blues (RnB) türlerinde şarkılar besteliyor, kendi müziğini yapıyor.

Öğretmenler günü vesilesiyle bugün paylaştığımız söyleşide Üveys PakTürk’teki öğretmenlerini hayırla yad ediyor. “Öğretmenlerimiz, sahip olduğumuz tek kılavuzlarımızdı! Onların yardımı olmasaydı bu başarı mümkün olmazdı.” diyor.  

Bizim gibi, kendisi de Türkçe Olimpiyatları’nı ve Türkiye’yi unutamıyor. O günleri şöyle tarif ediyor: “Gerçeküstüydü! Karşı konulamayacak derecede yoğun ve büyük bir programdı. Bir sürü arkadaş edindim ve hayatımın geri kalanında dünyaya nasıl gözlerle bakacağım konusunda beni değiştirdi.”

Sizleri, Muhammed Üveys Bangaş’ın sorularımıza verdiği içten cevaplarla başbaşa bırakıyoruz:

-Kendinizi kısaca tanıtır mısınız? Neden PakTürk’te okumayı seçtiniz? Orada hangi yıllarda okudunuz?

Ben Muhammed Üveys Bangaş. Halen Pakistan’da reklam endüstrisinde film yapımcısı ve kreatif direktör olarak çalışıyorum. Ayrıca hip-hop ve rhythm and blues (RnB) türlerinde şarkılar bestelemekle ve kendi müziğimi yapmakla meşgulüm. 2010’da babam Peşaver’e taşınmamıza karar verdi ve farklı okullara bakarken PakTürk’ün benim ve küçük kardeşim için iyi bir seçim olduğunu düşündü. Ben de aşağı yukarı bu sebeple PakTürk’e gittim. 2010’da 8. sınıftan başlayarak 2015 yılında 12. sınıftan mezun olana kadar orada okudum.

-Öğrenci olarak bu okulda nasıl zaman geçirdiniz? Dersler ve öğretmenlerle ilişkiniz nasıldı?

PakTürk, verimli öğretmeler ve deneyimlerle dolu güzel bir yolculuktu. Okulumuz, ayrımcılıktan uzak herkese eşit fırsatlar sunarak hem akademik hem de ders dışı ihtiyaçlarımızı gerçekten karşıladı. ‘Ev’ ve ‘kamp’ kültürü biz öğrencilerde harika anılar bıraktı ve öğretmenler ders dışı kitaplarla ve başka hiçbir okulda bulamadığımız etkinliklerle bize büyük bir terbiye verdiler (okuldaki örgün derslerimizi saymıyorum, zira ne denli etkili oldukları hiç şüphe götürmez).

Derslerle ve öğretmenlerle ilişkilerim, ne diyeyim; ‘aşk ve nefret ilişkisi’ mi desem acaba!😊. Hangi dersleri sevdiğim ve sevmediğim gibi, hangi öğretmenlere gerçekten ısındığıma da karar veren her zaman dersler oldu. Matematik ve fizik en az sevdiğim derslerdi. Kimya, İngilizce ve Türkçe ise en sevdiğim derslerdi ve bu sevgi ders öğretmenleri konusunda da öyleydi. Belli ki, herkesin en sevdiği öğretmen her zaman, bir yarışma olduğunda okulda ve dışında bizleri temsil eden sınıf öğretmeniydi.

-Türkçe Olimpiyat şarkı yarışmasına katılma fikri nereden çıktı? Bu sizin seçiminiz miydi yoksa öğretmenlerinizin isteği miydi?

8. sınıfın ikinci dönemine kadar Türkçe Olimpiyatları’nın varlığından bile haberim yoktu. Bir gün teneffüste en üst kattaki konferans salonuna gittim ve arkadaşım Arslan Nasîr’i (diğer adıyla Pakistanlı Ahmet Kaya’yı) sahnede Türkçe bir şarkı çalışırken gördüm. Çok merak ettim ve hemen bu yarışmanın bir parçası olmak istedim. Arslan bunu nasıl yapacağım konusunda bana yardımcı oldu. Aynı gün ‘seçmeler’ için o zamanki Türkçe Olimpiyatları koordinatörümüz Fatih Bey’e gittim. Fatih Bey şarkımı dinledikten sonra bana, “Bunca zamandır neredeydin?” diye sordu. O andan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı; her şey mutlu bir şekilde cereyan etti ve Türkçe Olimpiyatları’na böylece seçildim.

Muhammed Üveys (solda şapkalı), PakTürk Okulları’ndaki öğrencilik günleride…

-Söylediğiniz şarkıyı kim seçti? Aynı olimpiyatta ‘Acizim’ adlı ilahi tarzı bir eseri de seslendirdiniz. Başka müzik parçaları üzerinde çalıştınız mı?

Değerli koordinatörlerimizden Abdüssamed Bey, çalışmam için bana ‘Usta’ şarkısını verdi. Ardından Erdoğan Bey, daha önce yapılmadığı ve çok güzel yazıldığı için ‘Acizim Aciz Olanı İstemem’ ilahisine hazırlanmamı istedi. Yarışmadan veya turnelerden önce birçok şarkı prova ettim, sonunda sadece birisi veya ikisi onaylandı. En yeni Türk pop şarkılarından eski türkülere kadar hepsini çalıştık.

-‘Usta’ şarkısını söylemek biraz zor, çünkü sesinizi sık değişen perde ve tonlara göre ayarlamanız gerekiyor. Şarkıyı seçmenizin özel bir sebebi var mıydı?

Doğru, ‘Usta’ oldukça zordu, ama o zamanlar tiz ve uzun soluklu bir sesim olduğundan ve öğretmenimin de yapabileceğime inanmasından ötürü, bu şarkıda karar kıldık. Aslında tam da zor bir şarkı olmasından ötürü seçtik, zira her birimiz kendi eşsiz lezzetini masaya getirmek zorundaydı; bu da Türkçe Olimpiyatları’nın güzelliğiydi.

-Olimpiyat hazırlık süreci nasıldı? Ne kadar süre prova yaptınız? Zorlandığınız veya pes etmek istediğiniz anlar oldu mu?

Süreç basitti; 10-12 şarkılık bir listemiz vardı ve sevdiğimiz ya da sesimize uyan şarkıları seçtikten sonra elimizde şarkı sözü sayfasıyla her gün prova yapmaya başlardık. Daha sonra herhangi bir sıkıntı veya iyileştirme ihtiyacı hissettiğimizde öğretmenimizden yardım isterdik. Turne içinse, şarkıların sahneye uygun olup olmadığını onaylayan Türkiye’deki koordinatörlere gönderilmeden önce, 5-6 şarkıya provalarla hazırlanmıştık.

Muhammed Üveys (soldan ikinci) 2012 yılındaki 10. Türkçe Olimpiyatları’nda ve farklı ülkelerden arkadaşları…

Olimpiyata katıldığım ilk yıl (2011) ulusal yarışmalarda kazanamadım. Emrah’ın ‘Baba’ şarkısıyla finale kalmama rağmen, o şarkı gelecek yıl ‘Usta’nın yaptığı gibi jüriyi koltuklarından zıplatacak kadar moral verici ve etkili değildi. Yani, mesele ısrarcı olmak ve pes etmemekle ilgiliydi. İlk başlarda ‘Usta’ şarkısı ses tellerimi yoruyordu ve gerçekten çok çalışmam gerekti. Sonunda baş edebildim ve başardım.

-Hazırlıklarınız sırasında öğretmenleriniz size ne gibi katkılarda bulundu? Herhangi bir özel teknik öğrettiler mi ya da farklı bir yöntemle koçluk yaptılar mı?

Öğretmenlerimiz, sahip olduğumuz tek kılavuzlarımızdı! Onların yardımı olmasaydı bu başarı mümkün olmazdı. Pakistan’daki öğretmenlerimiz bizlere çok yetenekli bir şekilde belirli kelimelerin telaffuzunu, nerede nefes alınıp nerede bırakılması gerektiğini, seyirciye asla sırt çevrilmemesi gibi şeyleri ve daha fazlasını öğrettiler. Türkiye’deki öğretmenlerimiz bize vokalist olmanın daha teknik yönlerini, hangi notalarda ne kadar süreyle kalınması gerektiğini, nefes basıncı veya perdede dalgalanma ile şarkı söylerken üretilen titreşimli etki olan vibratonun nerede kullanılacağını, kelimelerin nerede kısa kesilmesi gerektiğini ve sahnede en iyi parlayabilmem için sesimi nasıl kullanabileceğimi öğrettiler. Yani, evet, öğretmenlerimiz Türkiye’ye gidip ülkemiz için madalya kazanmamız konusunda bizlere çok yardımcı oldular.

Muhammed Üveys (solda) ve bir arkadaşı…

-Yanlış hatırlamıyorsam 2012 Pakistan finalinde ikinci oldunuz. Bu sonuçtan memnun kaldınız mı? Hiç “İlk ben olmalıydım!” diye düşündünüz mü?  

Şahsen ‘ne olması gerektiğini’ düşünmenin çok sağlıklı bir zihniyet olmadığını düşünüyorum. Biliyorum bir istisnaydım ve ailem de beni böyle yetiştirdi. Bu Allah’ın başarmama yardım ettiği bir şey. İstisna olmak ve sıra dışı olmak. Günün sonunda, tüm Türkçe Olimpiyatları deneyiminden birincilik sahibi gibi aynı miktarda öğrenme ve zevk edindim. Bu yüzden pişmanlık duymuyorum çünkü bunun için ne kadar çok çalıştığımı biliyorum.

-Olimpiyatın dünya finali için Türkiye’ye gideceğinizi öğrendiğinizde ne düşündünüz?

Yarışma heyetinin ikimizin de (birinci seçilen Arslan Nasîr ile birlikte) Türkiye’ye gideceğimizi ilan etmesinin ardından İslamabad’daki PakTürk Erkek Lisesi’nin konferans salonunun dışında öylece durduğumu hala hatırlıyorum. Bu ikimiz için de haddinden fazla gerçeküstü bir duyguydu ve içimde bir yerlerde hayatımın tekrar eskisi gibi olmayacağını hissediyordum. Çünkü Türkçe Olimpiyatları’na gitmek Türkiye’ye gitmekle aynı şey değildi.

-Türkiye gezinizde ve olimpiyat programlarında neler yaşadığınızı anlatır mısınız? Unutamadığınız anılar var mı?

Sanırım daha önce söyledim ama yine söyleyeyim: Gerçeküstüydü! Karşı konulamayacak derecede yoğun ve büyük bir programdı. Orada geçirdiğim süre boyunca elimden geldiğince sindirebildiğim için sindirilemeyecek kadar fazla olduğunu söyleyemem. Bir sürü arkadaş edindim ve hayatımın geri kalanında dünyaya nasıl gözlerle bakacağım konusunda beni değiştirdi.

Türkçe Olimpiyatları’nda birçok hatıra edindim. Hepsini anlatmam günlerimi alır ama şu an hatırladığım bir şey var: 2012’de İstanbul’a ilk geldiğimde (10. Türkçe Olimpiyatı) Pakistanlı diğer tüm öğrencilerle birlikte bir yurtta kalıyorduk. Sadece rahatlıyor ve iyi vakit geçiriyorduk. Bir zaman sonra kalktım ve biraz dondurma almak için yurttan dışarıya çıktım. Çevredeki sokakları keşfetmeye başladım çünkü daha genç olan ben keşfetmeyi seviyordum. Ama sonunda kayboldum. Meselenin en iyi yanı, sokak köpeklerinden korkmam dışında hiçbir şey umurumda değildi; gerçekten de sokak köpekleri tarafından ısırılmak istemiyordum. Bir süre etrafta dolaştıktan sonra bir şekilde kendimi yurt kapısının önünde buldum ve tabii ki dondurmamla beraber geri dönebildiğime sevindim. Yurda dönmeme melekler mi yardım etti, ne oldu bilmiyorum! Gerçekten de başaramayacağımı düşünmüştüm çünkü kimseyi tanımıyordum. Ama dürüst olmak gerekirse yolculuktan keyif aldım. Bunun dışında anlatmayı başka bir güne bırakacağım birçok hatıram var.

Muhammed Üveys (ortada), çalışma arkadaşları ile…

-Kazananlar arasında yer almazken performansınız büyük alkış topladı, çok beğenildi ve uzun süre akıllarda kaldı. Bu konudaki hisleriniz nelerdi?  

O noktada mesele benim olimpiyatı kazanmamla ilgili değildi. Bazı çocukların ne kadar sıkı çalıştığını ve hatta bazılarının eğitimli vokalist olduğunu açıkça görebiliyordum. Bu yüzden ne kadar ‘eğitimsiz’ olduğumu düşünerek üzülmenin bir anlamı yoktu. Erişebildiğim şeyleri kullanmam ve mümkün olan en iyi zamanımı yaşamam gerekiyordu ve yaptığım da buydu.

Hâlâ halk arasında ‘Usta’nın neden bu kadar sevildiğini bilmiyorum. Sebebi o yaşta çıkabildiğim yüksek notalar mıydı? İbrahim Tatlıses o sırada hasta olduğu için mi yoksa başka bir sebepten dolayı mı, bilmiyorum. Tek bildiğim, şarkıyı icra etmekten zevk aldığım ve dinleyicilerin onu dinlemekten keyif aldığı, önemli olan tek şey bu.

-Bu uluslararası yarışmaya katılımınız ve başarınız aileniz, arkadaşlarınız arasında nasıl karşılandı?

Ailem ve arkadaşlarım gerçekten gururlu ve mutluydu. Bugün bile bazen akrabalarımdan ‘Hey, Türkiye’de söylediğin şarkıyı bize gönderir misin?’ diye mesajlar alıyorum. Elde ettiğim başarıları arkadaşlarına anlatmaktan hoşlanıyorlar ve bu beni mutlu ediyor.

-Günümüzden geçmişe baktığınızda PakTürk Okulu’ndaki eğitiminizi ve Türkçe Olimpiyatları’na katılımınızı nasıl değerlendiriyorsunuz? Bunların hayatınıza ne gibi etkileri oldu?

PakTürk’te okuduğum ve sonunda Türkçe Olimpiyatları’na katıldığım için kendimi çok şanslı addediyorum. Özgüvenime çok şey kattığını düşünüyorum. Şu ana kadar hayatımda ne kadar başarılı olursam olayım, bunlarda Türkçe Olimpiyatları’nda edindiğim tecrübelerin büyük etkisi oldu. Bu tecrübe benim için çocuklarıma anlatacağım bir şey olarak her zaman çok değerli olacak.

Teşekkürler…

Hey Merhaba 👋 Tanıştığımıza memnun oldum.

Yeni içeriklerden haberdar olmak istiyorsanız

Spam yapmıyoruz! Daha fazla bilgi için gizlilik politikamızı okuyun

1 Comments
[…] Muhammed Üveys Bangaş: Öğretmenlerimizin yardımı olmasaydı bu başarı olmazdı […]