İslamabad’a gittim ama kimse benim gibi birini beklemiyordu!

Pakistan vizesi beklerken Kuğulu Park’ın bütün ağaçlarını ezberledik!
Mayıs 4, 2021
Pakistan iklimi ve çöl sıcağında serinleme taktikleri
Mayıs 6, 2021

İslamabad’a gittim ama kimse benim gibi birini beklemiyordu!

Taner Koçyiğit, İslamabad'da...

Eğitim gönüllüsü Taner Koçyiğit, ‘Hizmet’ için gerekirse elektrikli süpürge satma pahasına gittiği ve 14 yılını geçirdiği Pakistan hayatını yazdı. İkinci bölümde, İslamabad’a varışını, burada kendisini bekleyenlerin şaşkınlığını ve ilk görev yeri Attock’a gidişini anlattı.

İkinci Bölüm:

İslamabad’a ulaştığımda havaalanının çıkış kapısından yaklaşık 20 metre uzunluğunda urganlarla ayrılmış bir yoldan geçtim. Sonra “Taksi!” diye bağıran ve çantamı elimden almaya çalışan insanların arasından kurtulup beni bekleyen Ramazan Bey’i aramaya koyuldum. Ancak buna muvaffak olamadım. Elimde beni karşılayacak olan insanla ilgili ne bir numara vardı ne de bilgi. Beni bekliyor olabileceğini düşündüğüm herkese yaklaşıp gözünün içine bakarak yanından geçiyordum…

Her yanına yaklaştığım kişinin Ramazan Bey olmasını ümit ediyordum ancak yaklaşık bir saat süren denemelere rağmen o kişiyi bulamadım. Artık havaalanının önünde neredeyse hiç kimse kalmamıştı. Neden sonra bir kişiyi gözüme kestirip acaba beni bekliyor olabilir mi diye yanından 3-4 kez geçtim. O kişi de bana bakıyor fakat hiçbir tepki vermiyordu. En sonunda dayanamadım ve Türkçe olarak “Birini mi bekliyorsunuz?” diye sordum. O anda aldığım  “Evet” cevabı benim için seneler sonra nikahımız sırasında eşimin “Evet” demesi kadar değerli idi.

Halit Esendir Ağabey kahvaltı sinisiyle geldi

Hemen Ramazan Bey’le beraber çok küçük görünen bir arabaya doğru yöneldik. İçimden “İnşallah bu minik kırmızı araba değildir!” diyordum. Çünkü ikimizin de boyu 1.90’dan uzun olduğu için valizlerle o arabaya binmemiz bana imkansız gibi gelmişti. Ancak nasıl olduysa o minik arabaya sığdık. Nemli ve sıcak bir havada PakTürk Okulları’nın genel müdürlük binasına doğru hareket ettik. Yol boyunca etrafı hayranlıkla inceliyordum. Yeni bir görev mekanına gitme heyecanını iliklerime kadar hissediyordum.

Taner Koçyiğit, İslamabad’a ilk gittiği dönemde…

Genel müdürlükteki bir odada birkaç saat dinlendikten sonra dışarı çıktım. Çaycı Ali olduğunu öğrendiğim kişi ile odanın önünde selamlaşıp muhabbet ederken üst katın kapısı açıldı. Baktım, Halit Esendir Ağabey, elinde bir sini ile kahvaltı getiriyor. Benim yanımda Ali’ye “Taner Bey, nerede içeride mi?” diye sordu. Ben şaşırmış bir halde “Benim o!” deyince, Halit Ağabey de şaşkın bir ifadeyle “Siz misiniz?” diye tekrar sordu. Ben yine, “Evet, benim.” diye cevapladım. “O zaman gel kahvaltı yapalım.” diyerek odaya girdi. Kahvaltı sinisini odanın zeminine koydu ve beraber kahvaltı yaptık.

Kerli ferli, tecrübeli bir öğretmen beklemişler

O an, Ramazan Bey’in havaalanında beklerken bir saat boyunca beni defaatle gördüğü halde ‘beklediği kişi’ olduğumu neden anlamadığını fark ettim. Hem Halit Bey hem de Ramazan Bey, kerli ferli bir öğretmen bekliyorlardı ama karşılarında genç, lise öğrencisini andıran birini görünce epey şaşırmışlardı. Bunun sebebi de sanırım Pakistan’a geliş sürecine yaşadıklarımızdı. Ben günde birkaç defa Pakistan’daki birisine e-posta atıyor, neredeyse her hareketimi bildiriyordum. İrtibatta olduğum kişi de toplantılarda “Taner Bey şurada, Taner Bey burada…” diye bilgi veriyormuş. Öyle olunca insanlar tecrübeli, yaşlı başlı birini beklemişler. İsmim o kadar gündeme gelmiş ki, sonunda bir toplantıda şunu diyen bile olmuş: “Abi, bu Taner Bey kim, ne kadar önemli biri? Geçen bir aile geldi, onlara ‘taksiye atlayıp gelin’ dediniz!” 🙂

Halit Bey ise hikâyeyi şöyle anlatır: “Taner Bey ilk olarak bize çalışma teklifinde bulundu. Ancak maddi imkanlardan dolayı öğretmen alacak durumumuz yoktu. Elektrikli süpürge firması olan Rainbow, çalışacak kişiler isteyince onu yönlendirdik. Orası olmayınca ve arkadaş da çok ısrar edince sonunda ‘Onu Attock’a göndeririz ve orada görev veririz’ diyerek Pakistan’a gelip çalışma isteğini kabul ettik.”

Beni Attock’a göndermeye karar verdiler

Kahvaltı sırasında Halit Bey, elektrikli süpürge satmayacağımı öğretmenlik yapacağımı söyledi. Nerede ve nasıl olacağının henüz belli olmadığını, bunun için birkaç gün beklemem gerektiğini ifade etti. Beni çok tecrübeli ve yaşı başı yerinde biri olarak beklediklerinden “Gelecek tecrübeli hocayı Attock’taki okula gönderelim.” diye kararlaştırmışlar. Ancak çıka çıka karşılarına üniversiteden yeni mezun, görünüş itibarıyla lise talebesine benzer biri çıkmıştı. İkincisi de Halit Bey benim daha önce elektrikli süpürge için görüşmeye giden yeni mezunlardan olduğumu atlamış veya farklı bir Taner diye düşünmüş galiba. 🙂 Nasipte Pakistan’da 14 yıl kalmak olunca sebepler bir araya gelmişti.

Taner Koçyiğit’in ilk görev yaptığı Attock’taki okul binasının girişi.

Aradan 11 gün geçtikten sonra Attock şehrinde bir okulumuz olduğunu ve orada Türk personel olmadığını ifade etti. Benim, okulun hem idarecisi, hem öğretmeni, hem de bekçisi olarak vazife yapacağıma karar verdiklerini söyledi. Ben, elektrikli süpürge satmaya razı olarak geldiğim için görevin zorluklarını veya olumsuz yönlerini hiç sormadım. Halit Bey anlattıysa bile ben duymadım.

Sonra nisan ayının başında Sadullah Bey’in rehberliğinde Peşaver üzerinden Attock’a gitmek üzere yola çıktık. Birkaç gün Peşaver’de Gul Haji Plaza’nın karşısındaki sokakta, bahçesinde muz ağacı olan, yemeklerini Türkmen bir aşçının pişirdiği bir evde kaldık. Yattığım ranzanın üst katında, hemen üzerimde tavanda sürekli dönen pervane vardı. Başımı bir şekilde ona çarpacağım endişesiyle yattım hep.

Ben neredeyim, burada ne yapacağım?

Ardından Osman Bey ve Sadullah Bey’in de olduğu bir taksiyle  beni Attock şehrine götürmek üzere yola çıktık. Yol üzerinde nehir kenarında güzel bir manzara eşliğinde taze tutulmuş balıkların pişirilip servis edildiği bir restoranda yemek yedik. Attock’a vardığımızda artık akşam olmuştu. Osman Bey ile Sadullah Bey beni sadece 7 odası olan okula bıraktılar. Okulun bir odasında daha önce hiç görmediğim dört kişi kalıyordu. Beni onların yanına beşinci kişi olarak yerleştirdiler. Onlar Peşaver’e geri döndü.

O akşam yastığa kafamı koyduğumda kafamda sorular uçuşuyordu. “Ben neredeyim? Burada ne yapacağım? Daha öğretmenliğe bile başlamamışken idarecilik yapabilir miyim? Yalnız başına nasıl kalacağım? Bu odadaki diğer dört kişi kim?” ve daha bunun gibi cevabını bilmediğim onlarca sorunun eşliğinde uyumuş kalmışım. Ve tüm bu soruların cevabını ertesi gün öğreneceğimden habersiz bir şekilde sabahlamıştım.

Devam edecek…

***

Birinci Bölüm: ‘Hizmet’ için öğretmenlik de yaparım elektrikli süpürge de satarım

Hey Merhaba 👋 Tanıştığımıza memnun oldum.

Yeni içeriklerden haberdar olmak istiyorsanız

Spam yapmıyoruz! Daha fazla bilgi için gizlilik politikamızı okuyun

0 Comments

No Comment.