Eğitimci Doğan Yücel, Pakistan hayatını anlattığı yazı dizisinin bu bölümünde Lahor’daki okulun inşa sürecinde yaşananları ve Pakistanlı iş adamlarının verdiği maddi destekleri anlattı.
Yirmi Üçüncü Bölüm:
Ekim 2007’de Lahor Raiwind Road’daki okulun bir bölümü açılışmış ve eğitim başlamıştı. Öte taraftan kampüsün tamamlanması için inşaat devam ediyordu. İnşaat finansmanının yarısını Ankaralı işadamları taahhüt etmiş ve karşılamışlardı. Diğer yarısı için kaynak ararken Pakistanlı hayırsever iş adamları ve maddi durumu iyi olan öğrenci velilerimizden destek isteyebileceğimizi düşündük. Bu kişilerle irtibata geçip Pakistan’ın geleceğine kendi çocuklarına, özellikle burslu aldığımız parlak beyinlere yatırım yapmalarının önemini, onlara sahip çıkmaları gerektiğini dilimiz döndüğünce ifade ettik. Bunun için daha okul taşınmadan, yani inşaat devam ederken okul bahçesine tuğladan bir kulübe yaptırdık. İçerisine halıfleks serdirip klima taktırdık ve her pazar bir grup iş adamıyla kahvaltı yaptık. Onlara okulumuzun neye hizmet edeceğini, neler yapacağımızı anlatıp inşaatı gezdirdik. Tanıdığımız ve bizi bilen iş adamları da diğer iş adamlarına okulu ve ileriye dönük projelerimizi anlattı. Böylece inşaatın bir kısım maliyetini Pakistanlı iş adamları karşılamış oldu.
Pakistanlı iş adamları için ‘sınıf kampanyası’ başlattık. İsimlerini maliyetini karşıladıkları sınıflara verdik ve kapılara bu isim tabelalarını astık. Bazı iş adamları annelerinin ve babalarının adına sınıflar yaptırdı. Bu vesile ile bir kez daha hem bu desteği veren insanlara hem de onları yetiştiren anne babalara çok teşekkür ediyor ve hayırlarının karşılığını iki cihanda da fazlasıyla almalarını diliyorum.
Lahor’dan İslamabad’a taşınan plaketler
O yıl, İslamabad’daki okulun açılış töreni de vardı. Pakistan’da plaket gibi şeylerin iyisi, güzeli Karaçi ve Lahor’da yapılır. İslamabad’daki tören için Türkiye’den de misafirler gelecekti. Türk misafirlere ve Pakistan devlet erkanından açılışa katılacaklara plaket hazırlanması için Lahor’da bir yere sipariş verildi. Plaketlerin en geç sonraki perşembe gününe kadar hazır olmasını istedik. Perşembe günü geldi ama plaketleri yapacak kişi “Yarın vereceğim.” dedi. Cuma günü oldu “Daha bitmedi.” dedi. Biz de kendisini biraz sıkıştırmak zorunda kaldık. Çünkü İslamabad’daki törene o dönemin Pakistan başbakanı da katılacaktı. Zar zor cumartesi sabah plaketleri alabildik. Ancak kargo veya otobüsle törene yetişebilmesi mümkün değildi, tek yol hızlıca otobandan İslamabad’a gitmekti. Törene üç arkadaş gidecektik. Böylece okul açılışına katıldığımız gibi plaketleri de teslim etmiş olacaktık.
Benim arabam küçük motorlu ve çoğu zaman arıza çıkarıp yolda bırakan türdendi. Kliması da iyi çalışmıyordu. Tek alternatifimiz Taner Bey’in eski model Khaiber marka arabasıydı. Ancak o arabanın yedek lastiği yoktu. Arada bir yolda bıraktığı da oluyordu. Her şeyi göze almak durumundaydık. Sonunda plaketleri de arabaya yükleyip yola çıktık. Normal hızla gittiğinizde 4,5-5 saat süren bir yolculuğa başladık. Fakat bizim 3,5-4 saat içinde plaketleri törene yetiştirmemiz gerekiyordu.
Radarlara yakalanmadan hedefe ulaştık!
Tabii hız sınırını biraz aşarak törene ancak yetişebilirdik. 5-6 kaz otoban polisine denk geldik ama hiç birinde radara yakalanmadan Rawalpindi’ye ulaştık. Bir seferinde radar kontrolü yapan polis su içiyordu, diğerinde başka bir arabaya ceza yazıyordu. Otoban polisi (herkes bilir) trafik kurallarını uygulamada çok serttir. O gün nasıl olduğunu anlamadık ama neticede hiçbir polise yakalanmadan İslamabad’da törenin yapıldığı Chak Shehzad’a vardık.
Ancak başbakan bizden önce gelmişti. Federal başbakan orada olduğu için anayoldan okula giden yol trafiğe kapatılmıştı. Epey uğraştıktan sonra polisler bize okulun girişine kadar müsaade etti. Ancak güvenlik gerekçesiyle kampüs içerisine girişimize izin vermediler. Plaketleri içeriden birisine kapıda teslim ettik. Biz de okulun bahçe kapısında törenin bitişini bekledik. Tören sonrası oradaki arkadaşlar bizi misafir ettiler ve ağırladılar. Ardından okulu gezdik ve Lahor’a normal seyirde geri döndük.
Hükümet okulun yolunu hemen yaptı
Lahor Raiwind Road’daki okul inşaatımız büyük ölçüde tamamlanmıştı. Ama anayoldan okula kadar olan yol bozuktu. Her iki taraftan da okula ulaşımın sağlanmasını istiyorduk ki böylece öğrencileri almaya veya bırakmaya gelenler bir taraftan kampüse girip diğer taraftan çıkabilsin. Pencap hükümet yetkililerinden yolun yapımı konusunda yardım istedik. Mesele eğitim olunca kabul ettiler. Yolun maliyeti yaklaşık 50 bin doları buluyordu.
Yol da yapılınca artık sıra bahçe düzenlemesine gelmişti. Ankaralı bir mimar bahçe için bir çizim yapmıştı. Ancak yolun yapımından sonra bahçe düzenlemesinde tadilat gerekiyordu. Kendi mimarımızla tanıdık bir müteahhit üç farklı çizim hazırladı. Bunlardan birisi üzerinde karar kıldık. Lakin önemli bir problemimiz vardı: Paramız yoktu. 25 bin dolar kadar tutan bahçe düzenlemesi için o sırada yurdumuza da aynî yardımda bulunan yakındaki bir fabrikanın sahibine konuyu açtık. Kendisi meseleye çok olumlu yaklaştı ve masrafın üçte ikisini karşılayacağını ifade etti. Güzel bir okul bahçemiz oldu. Kendisine o zaman daha yeni piyasaya çıkmış olan Topkapı Sarayı Mukaddes Emanetler kitabının İngilizce baskısını hediye ettik. Elimizde bu kitaptan fazla yoktu. Tanesi o vakit 150 dolardan satılıyordu. Bazı iş adamı tanıdıklarımız kitabı görünce 200 dolardan fazla teklif etmişler ama olmadığı için verememiştik. Neyse ki, yazın İstanbul’da kitabın basıldığı yayınevinde üstelik de çok daha uygun fiyata kitabı beraberce satın almıştık.
İş adamları ricalarımızı geri çevirmedi
Ankaralı mimar okulun elektrik tesisatının da çizimini yapmıştı. Ama bu çizim merkezi soğutmaya göre çizilmişti. Bu proje pahalı olduğundan iptal edildi. Ancak yine de elektrik kesintileri yaşandığında eğitimde bir aksaklık yaşanmaması için jeneratör kullanmak durumundaydık. Jeneratörün temininin yanı sıra tesisat panoları için de finansman bulmak gerekiyordu. İnşaatın yapımını üstlenen müteahhitten hem girişteki sütunların paslanmaz çelikle kaplanması hem de tesisat panolarını hediye etmesini talep ettik. Kendisi de sevabını annesine bağışlamak üzere kabul etti. Böylece panolar ve paslanmaz çelik kaplamalar da temin edilmiş oldu.
Bahçede son olarak yapılacak bir iş kalmıştı: Okulun girişinde öğrenciler arabadan inip binerken yağmura yakalanmamaları için girişin üstünü kapatmak. İnşaatı üstlenen müteahhidin şantiye müdürü ısınma için gaz borularının ebat ve uzunluk listesini vermişti. Bunların bir kısmının çapları farklı olduğundan bir bölümü de fazla geldiğinden kullanılamamıştı. Bu galvanizli boruları Brandreth Road’da esnaflık yapan bir iş adamı tanıdığımız hibe etmişti. Bu borular girişin üzerine yapılan kapalı alanın iskeletinde kullanıldı. Boru ticareti yapan bu güzel insanın ailesinden ahirete irtihal eden herkese Allah mağfiret buyursun. Kampüste son olarak yapılacak iki bina daha vardı: Spor salonu ve müstakil yurt binası. Bunların nasıl yapıldığını o işlere bizzat nezaret eden Taner Koçyiğit Bey’e bırakıyorum.
Devam edecek…
***
Yirmi İkinci Bölüm: Lahor’da bir okul açılışı ve Pencap valisinin PakTürk idarecilerine jesti
No Comment.