‘Ramazan’da 7 gün sonra ilk kez düzgün bir yemek yedik’

Attock’ta yalnız bir Türk öğretmen ve fedakâr yerli arkadaşları
Mayıs 12, 2021
Pakistan’da bayram; büyük bir aile buluşmasıdır
Mayıs 13, 2021

‘Ramazan’da 7 gün sonra ilk kez düzgün bir yemek yedik’

Eğitimci Doğan Yücel, 2010 yılında yaşanan ve Ramazan ayına rast gelen büyük sel felaketi sonrası PakTürk çalışanlarının organize ettiği yardım faaliyetlerini yazdı. Yardımlarla ilgili kendilerine gelen tepkilerden 2 örnek aktardı.

Pakistan’da 2010 yılında yaşanan büyük sel felaketinde İndus Irmağı kenarındaki köyler çok etkilenmişti. Nehir kenarındaki bazı şehirler veya önemli tarım arazileri zarar görmesin diye devlet özellikle alçak bölgelerde ırmak kenarındaki bentleri yıkmıştı. Yer yer iki kilometre  olan nehrin genişliği 38 kilometreye kadar çıkmıştı. Tabi yüzlerce kilometre boyunca dümdüz bir arazide birçok köy, tarlalar ve yabanî hayat alanları birkaç ay sular altında kalmıştı. İnsan yolda giderken (yollar normal zeminden birkaç metre yüksek) hem sağda hem de solda uçsuz bucaksız su görüyordu. Ara ara bazı ağaçların üst dalları seçilebiliyordu.

2010 yılı temmuz ayının sonlarında başlayan sel ağustos boyunca devam etti. O yıl Ramazan ayı tam bu sel felaketinin yaşandığı döneme denk gelmişti. Halkının büyük kısmı Müslüman olan Pakistan’da insanlar evlerini, arazilerini, hayvanlarını kaybetmiş, kamplarda verilen ftar ve sahur yardımlarıyla oruçlarını tutmaya çalışıyordu.  

Türkiye’den birçok belediye ve sivil toplum kuruluşu (STK) da Pakistan halkının yardımına koştmuşu. Bu yardımların organizasyonu büyük oranda PakTürk Eğitim Kurumları’nda çalışan Türk ve Pakistanlı öğretmenler tarafından yapıldı. Dolayısıyla bu yardım seferberliğindeki katkılarımızı  peyderpey kaleme almak niyetindeyiz.

Şimdi o günlere gidip yardım faaliyetlerinde yer alan ve dönüşte duygularını ifade eden iki arkadaşımızın e-postasını burada zikretmek istiyoruz.:

Türkiye’den gelip bizi yalnız bırakmadınız

1) “İki gün önce şahit olduğum bir manzarayı size iletmek istedim. Pakistan’ın Multan şehrine Konya’dan gelen bir yardım ekibiyle birlikte Muzaffargarh yakınlarında Rohillawali kasabasındaki bir devlet okulunda kurulan çadır kampında 1000 kişilik bir aşevi kurduk. İnsanlar yedi gün sonra ilk defa düzgün bir yemek yediklerini ifade ediyorlar ve vesile olanlara dualar ediyorlardı. Ertesi gün tekrar kamp yerine gidip vaziyeti kontrol ettik. Ben çadırları dolaşıp insanlara yemeğin yetip yetmediğini soruyordum. Herkesin memnuniyeti gözlerinden okunuyor, özellikle kadınlar ve çocuklar çok seviniyorlardı ve  memnuniyetlerini izhar ediyorlardı. ‘Sizler taa Türkiye’den geldiniz bizleri bu zor günümüzde yalnız bırakmadınız, dilerim Allah’tan O (cc) da sizi öbür tarafta yalnız bırakmaz. Bu işe vesile olan Türk okullarından ve Türk iş adamlarından Allah razı olsun’ diye  dua ediyorlardı. ‘Depremde olduğu gibi yine ilk imdadımıza sizler yetiştiniz’ diyorlardı.

Orta yaşlı bir amcanın yanına gittik adeta uzaktan el sallıyor ve bir şeyler demek istiyordu. Yanına yaklaştım ‘Buyur amca’ dedim. Bana dedi ki: Rabbim biliyor, bizler Ramazan başladı başlayalı yani yedi gündür doğru düzgün yiyecek bir şeyimiz yoktu. Hayatımızda ilk kez orucumuzu tutamıyorduk. Gördüğünüz gibi şu üzerimizdeki elbiseden başka hiç bir şeyimiz kalmadı, ne yiyecek ne giyecek ne de barınacak bir yer… Şu sıcağın altında dayanamıyorduk. Sizler geldiniz bize bir kap yemek verdiniz. Bizler ilk defa düzgün bir yemek yedik, güzel bir sahur yaptık ve bu kampta bulunan insanların yüzde 50’si oruçlu. Buna siz vesile oldunuz. Allah sizden, Türk kardeşlerimizden razı olsun, ardımlarınızın devamını bekliyoruz.”

Bütün okullar kampa dönüştürülmüş

2) “Gözün alabildiği her yer  su (Dadu civarı)… Yıllar önce İngilizler, sel baskını ihtimaline binaen bazı yerleşim birimlerini korumak maksadıyla yüksekliği yer yer 5 metreyi aşan, uzunluğu ise yüzlerce km’yi bulan su bentleri yapmış. İşte bugün bu bendler işe yaramış, ancak yetkililer, aşırı sel büyük şehirlere zarar vermesin, su bentleri kendiliğinden kontrolsüz bir şekilde kırılmasın diye bazı köyleri feda etmişler ve suları tahliye etmek zorunda kalmışlar. Binlerce köy şu an sular altında. Halk taşınmış, toprağından ayrılmak istemeyenler ise zorla araçlara bindirilerek kamplara yerleştirilmiş. Bütün devlet okulları kamp haline dönüştürülmüş. İşte yukarıda bunlardan sadece 20 bininin taşındığı bölgeler ve şu andaki halleri. Hürmetlerimle.”

Hey Merhaba 👋 Tanıştığımıza memnun oldum.

Yeni içeriklerden haberdar olmak istiyorsanız

Spam yapmıyoruz! Daha fazla bilgi için gizlilik politikamızı okuyun

0 Comments

No Comment.