Eğitimci Doğan Yücel, Türkçe ve Türkler için önemli çalışmalar yapan Pakistanlı akademisyenlerden Prof. Dr. Zafar Iqbal’in vefatı üzerine kendisiyle ilgili hatıralarını yazdı.
PakTurkFile ekibi olarak biz de merhum Zafar Iqbal için taziyelerimizi bildiriyor, ailesine ve yakınlarına sabır-ı cemil diliyoruz.
Pakistan’ın yetiştirdiği değerli bilim adamlarından Prof. Dr. Zafar Iqbal Beyefendi’nin yakın zaman önce hayatını kaybettiğini büyük bir üzüntüyle öğrendim. Kendisinin çok engin ilmi ve en az onun kadar geniş bir kalbi vardı. Multan’daki Bahauddin Zakaria Üniversitesi’nin Diller Fakültesi Dekanı’ydı. Onunla tanıştığımda aynı zamanda İngilizce şubesinin bölüm başkanlığını yapıyordu. Benden daha önce Multan’a gelen Türk arkadaşlar kendisiyle tanışmışlardı. Bir vesileyle ben de tanışma bahtiyarlığına eriştim. Ara sıra yaptığım ziyaretlerle tanışıklığımız, aramızdaki ciddi yaş farkına rağmen yerini yakın dostluğa bıraktı.
Pakistan’da linguistik biliminin müfredatlara girmesinden tutun bunun ülkede yaygınlaşması üzerine değerli çalışmaları olan bir akademisyendi. Aynı zamanda İngiltere merkezli British Council’in temsilcisiydi. IELTS sınavlarının yapılması ve organizasyonundan sorumluydu. Yumuşak huylu, çok mütevazı ve samimi bir kişiliği vardı. Sıradan bir insan gibi yaşar, düz vatandaş gibi davranırdı. Bizleri çok sever, arayıp halimizi hatırımızı sorar, bazen ziyaretimize gelirdi. Gelemeyecek olsa mutlaka telefon eder konuşurdu. Aramızda böyle sıcak ve güçlü bir bağ oluştu. Bu sıcaklığı sadece bana değil Multan’da bulunan bütün Türk arkadaşlara gösteriyordu. Multan’da yaptığımız hizmetleri çok sever, takdir ederdi. Bize olan sevgisinin kaynağı da insanlık için yapmaya çalıştığımız hizmetlerdi. Yapılanları işleri görüyor, anlıyor ve mantıklı buluyordu.
Çinlilerin ısrarına rağmen Türkçeyi seçti
İlerleyen dönemlerde dekanlığını yaptığı diller fakültesinde birlikte bir proje yapmıştık. Türkçeyi fakülte müfredatına seçmeli ders olarak koymak istedi. Aslında opsiyonlar arasında Çince gibi diğer bazı diller vardı. Kendisi, “Seçeneklerden biri de neden Türkçe olmasın!” dedi. Ardından okul (PakTürk Koleji) müdürümüz konuyla ilgilendi, benim işi takip etmemi rica etti. Seçmeli dersin Türkçe olmasının en büyük destekçisi Prof. Dr. Zafar Iqbal Bey’di. Diğer taraftan Çin Elçiliği, Çincenin seçmeli ders olması için ciddi şekilde ısrar ediyordu. Elçilik yetkilileri üniversiteye gidip görüşmeler yapmıştı. Çince olmasını destekleyen fakülte hocaları da bulunuyordu. Zafar Bey hem makamının hem de arzusunun yardımıyla Türkçeyi tek (zorunlu) seçmeli ders olarak fakülte müfredatına aldırdı. Çünkü ikinci bir seçmeli ders yoktu müfredatta. Türkçe bir manada mecburi alınacak bir ders oldu.
Bize çok inanıyor, güveniyor ve dua ediyordu. Bu arzusunu şöyle dile getirmişti: “Ben Çinceyi değil çok isteyerek Türkçeyi müfredata aldırdım. Öğrencilerimizin Türk kültürünü ve Türkçeyi özellikle sizden öğrenmelerini istiyorum.” Bu noktada Multan’daki PakTürk Koleji’nde Türkçe öğretmenliği yapan Hulusi Bey okuldan çıktıktan sonra üniversitedeki derslere girmeye başladı. Çok zorlanmasına rağmen ciddi emek verdi. Bu dersler iki yıl devam etti. Zafar Iqbal Bey sayesinde Türkçenin tanınırlığı ve bilinirliği arttı. Kendisi Bahauddin Zakaria Üniversitesi’nden emekli olduktan sonra Lahor’da özel bir üniversitenin eğitim fakültesinde ders vermeye devam etti.
Sayesinde Multan’dan Türkiye’ye geziler yapıldı
Bu güzide insanla ailecek de görüşüyorduk. Eşi de biz Türklere karşı çok ilgiliydi. Evlerine misafir olduğumuzda bizi ağırlamada çok özenirdi. Unutulmayacak birlikteliklerimiz, ziyaretlerimiz oldu. Yazları tatil için Türkiye’ye gideceğimiz zaman mutlaka bir ihtiyacımız olup olmadığını sorardı. Bir seferinde Türkiye’den dönüşte ısrarla şoförünü gönderip arabasıyla bizi havaalanında karşılamak istedi. Ancak uçakla indiğimiz havalimanı Multan’da değil Ravalpindi’deydi. İki şehir arası otobüsle 8 saat sürdüğü için biz kabul etmedik, “Hocam gerek yok, biz zaten her yıl aynı şekilde geliyoruz.” dedim. Yani şoför sekiz saatlik yoldan gelip bizi karşılayacak ve tekrar aynı yoldan eve bırakacaktı. Ne kadar ısrar etse de kabul etmedim. Sonunda, “Tamam bu seferlik böyle olsun ama gelecek yıl sizi gelip ben karşılayacağım.” dedi. Bize bu kadar değer verirdi.
İnsanlığa hizmete gönül vermiş sivil toplum kuruluşlarının kurulmasında ciddi emek ve katkıları oldu. Bu vesileyle genelde gazeteci ve akademisyenlerin üye olduğu Pakistan Rumi Forum’a üye olmuştu. Forum’un programları için dekanlık yaptığı üniversitenin salonunu defalarca tahsis etti. Üniversitede Mevlana’nın 800. doğum yıldönümü münasebetiyle düzenlenen etkinlikler için davetiyelerin gönderilmesi ve misafirlerin ağırlanması gibi işlerde ciddi emeği geçti. Ayrıca üniversitede Türkiye’nin tarihi ve turistik açılardan tanıtımı için beraber programlar organize ettik. Bu etkinlikler sayesinde Türkiye’yi gezip görmek isteyenler olmuş ve onlarla birlikte Multan’dan ülkemize geziler yapmıştık.
Zafar Bey’in gayretleriyle Türkiye ve Türkçe Multan’da bilinir olmaya başlamıştı. Bu vesile ile bir kez daha ailesine ve yakınlarına başsağlığı diliyor, sabırlar temenni ediyorum. Hak Teala (cc) makamını Firdevs eylesin!
No Comment.