Ramazan’ı, terâvihi ve bayramı hakkıyla Pakistan’da yaşadım

‘Hilâl’ ile başlayan Ramazan hayatı (1)
Nisan 13, 2021
‘Yârimin dili Türkçedir, ama ne yazık ki ben Türkçe bilmiyorum!’
Nisan 15, 2021

Ramazan’ı, terâvihi ve bayramı hakkıyla Pakistan’da yaşadım

Neredeyse çeyrek asır Pakistan’da yaşayan eğitimci Sadullah Bayazit, oradaki Ramazanları yazdı. Üç ayların başlamasıyla ülkenin adeta bayram havasına girdiğini belirten Bayazit, “Bir başkadır Pakistan Ramazanları!” diyor.

Pakistan’da ‘üç aylar’ın başlamasıyla tüllenen o güzel manevî hava tüm ülkeyi kaplar. Regaip kandiliyle Ramazan’a bir adım daha yaklaştığınızı her yerde hissedersiniz. İnsanların üç aylar orucuna başlamasından, sadakaların daha sık verilmesine, zekatın detaylıca hesaplanıp kime verileceğinin tespitinden tüm aile fertleri için kıyafet bakım ve teminine kadar neredeyse Ramazan boyunca adeta bayram havası eser.

Ülkenin her bir köşesinde hem yoğun etkinlikleri hem de manevî havasıyla Ramazan ayının nasıl başlayıp bittiği anlaşılmaz. Çok sefer “Nasıl bu kadar çabuk geçti!” demişizdir. Hayatımda hatimle ilk terâvih namazını Pakistan’da kılmak nasip oldu. Ülkenin hemen bütün camilerinde terâvih hatimle kılınır. Bazı camilerde iki hatim yapılır, hatta üç hatim yapan yerlere şahit olduk. Peşaver’e ilk 1998 yılında gitmiştim. O yılki Ramazan ayını kış mevsiminde geçirmiştik. Üniversitedeki bir arkadaşım ilk tanışmamızda beni iftara davet etti. Babası doktordu. Bildiğimden farklı bir iftara gitmiştim. Çok samimi ve cana yakın insanlardı.

İftara mı gelelim akşam yemeğine mi?

İftar, Pakistan’da ‘iftarî’ olarak isimlendirilir. Pakistan’daki ‘iftarî’den aslında iki bölüm şeklinde bahsetmek daha doğru olur. Bizde iftar denince akla orucun açıldığı akşam yemeği gelir. Ancak bu coğrafyanın insanları biraz da itinayla akşam namazının geç kalmaması için önce iftarî (iftarlık) yer. İftarî genelde hurma, su, jam e shireen (bir çeşit şerbet), pakora (bir çeşit mücver), börekler ve meyvelerden oluşur. Bu yiyeceklerle oruç açılıp akşam namazı kılındıktan sonra esas akşam yemeğine geçilir.

Pakistan’da öğretmenlik yapan arkadaşların bu konuda çok hatırası vardır. Davet eden veya edilen kişi, iyi anlaşılması için ‘sadece iftarî mi yoksa akşam yemeği de var mı veya sadece akşam yemeğine mi’ diye açıklık getirir. Bazen iftarî için bir yere akşam yemeği için de başka yere katılan arkadaşlar olmuştur. İftarîler ve akşam yemekleri tabir yerindeyse ‘bin bir çeşit’ sözünü karşılar niteliktedir. İnsanlar çok misafirperverdir. Ne zaman Pakistanlı bir dostumuza “Size iftara gelelim” veya “Bize iftara gelin” desek hemen günü belirlenirdi. Bu güzel ayda ve güzel sofralarda misafir ağırladığımız veya misafir olarak ağırlandığımız çok olmuştur.

Sokaktan geçen herkes iftar sofrasına davetli

Lahor’da geçirdiğimiz bir Ramazan ayında tanıdık iş adamı İkbal abiyi iş yerinde ziyaret etmiştik. Kendisinin petrol istasyonu vardır. Gittiğimizde istasyonun yan tarafındaki açık alanda toplanmış insanları görünce, “Ne yapıyor bu kadar kalabalık?” diye sorduk. O da, “Ramazan boyunca her gün burada iftar veriyoruz. Yoldan geçen kim olursa sofraya oturup iftarını yapabilir.” diye cevapladı. Tam bir ihlasla Ramazan boyu iftar veriyordu. “Yahu ne güzelliktir bu!” diye hayran kalmıştık. Bizlere de ikram etmişti ve gayet lezzetli yemeklerdi. Bu ayda Müslümanların yaşadığı her yerde çadırlar kurulur, iftarlar verilir, yardım paketleri dağıtılır ama bu şahit olduğumuz manzara bambaşkaydı ve çok hoşumuza gitmişti.

Ramazan’da Pakistan camilerinde düzenli hatim programları organize edilir. Hafızlar ve imamlar tarafından mukabele okunur. Cemaat Kur’an-ı Kerim’i yüzünden takip eder veya sesli dinler. Ancak Pakistan’dan önce bu kadar çok mukabele dinleyen kalabalığa şahit olmamıştım.

Kur’anla bütünleşen Zafer abi

Lahor’da bir Zafer abimiz vardı, onu tanıyınca âdeta bir Kur’an aşığı  tanıdığımı fark ettim. Yaşı yetmişin üstündeydi ama Kur’anla bütünleşmiş bir hayatı vardı. Genelde ziyaretçileri ikindi vaktinden sonra kerâhet vaktinde kabul ederdi. Evine misafir aldığında bile elinden Kur’an’ı bıraktığı görülmemiştir. Bir gün sorduğumuzda iki günde bir hatim indirdiğini söyledi. Rabbim sağlıklı, uzun ömürler versin. Bir Ramazan’da ne kadar hatim okuyordur Allah bilir!

Terâvihler ah terâvihler!.. Âdeta tüm insanlar camiye akar terâvih vaktinde. Yatsı namazının hemen ardından terâvih başlar. Her iki rekatta bir selam verilerek kılınır ve neredeyse imamların hepsi hafızdır. Kaldığımız her şehirde bunu müşahede ettik. Terâvih kelimesinin manasındaki rahatlığı yaşadık hep. Hatimler terâvihte ta’dîl-i erkâna gayet uygun bir tilâvetle okunurdu. Bir çok camide yatsı namazıyla birlikte terâvih 1,5 saatten önce bitmez. Selâm aralarında salavatlar okunur. 12 rekat bittikten sonra su ikramları yapılarak insanlar bir defa daha ferahlatılır.

Galiba imam ezberini unuttu!

Ramazanlar’da gün içinde çocuklar ve kadınlar için camilerde ayrı zamanlarda Kur’an okumayı ilerletmeleri için zaman ayarlanır. Camilerde erkeklere ilk günlerde bu konuda detaylı bilgiler verilir, tahşîdatlar yapılır.

Kuetta şehrinde evimizin hemen yakınında bir cami vardı. Bir seferinde Ramazan’daki tüm teravihleri orada kılmayı planlamıştım ve hamdolsun gerçekleştirdim. İmam hafızdı ve iyi derecede tefsir bilgisi vardı. Kur’an okurken tilavet ettiği ayetlerin manasına da hakimdi. Bir gün bir anda durdu ve bir ayeti iki-üç defa tekrarladı. Ben “Galiba imam ezberini unuttu!” diye  düşünmüştüm ama hiç de öyle değilmiş. “Allah’ın insanları tekrar tekrar uyarmasına rağmen sonunda yine hüsrana uğradıkları” manasına gelen ayet karşısında âdeta eriyip kendinden geçmişti. O anı hayatım boyunca unutmam mümkün değil!

Doya doya nafile namazı kılanları gördüm

Ramazan’ın sonuna doğru camilerde îtikâf ilanları yapılır. Hemen her camide birçok insan Ramazan’ın son 10 günü yapılan îtikâfa girer. Camilerin arka taraflarında perdelerle bölmeler yapılır ve insanlar bu zamanı hakkıyla değerlendirmek için buralarda kalır. Yeme içmeyi düşünmezler ve dert etmezler. Zaten böyle bir sıkıntı neredeyse hiç yaşanmaz. Her gün birileri oraya hem iftar hem de sahur için sofra açtırır. Tabii ki, bu günler içerisinde saklı olan Kadir gecesinin değerlendirilmesi ve akabinde de bayram sevinci ayrı bir coşkulu yaşanır. Kadir gecesi sabaha kadar ibadet, tilavet, zikirler, salavatlarla çok güzel değerlendirilir. Bir sonraki gün genelde devlet tarafından tatil ilan edilir. İnsanlar bu güzel düzenlemeyi de bildikleri için rahat rahat ibadetlerini yapabiliyor. Türk öğretmen arkadaşlar da bu duruma çok şahit olmuştur. Ramazan’da vakit namazları sonralarında genelde merkez camiler kapatılmaz. Rekât rekât, doya doya nafile namazı kılanları çok gördüm. Çok zaman imrenmişimdir insanların bu denli itinalı kulluklarına.

Hey gidi Pakistan Ramazanlarımız!

Son söz olarak, “Ramazan’ı, terâvihi ve bayramı hakkıyla Pakistan’da yaşadım!” diyebilirim.

Hey Merhaba 👋 Tanıştığımıza memnun oldum.

Yeni içeriklerden haberdar olmak istiyorsanız

Spam yapmıyoruz! Daha fazla bilgi için gizlilik politikamızı okuyun

0 Comments

No Comment.