Eğitimci Taner Koçyiğit, yazı dizisinin bu bölümünde Pakistanlı iş adamları ve esnafın Türkiye gezilerine nasıl başladıklarını ve yıllar geçtikçe katılımın neden arttığını yazdı.
Yirmi Sekizinci Bölüm:
Türkiye’nin 2000’li yılların ilk yarısında gösterdiği ilerleme her ülkenin dikkatini çektiği gibi Pakistan halkının da gözünden kaçmamıştı. Pakistan’ın hali vakti yerinde olan iş adamları artık tatil için gittikleri Dubai ve İngiltere gibi memleketlerden yüzlerini Türkiye’ye çevirmişlerdi. Bunda dünyanın dört bir tarafında açılan Türk okulları ve Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu (TUSKON) temsilcilikleri önemli bir rol oynuyordu. Çünkü bu okulların öğretmenleri hiçbir karşılık beklemeden bulundukları ülkeden Türkiye’ye giden iş adamlarına gönüllü rehberlik yapıyor hatta onları kendi evlerinde ağırlayıp yaz tatillerinin önemli bir kısmını feda ediyorlardı.
İş adamları ile ilgili kurduğumuz dernek üzerinden başlattığımız ilk gezilerde, maddi imkânsızlıklardan dolayı ‘Türkiye’ye götürdüğümüz misafirleri nasıl ağırlasak, nerede misafir etsek, büyük gruplara nerede yemek ayarlasak’ diye düşünür ve her defasında vefakâr, cömert Türk işadamlarının yardımına başvururduk. Sağ olsunlar, misafirlerin sayısına bakmadan ellerindeki tüm imkanları seferber eder ve onları ağırlamak için yemez yedirirler, içmez içirirlerdi. Birçok kez misafirlerimizi pek alışık olmadıkları şekilde tek tuvalet ve banyosu olan apartman dairelerinde ağırlamak zorunda kalırdık. Misafirlerimiz zorlansa da bu durumlardan hiç şikayet etmez, misafiri oldukları ev sahipleri ile çok güzel arkadaşlıklar kurar ve gezi sonrasında irtibatlarını devam ettirirlerdi.
Bursa’dan Kapadokya’ya kadar ilginç gezi yerleri
2000’li yılların sonlarına doğru Pakistan’daki okullarımızın veli portföyü değiştikçe ve maddi durumu daha iyi velilerimizin oranı çoğaldıkça Türkiye’ye gitmek isteyen velilerin de sayısı artıyordu. Artık misafirlerimizin de isteği üzerine onları evlerde misafir etmek yerine otellerde ağırlamaya ve tüm masrafları kendilerinin karşılaması kaydıyla daha profesyonel geziler tertip etmeye başlamıştık. Misafirlerimizi dünyanın çok az yerinde örneği olan beş yıldızlı İslami hayata uygun otellere götürüyor, daha önce yaşamadıkları tecrübeleri yaşamalarına vesile oluyorduk.
Kapadokya’da balon ile şehir gezisi, Urfa’da Hz. İbrahim’in doğduğu ve yaşadığı mübarek mekanları görmek, Konya’da Mevlana Hazretleri’nin türbesini ziyaret ve ardından etli ekmek ziyafeti, Antalya’daki tarihi mekanlar ve ‘helal oteller’in bulunduğu eşi benzeri olmayan deniz ve sahiller, İstanbul’daki muhteşem dünyaca ünlü tarihi yerler, Denizli’de Pamukkale, İzmir’de Çeşme sahilleri ve Kemeraltı Çarşısı, Bursa’da Ulu Camii ziyaretinden sonra iskender kebabı ile akşam yemeği ve tabii ki Türk insanının inanılmaz misafirperverliği konuklarımızın tecrübe ettiği şeyler arasında sayılabilir.
Gezilerin anlatılması her yıl katılımı arttırdı
Gezilerden memnun dönen velilerin yaşadıklarını ve gördüklerini çevrelerine anlatması, her geçen yıl Türkiye’ye gitmek isteyenlerin sayısını arttırıyordu. Öyle ki, Türkiye gezilerine katılmak isteyen herkesi zamanımız yetmediği için kabul edemez hale geldik. Yaz tatillerimiz zaten 35 gündü ve misafirleri gezdirdiğimiz günler tatilden sayılmasına rağmen birçok arkadaşımız kimi tatillerde iki veya üç gezi grubunu gezdirir ve hepsiyle aynı heyecan ve aşkla ilgilenirdi.
Misafirlerimiz Hizmet Hareketi’nin kurumlarını ve gönüllülerin faaliyetlerini görüp benzerlerini Pakistan’da da yapma motivasyonu ve isteği ile ülkelerine dönüyorlardı. Kendilerini Türkiye’de ağırlayan fedakar Türk iş adamlarını Pakistan’a davet ediyorlardı. Bu ziyaretler sonucunda karşılıklı sağlam ilişkiler inşa ediliyor ve hem ticari hem de insanlığa hizmet kardeşlikleri kuruluyordu.
‘Vaktinde gelmeyenleri otelde bırakırız!’
Bu gezilerde bazen tecrübesizliğimizden dolayı planladığımız her şey yolunda gitmeyebiliyor ve bazı ufak tefek tatsızlıklar da yaşamıyor değildik. Kimi zaman misafirlerimizden birkaçı çarşıda kayboluyor ve saatler sonra onları buluyorduk, kimi zaman Pakistanlı misafirlerin belirlenen zamanda otelden çıkamadıkları için önemli randevulara geç kalıyorduk. Özellikle geç kalma konusunda çok sorun yasadığımız için artık tecrübe kazanmıştık ve bir keresinde şöyle bir çözüm denemiştik: Otelde kalan misafirlerimizden bir çifti sabahleyin hiç kimse aşağıya inmeden taksi ayarlamış ve gideceğimiz yere önden göndermiştim. Ardından herkes belirlenen saatte otobüse binmek üzere aşağıya indiğinde gidenler ortada olmadığı için “Vaktinde gelmeyenleri otelde bırakırız!” deyip tam vaktinde ayrılmıştık otelden. Gelmeyen misafirleri geç kaldıkları için otelde bıraktığımı düşünen diğer tüm misafirler 10 günlük gezi boyunca her programa zamanında gelmişler ve gezinin sonuna kadar benim vakit konusunda çok hassas ve acımasız olduğumu konuşmuşlardı☺.
Bu ve benzeri birçok hatıraların olduğu onlarca gezi programını birçok arkadaşım defalarca koordine etmişti ve yüzlerce Pakistanlı misafirimiz Türkiye’nin ve Hizmet Hareketi’nin sergilediği güzellikleri görme imkanı elde etmişlerdi. Bu gezileri 2016 yılının temmuz ayına kadar devam ettirmiştik fakat sonrasında istenmeyen durum bizi bu gezilere ara vermeye zorladı. Sadece ara verdiğimiz bu gezileri devam ettirmek ümidiyle Pakistan’a geri döneceğim günleri iple çekiyorum.
Devam edecek…
***
Yirmi Yedinci Bölüm: Pakistanlı esnaf ve iş adamları ile eşleri eğitim hizmetlerine nasıl destek verdi?
No Comment.