‘Hizmet’ için öğretmenlik de yaparım elektrikli süpürge de satarım

İsmiyle müsemma aziz dostum Abdülgani Gülmez’in Pakistan yolculuğu
Nisan 28, 2021
Düzgün İslamabad trafiğinde yaşadığım sıradışı olaylar
Nisan 30, 2021

‘Hizmet’ için öğretmenlik de yaparım elektrikli süpürge de satarım

Taner Koçyiğit, 1997-2001 yılları arasında Bosna Hersek'te üniversite okudu...

Eğitim gönüllüsü Taner Koçyiğit, ‘Hizmet’ niyetiyle gerekirse elektrikli süpürge satma pahasına gittiği ve gençlik döneminin 14 yılını geçirdiği renkli Pakistan hayatını yazdı. İlk bölümde kendi ısrarı ve kararlılığı sonucu bu yolculuğun nasıl başladığını okuyacaksınız.

Birinci Bölüm:

Balkanlar’da dört yıl geçirip gelmiştim Orta Asya’nın bozkır topraklarına. Çok sevdiğim ata diyarından 2003 yılının bahar mevsiminde tam da baharın ilk işareti olan nevruz zamanında veda etmeye hazırlanıyordum. Hayatım boyunca planladığım ve sabırsızlıkla bir an önce başlamak istediğim öğretmenlik artık ufukta görünmüştü, en azından ben öyle zannediyordum. Dönemin ortasında okulu bitirince bulunduğum ülkede öğretmenliğe başlama imkanım yoktu, bir sonraki eğitim döneminin başlangıcına kadar beklemem gerekiyordu ama 6 ay daha sabretmeye benim pek niyetim yoktu.

Bir akrabamın daha önce görev yaptığı ülkeden tanıdığı Halit Esendir Bey’e “Öğretmenlik yapmaya hazırım, isterseniz Türkiye’ye uğramadan doğrudan gelebilirim, her görevi de yaparım.” şeklinde bir e-posta attım. Hemen ertesi gün gönderdiğim e-postaya cevap geldi, hayatımda daha önce içeriğini bu kadar merak ettiğim bir e-posta aldığımı hatırlamıyorum. Bu heyecan e-postayı okudukça yerini şaşkınlığa ve ümitsizliğe bıraktı. Çünkü e-postada Halit Bey, ‘şu anda öğretmenden ziyade elektrikli süpürge satacak arkadaş aradıklarını’ yazmıştı. Bir eğitim sevdalısı öğretmen adayı olarak “Hizmet için her görevi yaparım!” diye e-posta yazarken açıkçası elektrikli süpürge satmak hiç aklıma gelmemişti. Sonradan öğrendim ki, Halit Bey’in bu şekildeki teklifi yaşadıkları maddi imkansızlıklardan ötürüymüş.

Süpürge firmasındaki mülakat çok kısa sürdü

E-postayı okudukça öğretmenliğe hemen başlamaya dair ümidim azaldı ama bu görevin de hizmet için olduğunu e-postanın detaylarından anlayınca içimden “Hizmet için süpürge de satarım öğretmenlik de yaparım.” diye geçirdim. Hiç düşünmeden Pakistan’da elektrikli süpürge satma teklifini kabul eden cevabî e-postayı gönderdim. Bu beklenmedik teklifin detayları sonraki e-postada gelecekti. Ankara’ya gidecek, bir süpürge firmasının sahibi ile görüşecek ve teklifimizi kabul ederse Pakistan’a gidebilecektim.

İlgili kişilere iki arkadaşımın daha aynı görev için Pakistan’a gelmek istediğinden bahsettim ve üç kişilik küçük bir grup olarak Ankara’ya doğru yola çıktık. Ankara’daki mülakat çok kısa sürdü. Firma sahibi, daha önce hiç elektrikli süpürge satıp satmadığımızı sordu, tabii ki cevabımız “Hayır” oldu. Ardından daha önce herhangi bir ürün satıp satmadığımızı sordu, cevap yine “Hayır.” Bunun üzerine “Artık başka soruya gerek yok!” demişti.

Her gün defalarca internet kafeye gidip e-posta baktım

Firma yetkilisi, üçümüzün de tahmin ettiği gibi olumsuz kararını iki gün sonra telefonla bize bildirdi. Pakistan’da elektrikli süpürge satma hayali daha başlamadan bitmişti. O halde Pakistan’a bir e-posta daha atmam ve elektrikli süpürge satmak yerine başka bir görev istemem gerekiyordu. Öyle de yaptım. Aradan bir gün, iki gün, üç gün derken günler geçti bir türlü ‘Taner Bey’ diye başlayan beklediğim cevap gelmedi.

Taner Koçyiğit, yüksek öğrenimini tamamladığı Kırgızistan’da (2003).

Altı yıl üniversite okuduktan sonra Türkiye’ye dönmüştüm ve “Hizmet etmek için süpürge dahi satarım.” dememe rağmen ortada kalmıştım ve hayatımın geri kalanında ne yapacağıma dair hiçbir fikrim yoktu. Adeta bir dönüm noktasındaydım. Pakistan’a hergün bir kaç kez e-posta atıyordum ve her gün defalarca internet kafeye gidip olumlu veya olumsuz bir haber bekliyordum. O dönem, daha akıllı telefonlar icad edilmemişti, evlerde internet kullanımı yaygın değildi. Onun için e-posta göndeme veya gelen mesajları kontrol etmenin tek yolu internet kafeye gitmekti.

O gün kafeden çıkıp eve nasıl gittiğimi hatırlamıyorum!

Bir perşembe günüydü, yine ümitsiz bir şekilde internet kafeye gittim ve e-posta hesabımı açınca bir mesaj geldiğini gördüm. Gelen mesajın olumlu veya olumsuz olmasından ziyade artık bu belirsizliğin bitmesini istiyordum. Hatta Pakistan’a gitmemin imkansız olduğunu bildiren bir e-posta aldığımı tahmin ediyordum. E-postayı açıp okudum, sonrasında internet kafeden nasıl çıktığımı, eve nasıl gittiğimi hatırlamıyorum bile!

Büyük bir heyecanla anneme hemen valizimi hazırlamam gerektiğini söyledim, babama da “Acil alışveriş yapmamız lazım.” dedim. Çünkü gelen e-postada bir telefon numarası vardı ve bu numaranın sahibinin İstanbul-İslamabad biletimi havaalanına getireceği, uçuşun ise üç gün sonra cumartesi günü olduğu yazıyordu. O üç günün nasıl geçtiğini de hiç hatırlamıyorum, heyecan ve mutluluk duygularının karışımını iliklerime kadar hissettiğim nadir zamanlardan biriydi. Ne görev yapacağım hakkında hiçbir bilgi verilmemişti ama benim için yapacağım görevden ziyade gidiyor olmam önemliydi.

Pilot, yolculuğun kolay geçmeyeceğinin sinyalini verdi

Aklıma, Ankara’daki firma yetkilisi ile görüşüp elektrikli süpürge satışı konusunda ikna etmiş olabilecekleri geldi ama dediğim gibi bunun benim için önemi yoktu artık. Ne zamandır beklediğim yeni bir vazife kapısı açılmıştı, kapının ardında beni nelerin beklediğini düşünecek değildim. Nereden bilebilirdim ki, gideceğim ülkede acısıyla tatlısıyla hayatımın en güzel 14 yılını geçireceğimi…

15 Mart Cumartesi günü havaalanına gittiğimde beni bekleyen arkadaş bileti verdi ve kısa bir sohbetin ardından ayrıldı. Uçağa bindikten sonra ise pilot üçüncü yurt dışı yolculuğumun pek de kolay geçmeyeceğinin ilk sinyalini verdi; Irak’taki sorunlardan dolayı bir son dakika değişikliği ile rotanın değiştiğini söyledi. Ben buna hiçbir anlam veremedim çünkü Pakistan’a giderken neden Irak’ın üzerinden geçmek zorunda olduğumuzu bile anlamamıştım. Yaklaşık dört saat süren yolculuğun ardından uçak iniş yaptı. İlk dikkatimi çeken durum havaalanının çok lüks olmasıydı, herkes Araplar gibi entari giyiyordu ve etraftaki yazılar da Arapça idi.

Acaba Pakistan da böyle lüks bir yer mi?

Bu manzara Pakistan hakkında duyduklarımla pek örtüşmüyordu. İlk gördüğüm havaalanı görevlisine bagajlarımı sordum, görevli bilete bakınca bana uçuşumun aktarmalı olduğunu ve şu anda Bahreyn’in Manama şehrinde olduğumu söyledi. O an anladım ki daha önce hiç aktarmalı uçuş yapmadığım için ve tabii ki heyecandan uçuşumun aktarmalı olduğunu atlamışım. Bir an aklıma gelen, Pakistan’ın da böyle lüks bir yer olabileceği düşüncesi ve bu ihtimalden kaynaklanan sevinç kursağımda kalmıştı.

Yaklaşık 24 saat Manama’daki bir otelde dinlendikten sonra aktarmalı uçuşla İslamabad’a vardım. Orada valizlerimi alıp havaalanından çıktığım zaman gördüğüm manzaranın Manama’daki gibi olmayacağını tahmin ediyordum, ancak şartların bu kadar da zor olacağını hiç hayal etmemiştim.

Devam edecek…

Hey Merhaba 👋 Tanıştığımıza memnun oldum.

Yeni içeriklerden haberdar olmak istiyorsanız

Spam yapmıyoruz! Daha fazla bilgi için gizlilik politikamızı okuyun

1 Comments
Sadullah Nisan 29, 2021
| | |
O maceralı yolculugunun diger tarafindada bizler dort gözle seni bekliyorduk.