Samsun’dan Karaçi’ye uzanan bir sağlık köprüsü

Sel yardımlarının dağıtımında köy ağasının organizasyon kabiliyeti
Şubat 27, 2022
Peşaver’de camiye intihar saldırısı: 56 kişi öldü, 190’dan fazla yaralı var
Mart 4, 2022

Samsun’dan Karaçi’ye uzanan bir sağlık köprüsü

Eğitimci Doğan Yücel, Pakistan’ın zor günlerinde Türkiye’den uzanan bir yardım elini ve PakTürk çalışanlarının eğitim faaliyetleri arasında bir de uzanan eller için nasıl bir köprü vazifesi gördüğünü yazdı. 

Otuzuncu Bölüm:

Deprem, sel ve kurban vesilesi ile gönüllü olarak Türkiye’den Pakistan’a gelip yardım programları düzenleyen pek çok grup vardır. Bu grupların needeyse tamamının organizasyonunu PakTürk çalışanları olarak bizler yaptık. Hazırlık ve program aşamasında emek veren bütün arkadaşlarımız Türkiye’den gelenler gibi bu işlerde gönüllü olarak, bir ücret talep etmeksizin yer aldı. Öğretmen ve öğrencilerimiz, Türkiye ve diğer ülkelerden yardım için gelenlerin organizasyonla ilgili her türlü ihtiyaçlarını karşılamaya çalıştı. Bu gruplardan biri 2010’daki sel felaketi sonrası Karaçi’de ağırladığımız Sağlıklı Yaşamı Destekleme Merkezi (SAYMER) idi. Samsun’daki bir doktor derneği olan SAYMER, 16 kişilik bir ekiple Karaçi’ye gelmek istemişti…

Kendileri bizimle irtibata geçince işin organizasyonu bana verildi. Gelecek gruba hem devlet hastanelerinden izin alabilmesi hem de Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı’nın (TİKA) kendilerine sponsor olabilmesi için davetiye gönderilmesi gerekiyordu. Karaçi ve Pakistan’ın önde gelen Tıp üniversitelerinden DOW, rektörlük üzerinden yardım çağrısı yapan bir davetiye gönderdi. Oteller ayarlandı, otobüsler tutuldu. Sağlık taraması yapılacak yerler, kalınacak yerler ve onları ağırlamak isteyen müesseselerin planlaması yapıldı. Onlara sağlık taramasında yer gösterecek Pakistanlı iş adamları ile görüşüldü. Öncesinde dernek doktorlarının topladığı ilaç kolilerinin gelmesi gerekiyordu. Yaklaşık 2 ton ilaç vardı. Bu ilaçların gümrüklenebilmesi için Pakistanlı bir alıcı ismi ve kimliği gerekiyordu. Okulumuzdaki muhasebeci Imran Bey’e rica ettik; ilaçlar onun ismine aynı uçakla gelecekti.

Yardım için gönderilen 2 ton ilaç gümrüğe takıldı

Hazırlıklar tamamlandı ve 2011 yılı ocak ayı sonunda SAYMER ekibi Karaçi’ye geldi. Grubu karşıladık, otele yerleştirdik. Doktorların ve ilaçların güvenliği için Karaçi Emniyeti’nden polis eskortu talep edildi. Otele yerleştikten sonra Pakistan Hava Kuvvetleri Müzesi, alışveriş merkezi ve sahil gezisi yapıldı. Aynı günün akşamında Karaçi Ticaret ve Sanayi Odası’nın salonunda ‘hoşgeldin’ yemeği verildi. Bu arada SAYMER’in getirdiği ilaçlar uçaktan inince gümrüğe takılmış. “2 ton ilaç için hem güvenlik kontrolü hem de gümrük ödemesi gerekiyor” denilmiş. Yemekte bilinan Karaçi Ticaret ve Sanayi Odası idarecilerinden konunun çözümüne yardımcı olmalarını rica ettim.

Onların desteği ile normalde 15-20 gün sürecek prosedürleri ertesi gün sabahtan akşama kadar bitirdik. Alıcı ismini değiştirip sel yardımı kategorisine aldırdık. Karaçi Ticaret ve Sanayi Odası kargoları üstlendi. Gümrükteki birçok masraf bürokratlarca yardım kategorisine alınarak vergiden muaf tutuldu. Yalnız bir günlük depo giriş çıkış ücretini biz ödedik ve akşama ilaçları teslim aldık. O arada doktor grubunu Karaçi’nin önde gelen iş adamlarından bir tanıdığımızın da yardımlarda bulunduğu Thatta’daki kampa gönderdik. Yanlarına bir arkadaş ve anadili Sindice olan birkaç öğrencimizi tercüman olarak verdik. Oradaki ilaç ihtiyacını iş adamı tanıdığımız cebinden karşıladı. 700 civarında insan sağlık taramasından geçirildi. Kendilerine Sind’in sembolü bordo renkli işlemeli şallardan hediye edilmiş. Aynı iş adamı akşam da onları Deniz Müzesi Lokantası’nda ağırladı.

O çocuk için 10 yıldır pişmanlık yaşıyorum

Thatta’da sağlık taraması bitti. Oradan hatırladığım üç şey var. İlki; sağlık taraması yaparken Pakistanlı bir doktor da vardı. Pakistan hükümeti kampta görevlendirmişti. Türkiye’den gelen doktorların işlerinde ehil olup olmadıklarını biraz uzaktan izleyerek anlamaya çalışıyordu. Bir hasta geldi ve derdini anlattı. Pakistanlı doktor benim duyacağım şekilde bir ilaç ismi söyledi. Aynı ilaç ismini Türkiye’den gelen doktor da söyleyince artık bize yaklaştı ve kendisi de hastalara bakmaya başladı. O yörede çok ciddi yılan ve akrep sokması vakaları görülüyormuş. İkincisi; Pak Steel Çelik Fabrikası depolarında kalan selzedeleri sağlık taramasından geçiriyorduk. Baygın bir çocuk geldi. Doktor bey “Bu çocuk acilen hastaneye kaldırılmalı yoksa ağır zatürreeden kaybedebilirsiniz!” dedi çocuğun babasına. Annesi ağlıyor, babası “Param yok ben orada ne yapacağım, Allah’ın takdiri, elimden bir şey gelmiyor!” diyor. DOW Üniversitesi’nden bir doktor “Kardeş, bütün tedaviler ücretsiz. Şimdi ambulansla devlet hastanesine götüreceğiz” diyor. Babayı çok zor ikna ettik. On yıldan fazla geçti, hâlâ “Keşke o çocuğun babasına hastanede lazım olacak parayı verseydik.” deyip pişmanlık yaşıyorum.

Thatta ve Pak Steel Fabrikası’ndaki sağlık taramalardan sonra selin en çok vurduğu yerlerden Dadu şehrine gittik. Dadu valisine şahsen ulaşıp gerekli görüşmeleri önceden yapmıştık. Akşam yemeğini için valilik binası toplantı salonunda verdik. Ertesi gün doktorlar Dadu’daki bir sağlık ocağında tarama gerçekleştirdi. Burada 4 gün süren tarama boyunca çocuk hastalıkları uzmanı bir doktora tercümanlık yapmıştım. Bir süre sonra gelen hastalar için “Bu falanca haptan, filanca şuruptan istiyor!” demeye başlamıştım. 🙂 Tabii doktor bey her seferinde aynı muayeneyi her gelen hastaya tekrar tekrar yapıyordu. Karaçi-Dadu arası otobüsle sekiz saat. Son gün akşam yemeğinde doktorlarımızı Dadu Ziraat Müdürü evinde ağırladı. Yemeğe Dadu Valisi M. Iqbal Memon da  teşrif etti. Yemek sonrası evin bahçesinde kurulan çadırda Sind’in yerel erkek dansçıları ‘Kobra dansı’ sundu.

Skype bağlantısı için çok ter döktüm

Son gün DOW ve birkaç hastane ziyareti gerçekleştirdik. DOW Üniversitesi’nde tarafımıza plaket takdimi yapıldı. Hastane gezisi öncesinde Karaçi Basın Kulübü’nde basın toplantısı yapıldı ve Pakistan Devlet Radyosu’na Urduca mülakat verdim. Akşam yemeklerini Karaçi’deki iş adamı tanıdıklarımız karşıladı.

Aradan iki ay kadar geçtikten sonra Samsun’da sağlık taraması gezisinin bir değerlendirme programı yapılacağı söylendi. Programda, doktorları Thatta’da ağırlayan ve akşam yemeği ikram eden iş adamı ile birlikte benim de bir konuşma yapmam istendi. O zaman daha akıllı telefonlar yoktu. En uygun yol Skype bağlantısı yapmaktı. Ben iş adamının evine gittim ama orada da internet tam çekmiyordu. Mutfağında bilgisayarına Skype yükleyip bağlananıncaya kadar çok ter döktüm. Sonunda görüntülü olarak iş adamı salona hitaben konuştu ben de tercüme ettim. Tatlı bir hatıra olarak on yıl sonra yazmak bugüne nasip oldu.

Devam edecek…

***

Yirmi Dokuzuncu Bölüm: Daha sonra eklenecek…

Hey Merhaba 👋 Tanıştığımıza memnun oldum.

Yeni içeriklerden haberdar olmak istiyorsanız

Spam yapmıyoruz! Daha fazla bilgi için gizlilik politikamızı okuyun

0 Comments

No Comment.