PakTürk Okulları’nda idarecilik de yapan eğitimci Engin Yiğit, okul başarılarının kamuoyundaki yansımalarını yazdı. Bazı Pakistanlı velilerin öğretmen ve okullar hakkındaki düşüncelerini aktardı.
PakTürk İslamabad Kız Lisesi, demografik yapısı itibarıyla farklı kültür çevrelerinden gelen öğrencilerin olduğu okullarımızdan biriydi. Aralarında devlet erkanının da bulunduğu velilerimiz okula yoğun ilgi gösteriyordu. Velilerimiz arasında, daha sonra iktidar partisinin bir bakanı da olacak, muhalefet partisinden bir milletvekili vardı. Bu beyefendi sıklıkla okulumuzu ziyaret eder ve programlarımıza katılırdı.
Çocuklarının okulumuzda aldığı eğitimden takdirle bahseden ve öğretmenlerin gösterdiği özveriden ötürü her fırsatta memnuniyetini ve şükranlarını ifade eden bu siyasetçi, sıkıntılı günlerimizden birinde okulumuzu ziyarete geldi. PakTürk Okulları’na yönelik siyasî baskıdan duyduğu üzüntüyü ifade etti ve bunu Londra ziyaretinde de gündeme getirdiğini söyledi. Hatta Lordlar Kamarası’nda katıldığı bir toplantı esnasında yaptığı konuşmasının ilgili bölümünü bizimle paylaştı: “Benim iki meleğim var (öğrencilerimiz olan kızlarını kast ediyor) ve çok güzel bir okulda eğitim alıyorlar. Ne yazık ki okulları şu günlerde zor zamanlardan geçiyor. Yaşananlar karşısında ülkemiz adına çok üzülüyorum.”
Bayramda ailelerini bırakıp buraya mı geldiler?
Okullarımızın eğitim ve toplumsal gelişim alanlarında icra ettiği ve geliştirdiği projeler, toplumun büyük kesiminin takdirini kazanırken, elde ettiği başarılarla yurt dışında da adından bahsedilir hale gelmişti. Bu durum devlet erkanın da gözlerinden kaçmıyor ve takdirle karşılıyorlardı.
PakTürk Okulları’nın en büyük sosyal projelerinden biri Kurban Bayramlarında ihtiyaç sahiplerine et dağıtmaktı. Türkiye’den Pakistanlı kardeşleri ile bayram kutlamaya gelen Hizmet gönüllülerini gören Pakistanlılar hayretlerini ve sitayişlerini ifade ediyor ve “Bu insanlar bayramı aileleri ile geçirmeyi bırakıp, ülkemize kurban kesmek ve dağıtmak için mi geldiler?” diyorlardı.
Her şey ‘olabilir’ ama bayrama bu olmaz!
İslamabad Erkek Lisesinde çalışan Pakistanlı bir müdür yardımcısı meslektaşımız öğrencilere yönelik yürütülen faaliyetleri takdir ediyordu. Bir Kurban Bayramı münasebetiyle bazı öğrenciler bayramın ilk gününde eve gitmeden, öğretmenlerinin organize ettiği yardım çalışmalarına destek olacaktı. Müdür yardımcımız bunu duyunca inanamamış ve “Her şeye ‘olabilir’ nazarı ile bakarım ama bu mümkün değil. Bu çocuklar Pakistanlı ve bizde herkes bayram boyunca ailesinin yanında bulunur ve bayramı evinde kutlar.” demişti. Bayramda bu çocukların söz verdikleri gibi kaldıklarını ve yardım faaliyetlerinde bulunduklarını gördüğünde hayret içinde kalan idareci arkadaşımız, “Artık sizlerin ‘yapabileceği’ ve ‘yapamayacağı’ işler diye yapmak istediğiniz işleri kategorize etmeyeceğim.” demişti.
Türk öğretmenler için ‘modern dervişler’ benzetmesi
Gönül köprüleri sağlam inşa ediliyor, PakTürk eğitimcileri gece gündüz çalışıyordu. Yapılan faaliyetler meyvelerini veriyor ve okulların ismi daha geniş kitlelere ulaşıyordu. PakTürk Okulları, ‘kaliteli eğitim veren kurumlar’, öğretmenleri de ‘çalışkan, iyi eğitimli ve dürüst insan profili olan kişiler’ diye tanınmıştı.
Multan’da bizlere çok yakın davranan şehir eşrafından ve okul sahibi bir dostumuz vardı. Kendisi ile bir Mesnevi okuma halkasında tanışmıştık. Mevlâna Hazretleri’nin Mesnevi’sini çok iyi bilen ve yorumlayan bu dostumuz, PakTürk Kurumları ve Hizmet Hareketi’ni de çok iyi biliyordu. Kendisine Türk öğretmenler hakkında ne düşündüğünü sorduğumda ‘modern dervişler’ demişti. Normalde kendisinin okuluna ‘rakip’ olduğumuz halde, bizler hakkında bunu söylemesinin sebebi tüm arkadaşlarımızın samimiyeti ve fedakarlıklarıydı. Belki de kitaplarda okumaya alışık olduğu bir nesli karşısında görmekten duyduğu haz ve mutluluk diğer duygularına ağır basıyordu.
Okullar ve öğretmenler ülke adına bir değerdi, cevherfurûşan olanlar bunu çok iyi biliyordu.
No Comment.