Türk öğrencinin üniversite hocalarını ağlatan bitirme ödevi

Pakistan Muhtariyet Günü kutlu olsun
Mart 23, 2021
Pakistan’da imkânsızlıklar içinde geçen çeyrek asır (1)
Mart 25, 2021

Türk öğrencinin üniversite hocalarını ağlatan bitirme ödevi

Pakistan’da üniversite okuyan Gamze Çiçek, mezuniyet döneminde yaşadığı çarpıcı bir hatırasını yazdı. Okul bitirme projesi olarak verilen ‘Pakistan-Türkiye kardeşliği’ konusunu Fethullah Gülen Hocaefendi’nin anlattığı bir hadise üzerinden sunmasını ve bunun duygusal yansımalarını paylaştı.

Pakistan’da 6 yıldır okuduğum üniversitemin son dönemiydi. Eğitim bölümü olduğumuz için workshop, staj ve proje ödevimizi tamamlayıp, mezun olacaktık. Asistan profesörümüz bizi gruplara ayırıp proje konularımızı belirliyordu. Beni ofisine çağırıp, hiçbir gruba yerleştirmediğini ve projemi Pak-Study dersinden bir konu olan, ‘Pakistan-Türkiye kardeşliği’ni tarihî kaynaklardan araştırıp hazırlamamı ve savunmayı ona göre yapmamı istemişti. Hangi bölüm olursa olsun Pakistan Tarihî dersini almak zorunluydu, bunu biliyordum, ama en azından bitirme projesini kendi alanımda tamamlamayı hayal ediyordum. Ne zaman bir şey planlasam ya benim için başkası çoktan hazırlamış oluyor ya da kendi planım alt üst oluyordu. Bu da onlardan biriydi…

Pek istemesem de kabul ettim, itiraz etme şansım yoktu zira. Okuduğum üniversitede tek Türk olmam sebebiyle her hareketimin Türk gelenek ve kültürüne uygun olması bekleniyordu. Bu da beni, adımlarımı temkinli atmaya, her sözü düşünerek söylemeye, daha özenli davranmaya zorluyordu. Bazen yorucu olmuyor değildi. “Keşke Türk arkadaşlarımdan biri benim okulumda olsaydı” diye içerliyordum. Ama bütün zamanı Pakistanlı arkadaşlarımla beraber geçirmek, annelerinin evde yaptığı yemeklerden bana göndermeleri, selam yollamaları bana moral oluyordu. Başta “Urduca konuşmayın, İngilizce konuşun!” diye ısrar etsem de zamanla onlar bana Urducayı öğretip, itiraz etmemi engelleyeceklerdi. Sonraları ise ders aralarında sütlü çay içip, biryani yemek için can atar olduk. Sınıfça yapılan her aktivitenin adi ‘parti’ idi. Her aktivite de biryani ile son buluyordu…

Hocaefendi’nin anlatımı imdadıma yetişti

Proje ödevim olan ‘Pakistan-Türkiye kardeşliği’ konusu için çarpıcı, can alıcı örnekler araştırırken karşıma çok sıradan şeyler çıkıyordu. Bense ilginç bir şey bulamazsam konuya itiraz etmeyi kafama koymuş, araştırmaya geçici olarak ara vermiştim. Bir gün Fethullah Gülen Hocaefendi’yi dinlerken, tevafuk oldu; “Dr. İkbal” diyordu: “Çanakkale savaşında Osmanlı, tabiri caizse sofraya konmuş parçalanmak isteniyordu. Büyük devletler etrafında toplanmış ağızları sulanarak bakıyordu… Pakistan’da, Lahor meydanında toplanan kalabalığın arasından bir yiğit hızla ilerliyordu… Kürsüye çıkıp halkına seslendi; ‘Cemaat, şu dakikada ben Resulü Ekrem’i (sas) karşımda görüyorum. Bana diyor ki, Dr. İkbal bana ne hediye getirdin? Sultanım, Sultan gedalardan ne hediye bekler ki? Fakat elimde yarım bardak kan var. Bu kan, Trablusgarp’ta senin şerefine dökülen Müslüman Türk’ün kanıdır!’ Halk coştu kendinden geçti… Elindeki varını yoğunu koşup getirdi; pirinç, un, makarna… Kalabalıktan bir teyze zar zor Muhammed İkbal’in yanına gelebildi. Bir tek yanındaki küçük oğlunun kaldığını söyleyerek, ‘Bunu alın, kardeşlerimize feda olsun!’ dedi gözyaşlarıyla… Bir destan yazılıyordu ki, ne destan. Arkadan hızla elden ele ilerleyen bir şey konuldu İkbal’in avucuna. Bunlar İkbal’i dinleyen bir başka teyzenin aşka gelip kulağından yırtarak çıkardığı ve ‘feda olsun’ dediği kanlı altın küpeleriydi…”

Tarih dersinde ne çok dinlemiştim bu hadiseyi ama hiç biri bu kadar ayrıntılı ve tesirli olmamıştı… “Hocaefendi’nin hitabet gücü yine dokundu bamtelimize” diye geçirdim içimden. Heyecanlandım, projem kafamda adım adım tasarlanıyordu. Konuyu dışarılarda ararken tam içimizde, nefes kaynağımızda bulmuştum.

Proje projelikten çıktı, hocanın başka beklentisi var!

Üniversiteye gidip hocamla tasarladığım proje hakkında konuşurken bir de sunum günü sınıfa ikram hazırlamamı istemesi, beni iyice şaşırttı. “Üniversite bitirme projem artık projelikten çıktı, hocamın benden başka bir beklentisi var, bu dersle sınırlı olmamalı!” diye içimden geçiriyordum, fakat hâlâ çalışmama bu denli yön verişini anlayamıyordum. Diğer arkadaşlarıma grupla çalışma imkânı sunmuş, kendi alanımızdan bir konu seçmesinde de özgür bırakmıştı. Bense “Tek başıma acaba becerebilecek miyim?” diye uzun uzun düşüncelere dalmaya başlamıştım. Hazırlıklarımı sabaha kadar gözümü kırpmadan tamamladım. Maketim, sunum grafiğim, konuşmam tam tekmil hazırdı, ben hariç!.. Yanlış bir şey söyleyip her şeyi berbat etmekten korkuyordum. İçim içime sığmıyor, bir an önce gidip sunum yapmak için can atıyor, bir o kadar da ayaklarım geri geri gidiyordu. Ama kaçış yoktu…

Sınıfa girdiğimde herkes sunum grafiğini duvarlara asmış, pratik yapıyordu. Ders saatimiz gelip çatmıştı. Benim heyecanım hem sunumdan hem de yapacağım sürprizden ötürü iki kat artmıştı. Sanırım sürpriz yapacak olan tek ben değildim o gün. Asistan profesörümüzün daveti ile departman başkanı, bölümün ileri gelen profesörleri ve üniversite başkanı, öğrencilerin projelerini dinlemek üzere sınıfa gelmişti… Hocamızı tanıyor, biliyor, seviyorduk ama diğerlerinin gelmesi bize büyük sürpriz olmuştu. Hepimiz önce kimin sunum yapacağını heyecan ve endişeyle bekliyorduk.

Tüm sınıf benim videomu çekmeye başladı

Hocamız öncülük edip günün anlam ve öneminden bahsetti ve verdiğimiz emeklerin karşılığını almamıza ramak kaldığını belirterek sözü misafir profesörlere bıraktı… Sırasıyla bizlere şans dileyip, proje sunumlarımızdan sonra konuşmak istediklerini belirttiler. Sunum başlıyordu. Ben ön sıralarda, duvara yakın bir yerde oturuyordum. Hocamın gözleri beni aradı, göz göze gelince, sunumumu yapmak üzere davet etti. Elimde maketim, sunum grafiğimle kürsüye çıkıp konumu söyleyerek söze başladım: ‘PAKİSTAN-TÜRKIYE KARDEŞLİĞİ’. Misafir hocaların ve sınıftaki arkadaşlarımın dikkatini çekmişti başlık. Evet, benimki diğerlerinden farklı, özgün bir konuydu, hocamın isteği üzerine.

Ben konuşmaya başlayınca hocamın beni pür dikkat dinleyişi, bana güvenini hissettiriyordu. Olayı Hocaefendi’den dinlediğim şekliyle anlatmaya başladım… Tüm sınıf telefonlarını çıkarmış video çekiyordu. Hepsinin aklına, ‘bu hadiseyi bu kadar derinden bilmedikleri ve benim bunları nereden öğrendiğim sorusu’nun geldiğini tahmin edebiliyordum. Dinlediğim ve hissettiğim gibi aktarmaya çalışıyordum öğrendiklerimi.. Muhammed İkbal’in Lahor meydanındaki halka seslenişi, insanların ellerinde avuçlarında ne varsa getirip “Türk kardeşlerimize feda olsun!” deyişi, halkın ıstırapla ağlaması, gözyaşlarının dualara karışması, kadınların kulaklarından çekip aldıkları kanlı küpeleri göndermek istemesi…

Hocalar, ‘Sen bizim evladımızsın’ diye karşılık verdi

“Evet, belki sizler bilmiyorsunuz bizim için yapılan bu fedakârlıkları. Bunlar sizin büyükanneleriniz, büyükbabalarınız. Evet, atalarınız, bu topraklardan bizim yangınımıza elindeki su mataraları ile koştu, koştunuz. Ama suyun miktarının bir önemi yoktu, derttaş oldunuz, el uzattınız, el açtınız bizler için duaya…”

Anlatırken kulağımda Hocaefendi’nin sesi, o kadar insanın ve üniversitedeki büyüklerimin karşısında anlatmanın gururuyla başım dik, gözlerim yaşlı… “Bugün burada ülkem adına, atalarım adına hepinize minnet borçluyum. Biliyorum elbette karşılığı olamaz, ama sizler için ufak bir ikram hazırladım.” deyip, her bir dilimine kürdanla yapıştırdığım Pakistan ve Türk bayrakları olan pastayı masamdan alıp kürsüye koydum.

Sınıfta alkışlar yükseldi, herkesin gözü yaşlı, hocamın doğru seçim yapıp beni yönlendirmesinin vermiş olduğu memnuniyet yüzünden okunuyordu…

Misafirlerimiz de hocamı takdir edip, “İyi öğrenciler yetiştiriyorsunuz.” demişlerdi. Bana ise “Thum hamare bacha hai (Sen bizim evladımızsın)” diyerek başıma ellerini koymaları… Bu, Pakistan geleneklerinde büyüklerin sevgi gösterisini ifade ediyordu.

Sırayla arkadaşlarıma hazırladığım pastadan ikram ettim. Benim için o gün bir milattı. Hep düşünürüm belki Pakistan’a gidiş sebebim, üniversite bitirme projemin bu oluşu… Benim Pakistan’da görevimi tamamlayıp oradan ayrılıyor olmamı da düşünmedim değil…

Hey Merhaba 👋 Tanıştığımıza memnun oldum.

Yeni içeriklerden haberdar olmak istiyorsanız

Spam yapmıyoruz! Daha fazla bilgi için gizlilik politikamızı okuyun

0 Comments

No Comment.