Ben bir öğretmenim; matematik öğretir, sevgi tohumları ekerim

Tarihten Bir Sayfa: CHP’li Nur Serter Türk okulunu ziyaret etti
Mayıs 7, 2021
İslamabad günleri ve ‘Gani’nin bereketi…
Mayıs 10, 2021

Ben bir öğretmenim; matematik öğretir, sevgi tohumları ekerim

İlk mesleki tecrübesini, heyecanla gittiği Pakistan’da yaşayan bir matematik öğretmeninin kısa hikayesini paylaşıyoruz. Yaklaşık 10 yıl çalıştıktan sonra ülkeden ayrılmak zorunda kalan Türk eğitim gönüllüsünün yaşadıklarını M.E. Ünal kaleme aldı. Ünal, söz konusu öğretmenin hangi motivasyonla çalıştığını, yeni doğan evladının hastalığına rağmen işine nasıl devam ettiğini kendisine aktarıldığı gibi yazdı.

Dünyanın dört bir yanına yayılmış eğitim gönüllüleri gibi ben de Pakistan’da bir matematik öğretmeniydim. Tek sermayem; ders kitabım, kalemim ve not defterim. Üzerine güneşin doğup battığı her yere sevgi tohumu ekmek için yollara düşen kara sevdalılara ben de dahil olmuştum. Dünyada bir sevgi atmosferi oluşturmaktı tek gayem. 90’lı yıllarda Anadolu’dan dünyanın dört bir yanına eğitim seferberliği başlamıştı. Anadolu’nun yağız delikanlıları genç yaşta yollara düşmüştü. Rengi, dili ve kültürleri çok farklı coğrafyalara yelken açan bu kara sevdalılar haritada yerini dahi bilmedikleri ülkelere adeta üveyikler gibi uçarak gitmişlerdi. İnsanlığa sevgi ve hoşgörü soluklayacak, cehaletle savaşacak olan bu seferîlere katılma zamanıydı. “Bu yol uzundu, menzili çoktu ve geçidi yoktu. Bu uğurda kandan irinden deryaları aşmaya azmetmek gerekiyordu.” Evrensel barışa hizmet için giden bu hizmet gemisinde ben de bir yolcu olmalıydım.

2010 yılında üniversiteyi iyi bir dereceyle bitirmiş ve diplomamı elime almıştım. Artık Türkiye’de Giresun limanından bu eğitim gemisine binip, demir alıp gitme vakti gelmişti. Henüz 24 yaşındaydım ve hayallerimi gerçekleştirmek için önümde uzun bir zaman vardı ama geç kalmamalıydım. Türkiye’den Pakistan’a gidip gönüllü öğretmenlik yapacak birilerinin arandığını duymuştum. ‘Dost ve kardeş’ bir ülke olduğunu biliyor, tam da fırsat ayağımın ucuna kadar gelmiş diye seviniyordum. Ne yapıp edip canımdan çok sevdiğim anne ve babamı ikna ederek bu irfan ordusuna ben de katılmalıydım. Allah onlardan ebediyen razı olsun, bağırlarına taş basıp, biricik evlatlarının bu arzusunu kabul ettiler.

Khairpur Mirs: İlk öğretmenlik yaptığım yer

Çok sıcak bir ağustos günü Pakistan’daydım artık. PakTürk Okulları yıllardır Pakistan’da sevgi ve bilgi dolu bir nesil yetiştirmek için çabalıyordu. Bunun için yüzlerce Pakistanlı çocuğa burs veriyor onları cehalet yangınından kurtarıp insanlığa faydalı birer fert haline getirmeyi amaçlıyordu. İlk olarak İslamabad’a gelmiştim. Daha önce hiç de alışık olmadığım bir havası ve insanları vardı. ‘Şalvar kamiz’ giyiyor, sokaklarda taksi olarak ‘rikşa’ dedikleri motosikletleri kullanıyorlardı. PakTürk Okulları’nın oryantasyon programı vardı. Program tamamlandıktan kısa süre sonra Pakistan içinde gideceğim yer belli olmuştu.

Khairpur Mirs, benim ilk kez matematik öğretmenliği yapacak olduğum yerdi. Oradaki okul 2002 yılında açılmıştı ve yaklaşık 500 öğrencisi bulunuyordu. Ben bir an önce o şehre gidip öğretmenliğe başlamanın heyecanı ile dolup taşarken tanıştığım Pakistanlı dostlar Khairpur’u çok da iyi anlatmıyor, tam bir mağduriyet şehri olduğunu söylüyordu. Pakistan’ın en fakir bölgesi olduğunu anlatıp alışmakta zorluk çekeceğimi ifade ediyorlardı. Bu olumsuz sözler benim gitmeme mani olamadı. Hiçbir yabancının uğramadığı hicret diyarı Khairpur’a bir akşam üstü ulaştım. Ben bir öğretmendim ve burada matematik öğretip sevgi tohumları ekecektim. Sınıftaki ilk dersimin heyecanını hiç unutamıyorum, ama heyecandan ne konuştuğumu, ne anlattığımı da hâlâ hatırlamıyorum.

Eşim ve kızımı Türkiye’ye göndermek zorunda kaldım

Hindistan sınırına yakın etrafı Belucistan çölleri ile çevrili olan bu şehrin 50-55 dereceyi bulan kavurucu bir sıcağı vardı. Elektriğin günde bir kaç saat geldiği bu yerde çok güzel hurmalar yetişiyordu. Hayatımda ilk defa taze (yeşil) hurmayı burada tattım. İnsanları çok samimi, sevecen ve dost canlısı. Eşim hanımefendiyle buradayken evlendim. Tabii burası Türkiye’den gelen bir kadın için hiç de kolay bir yer değildi. İlk zamanlar ciddi psikolojik problemler yaşadı, günlerce gözyaşı döktü. İngilizce veya Urduca bilmediği için konuşacak kimse bulamıyordu. İkinci yılında eşimin hamileliği çok zor geçiyordu. Sağlık imkânlarının yetersiz olmasından dolayı eşimi Türkiye’ye göndermek zorunda kaldım. Doğuma yakın ben de Türkiye’ye gittim. Gözümüzün nuru ilk kızımız Zeynep Turkiye’de dünyaya geldi, fakat daha 40 günlükken derslerimiz boş geçmesin diye yine Khairpur’a döndük.

M.E. Ünal’ın Khairpur’da görev yaptığı PakTürk Okulları’ndan bir sınıf…

Oraya gidince küçük yavrumuzun sağlık problemi ortaya çıktı. Bütün araştırmalarımıza rağmen Khairpur’da bir tedavi imkânı bulamayınca eşimle beraber minik yavrumu tekrar Turkiye’ye götürdüm. Tedavisi biraz uzun süreceğinden ve eşimin de öğretmen olmasından dolayı kızımız Zeynep’i babaannesine bırakıp dönmek zorunda kaldık. 6 ay kadar tedavisi Türkiye’de devam etti. İyileşince Pakistan’a annemle beraber geldiler. Döndüklerinde biricik yavrumuz, anne ve babası olan bizleri unutmuş, bana ‘amca’ annesine ise ‘teyze’ diyordu. Bize tekrar alışmakta çok zorlanmış ve konuşmayı da geç öğrenmişti. Küçücük yavru hiçbir şeyin farkında değildi. İnsanlığa hizmet yolunda imtihanlar hep hayatın tuzu biberi olmuştur… Biz de “Bu da geçer Ya Hu!” deyip sevgi çiçekleri için öğretmenliğe devam etmiştik.

Biz kavgaya değil, gönüller yapmaya geldik

Dört yıl ne çabuk geçmişti bilemiyorum. Tek gayem öğrencilerime matematik vesilesiyle hayırlı insan olmayı anlatıp, bir dik açı gibi dosdoğru olmalarını sağlamaktı. Dünyanın her yerinde müspet ilim ve güzel ahlâk ile sevgi meşalesini taşıyıp, hoşgörünün temsilcileri olmalarıydı. Uluslararası bilim olimpiyatlarına PakTürk Okulları’ndan yüzlerce öğrenci göndermiştik. 21 yıldır bu gaye için faaliyette bulunan PakTürk öğrencileri gittikleri ülkelerden 250’den fazla madalya ile dönmüştü. Pakistan’da bu bir rekordu; hiçbir özel okul uluslararası arenada bu kadar madalya kazanamamıştı.

Ben bir matematik öğretmeniydim, yeni madalyalar kazanmak için daha fazla çalışmam ve öğrencilerimi sevgiyle motive etmem gerekiyordu.

2014 yılı ortalarıydı. Türkiye’den bazı arkadaşlarımdan duymuştum: Gayesi yıkmak olan bazı kişiler hasetlerinden dolayı dünyanın 170 ülkesinde eğitim faaliyetinde bulunan eğitim gönüllüsü adanmışları ‘1 savcı 2 polisle terör örgütü ilan etmekle’ tehdit ediyorlardı. Dünyanın değişik yerlerinde gerçekleşen olaylardan terörün ne olduğunu biliyordum. Terörün amacı öldürmek, yakıp yıkmaktı. Oysa bu eğitim gönüllüleri yaşatmak için yaşamayı seçmiş, yeryüzünde sulh ve barışın temsilcileri olmuşlardı. Yunus Emre gibi:

“Biz gelmedik kavga için,

Bizim işimiz sevgi için,

Dostun evi gönüllerdir,

Gönüller yapmaya geldik”

diyor ve dünyaya sevgi tohumları ekiyorlardı.

O açı senin, bu açı benim dersten derse koşturuyordum

Çok sevdiğim ve insanlığa hizmette ilk yerim olan Khaipur’dan 2014 yılında gözyaşlarıyla ayrılmıştım. Geldiğim Karaçi’deki PakTürk Okulu’nda öğrencilerime, bölmeyi öğreterek insanlarla paylaşmanın faziletini anlatmaya devam ediyordum. Üç yıl burada ‘o açı senin, bu üçgen benim’ deyip dersten derse koştuğum günlerdi. Türkiye’de rüzgarlar şiddetli esiyordu. Eğitim için yola çıkmış Hizmet Hareketi’ne yönelik yapılan baskı ve hukuksuz uygulamalar zaman zaman buradaki medyada da haber oluyordu. Gönül dostlarımla işimize bakıyor, öğrencilerimle vakit geçiriyor, “Daha gidilecek yol, kazanılacak çok madalya var.” diye plan yapıyordum. Bir temmuz günü Türkiye’de bir senaryo sahneye konmuş ve adına ‘darbe’ dedikleri tuhaf bir askerî hareketlilik yaşanmıştı. Maalesef ellerindeki medyayı da kullanarak halkı darbe olduğuna inandırmışlardı. Türkiye’deki Hizmet Hareketi’ne ait eğitim kurumları bir gecede kapatıldı, orada çalışanlar tutuklandı. Önü alınamaz bir cadı avı başladı.

Sırada yurt dışına hicret etmiş eğitim muhacirleri ve barış adası eğitim yuvaları vardı. Pakistan’da 2016 yılı kasım ayı başlarıydı. İki yıl önce almış olduğumuz vizelerimiz bitmişti. Uzatma talebi dosyamız üç ay önce verilmiş olmasına rağmen yetkililerden hiçbir cevap alamamıştık. Ben hâlâ matematik öğretmeniydim ve çocuklara sevgiyle matematik öğretiyordum. Şubat ayında Tayland’da matematik olimpiyatı olacaktı. Öğrencilerimi oraya iyi hazırlayıp, önceki yıllarda olduğu gibi madalya almalıydık.

Vefasızlık, İkbal’in torunlarına yakışmazdı

Bir pazartesi akşamı vakfımızın idaresine ulaşan resmî bir mektupta vizelerimizin uzatılmadığı ve üç gün içerisinde Pakistan’ı terk etmemiz gerektiği belirtiliyordu. Herkes şoktaydı, ama nereye ve nasıl gidecektik. Türkiye’de gidebilecek bir ortam yoktu. Böyle bir uygulama Pakistan tarihinde ilk defa oluyor, 21 yıldır çocuklarını eğitmekten başka bir şey yapmayan PakTürk öğretmenleri deport ediliyordu. Ertesi gün velimiz olan Pakistanlılar büyük tepki gösterdi. Böyle bir vefasızlık bu ülkenin insanlarına tabii ki yakışmazdı. Gayeleri sadece çocuklarını sevgiyle eğitip cehaletten uzak tutmak olan bu eğitim sevdalısı öğretmenlere sahip çıkılmalıydı. Bazı veli ve öğretmenlerimiz mahkemeye yürütmeyi durdurma kararı için başvurmuştu. Ülke genelinde herkes Türk öğretmenleri konuşuyor, medya kanallarında programlar yapılıyordu. Sigara dahi içmeyen bu öğretmenlerin, çocukları için güzel ahlâk ve sevginin iyi bir rehberi olduklarını söylüyorlardı.

Bir avuç Hizmet gönüllüsü Pakistan’ın ve dünyanın gündemi olmuştu. Üç gün içerisinde gidebilecek bir evleri yoktu. Türkiye’ye dönen bazı öğretmenler İstanbul’da uçaktan iner inmez tutuklanıp hapse atılmıştı. Başka ülkeye gidebilmeleri için vizeleri de yoktu. Bütün sebeplerin sükût ettiği bir zaman dilimiydi. İmdada Birleşmiş Milletler ofisi yetişmiş ve bu krizden etkilenen eğitimcilere ‘mülteci kartı’ verebileceklerini söylemişlerdi. Ertesi gün Pakistan’daki Türk okulu öğretmenleri başvuruda bulunup bu kartı aldı. İlerleyen günlerde de mahkemelerden sevindirici haberler peş peşe gelmeye başladı, ülke genelinde başvurulan mahkemeler yürütmeyi durdurma kararı vermişti. Ama karanlık ruhluların durmaya hiç niyetleri yoktu. Eğitim gönüllüsü olarak cehaletle savaşan insanları yıldırmak istiyorlardı.

Yolun çilesini biliyorduk ama kolay geçmiyordu

Tertemiz yaratılan dünyada Hz. Adem’den bu yana iyi ile kötünün mücadelesi sürüp gidiyordu. Ben bir Matematik öğretmeniydim ve bu mücadelede iyi insanların yanında olmalıydım. Ama artık okulumdaki derslere gidemiyor öğrencilerime matematik anlatamıyordum. Sermayem olan kitap ve kalemim ise evime hapsolmuş, bir anlamda esarete düşmüştü. Artık onlarla ilgilenemiyor, PakTürk Okulları’nın elimizden alınmaması için Rabbime dua dua yalvarıyordum.

PakTürk Okulları’nın Khairpur’daki şubesi…

Kasım ayından itibaren maddi zorluk çekmeye başlamıştık, pek az olan birikimlerimiz ise her geçen gün azalıyordu. Bu yolun çileli bir yol olduğunu biliyorduk ama imtihan hiç de kolay geçmiyordu. Türk öğretmenler otomobillerini ve eşyalarının bir çoğunu satmış evlerinin sadece bir odasında yatıp kalkıyordu. Hiçbir arkadaşımız bu halinden şikayetçi değildi. Tam da bu günlerde yeni bir bebeğimizin olacağını öğrenmiştik. Eşim hamileydi. İkinci yavrumuzun doğacağına sevinemedik bile. Bu günler bizim için çile ve ızdırap dolu, hüzünlü günlerdi. Dünyanın her yerinde Türk elçiliği ve konsolosluklar da bize tavır almıştı. Artık hiçbir resmî işimizi yapmıyor, her türlü vatandaşlık hakkımıza engel oluyorlardı. Birkaç arkadaşımızın pasaportu elçiliğe gittiklerinde usulsüzce iptal edilmişti. İki arkadaşımız yeni bebeklerine kimlik kartı dahi çıkartamamışlardı. Zira konsolosluklara talimat gelmiş ve Türk elçilik kapıları bu öğretmenlere dünyanın her yerinde kapanmıştı.

Arkadaşlarımızın çocuklarının pasaport süreleri azalıyor, çaresizce bekliyorduk. Şartlar eğitim muhacirleri için her geçen gün ağırlaşıyordu. Bu süreçte hamileliğin de etkisi ile eşimde psikolojik travmalar başlamıştı. Dört yaşındaki kızımız Zeynep de bundan çok etkilenmiş artık eskisi kadar konuşmuyordu. Hayat matematiğine yeni doğacak bebeğimiz konusu da dahil olmuş, çözülmeyi bekleyen büyük bir problem olarak karşımızda duruyordu. Elimizde Birleşmiş Milletler’den aldığımız mülteci kartı vardı ama çare olur mu bilemiyorduk. Anne karnındaki günahsız bir yavru bile zalimlerin yaptıklarından nasibini alıyordu.

Elveda Pakistan! Yüreğim buruk gidiyorum

Eşimle beraber uzun ve bitmek bilmeyen gecelerde düşünüp çareler aramaya koyulduk. Artık buradan matematik anlatabilecek, sevgi tohumu ekebilecek başka yerlere gitmeliydik, ama nereye? Dünyada Türkler için vizesiz olan yerleri araştırmaya başladık. En azından doğacak yavrumuza kimlik ve pasaport verebilecek bir yer bulmalıydık. Dünyanın her yerinde olan eğitim muhacirleri gibi ben de vatanından mahrum edilmenin dayanılmaz çaresizliğini yaşıyordum. Hamile eşimle bazı Latin Amerika ülkeleri ve Ukrayna gibi yerlerin böyle imkânı olduğunu ve yeni doğan çocuklara vatandaşlık ve pasaport verdiğini öğrendiğimizde ‘çölde yitiğini yeniden bulan bir seyyah’ gibi sevinmiştik. Oysa Pakistan ve dünyanın geleceği olan çocuklar için ne çok hayalimiz vardı. Onları sevgi ve hoşgörüyle yetiştirip kötülüğün elinden kurtarmalıydık. Doğu ile Batı arasında gezen göçmen kuşlar gibi anne karnındaki vatansız yavrumuza sevgi yuvası bulmaya çalışıyorduk. Rabbimizden tek dileğimiz uzun mesafeleri yakın etmesi ve bizi tekrar öğrencilerimizle buluşturmasıydı. Şubat ayının bir salı akşamı bütün dünyamızı doldurduğumuz üç bavulla “Ya nasip!” deyip dünya gurbetinin bitmeyen yollarına düştük. Kaç gece kaç gündüz gidecektik bilemiyordum. Ama iyi bildiğim bir şey vardı, ben terörist değil sevgiyle matematik öğreten bir eğitim muhaciriydim. Buna da en büyük şahidim yıllardır burada yetiştirdiğim öğrencilerim ve dünyanın 170 ülkesinde hizmet eden arkadaşlarımdı.

“Elveda Pakistan! Elveda yedi yıldır beraber olduğum sevgili öğrencilerim, eğitim için hicret etmiş fedakâr arkadaşlarım.” Yüreğim buruk gidiyorum.

Ben bir matematik öğretmeniyim, tek sermayem kitap ve kalemlerim. Gittiğim her yerde tüm Hizmet erleri gibi sulhun ve huzurun temsilcisi olacağım. Çocuklara yaşanabilir daha güzel bir dünya bırakmak için bir sevgi havarisi gibi çalışacağım.

Hey Merhaba 👋 Tanıştığımıza memnun oldum.

Yeni içeriklerden haberdar olmak istiyorsanız

Spam yapmıyoruz! Daha fazla bilgi için gizlilik politikamızı okuyun

0 Comments

No Comment.