PakTürk’ün tabii afetlerde üstlendiği misyon

Pakistan çiçekleri yollarını bulabilsinler diye (Ses)
Şubat 8, 2021
‘Bu millet sizin hizmetlerinizi hiç unutmayacak’
Şubat 10, 2021

PakTürk’ün tabii afetlerde üstlendiği misyon

Eğitimci Osman Arslanhan, serisinin dördüncü bölümünde, Pakistan’ın yaşadığı büyük felaketlerde PakTürk Okulları’nın oynadığı rolü, yardım için Avrupa’dan gelen misafirleri ve bunların halk üzerinde oluşturduğu etkileri anlattı. 

PakTürk Okulları, eğitim ve bilimde öncü olmasının yanısıra, felaket ve mağduriyet günlerinde gösterdiği duruşuyla da önemli bir sosyal sorumluk örneği sergiledi. Bu duruşu tüm öğrencilerine uygulamalı olarak göstermesi, öğretmesi tüm ülkece çok beğenildi, takdir edildi.

Birçok veli, onların vasıtasıyla dost ve akrabaları 2005’te bu faaliyetlere şahit olmak için deprem bölgesine ziyarerler yaptı, PakTürk mensupları ile beraber yardım dağıtım faaliyetlerine katıldı. Kurulan çadırkentlere dağıtılan yardımlara 10 adet tam donanımlı okul eklenmiş, hükûmete milyon dolarlar olarak nakdî yardım bağışı yapılmıştı. Tüm bunlar kardeş ülkede ciddi bir yankı yaptı. 

PakTürk Okulları’nda yapılan sadece bir eğitim faaliyeti değil, kardeşlik ve fedakârlık üzerine adeta bir destan yazılıyordu. Nihayet, tüm bu fedakârlıklar devletin zirvesi tarafından fark edildl ve PakTürk Eğitim Kurumları, ülkenin seçkin üstün hizmet madalyası Sitâre-i-Îsar ile ödüllendirildi.

Bizi bir çizgi bile ayırmamalı

O zamanlar okullarımızın ismi Pak-Türk şeklinde (tire ile ayrılarak) yazılıyordu. Zamanla ispatlanan iki milletin kardeşliğini hiç bir şey ayırmamalıydı. Bunun simgesi olarak kurum yöneticileri tüm PakTürk ailesini duygulandıran bir değişiklik yaptı ve artık PakTürk şeklinde (arada tire olmadan) yazma kararı aldı.

PakTürk öğrencileri, İntel Science Olimpiyatı’ndaki performansları ile jürinin dikkatini çekmişti.

Yıldan yıla PakTürk Okulları başarıdan başarıya koştururken, dünya platformlarında Pakistan bayrağı onlarca defa birincilik için yükseliyor, olimpiyatlarda temayüz eden öğrenciler daha lisedeyken dünya üniversitelerinden burs teklifi alıyordu. İşte onlardan biri olan Üsame, daha ortaokulda iken İntel Science olimpiyat jürilerinin odak noktası, yöneticilerin popüler yüzü olmuştu. Hepsi Üsame ve danışmanı Murat öğretmenle fotoğraf çektirmek için sıraya giriyordu.

Zamanın eğitim bakanı katıldığı bir uluslararası toplantıda gazetecilerin muhatabı oldu. Pakistan’daki eğitim faaliyetlerini konu ederken, “Artık Pakistan eğitim alanında uluslararası geçerliliği ve saygınlığı olan bir ülke” diyor ve gururla örnekler veriyordu. İşte o örnekler PakTürk Okulları’nın dünya çapında kazanıp Pakistan’a hediye ettiği 100’ü aşkın başarıydı. Bu haklı gururu topyekün bir millet hissediyor, gazete ve televizyonlarda sıkça bahsediliyordu.

Birçok iş adamı, bazı devlet ricali, genel ve yerel yönetim çevresi PakTürk yöneticileriyle tanışmak istiyor onlarla olan arkadaşlıkları yeni projelere girizgah teşkil ediyordu. Belediye hizmetleri ve çeşitli halk hizmeti alanlarında okul yöneticilerinden rehberlik istiyor, Türkiye’den yardım talep ediyorlardı. Böylece PakTürk Okulları’nın yöneticileri iki ülke arasında bir köprü kuruyor ve birçok ticari ve sosyal hizmet alanlarında yeni girişimlere vesile oluyordu.

PakTürk öğretmen ve yöneticileri, yurt dışından yardıma gelen misafirleri ile felaket bölgesinde…

Bir başka felaket ve Avrupalı misafirler

PakTürk Okulları’nın akademik ve sosyal başarıları ile ülkede ses getirdiği 2010 yılının temmuz ve ağustos ayları bir başka felakete gebeydi. Sağanak muson yağmurları nehirleri taşıracak, sel suları kuzeyden güneye bir çok yerleşim yerini basacaktı. Büyük sel afetinde binlerce insan evsiz kaldı, çoğu köy ve kasaba temel ihtiyaç malzemelerrine ulaşamaz hale geldi.

Artık tecrübe sahibi olan okullarımız bu defa daha hızlı bir şekilde organize oldu; çadır, un, yağ, tüp, deterjan vb ile hızla muhtaçlara ulaştı. Anlık ve sürekli yardımlar gece gündüz devam etti.

Danimarka’dan gelen birkaç genç sponsor böyle bir faaliyete şahitlik etmek istedi. Bir akşam mağdurlarla beraber iftar açacak onların yemeklerine iştirak edecektik. Yer sofraları kurulmuş, hurma, meyve, pakora ve şerbetten müteşekkil iftariyeyi biryani takip edecekti. Akşam karanlığının saklamaya çalıştığı bazı haller gözüme çarpıyordu. Mevcut manzara karşısında genç misafirlerimiz gözyaşlarını tutamamış duygularını bırakıvermişti.

PakTürk’ün organize ettiği yardım kampanyasına Türkiye ve diğer ülkelerden büyük destek gelmişti…

Asla unutulmayacak iftar yemeği

Çay faslındaki ısrarımız üzerine şunları anlatacaklardı: “Hocam, biz burada yemek için ilk defa yere oturduk…” Evet, bunu bir türlü rahat edemeyip sürekli ayak değiştirmelerinden farketmiştim. Ama sonraki sözler bizim de bam telimize dokundu: “Hayatımızda yaptığımız en manalı ve en lezzetli iftardı bugünkü. Halkın bu denli mağduriyeti, hem öğrenci hem öğretmen hem de diğer gönüllülerin oradan oraya koşturmaları, bu yer sofrası, bu sade iftar yemeği, ve ağızlardan düşmeyen duaları, simalardaki masum ve müteşekkir tebessümleri asla unutamayacağız.”

Yine felaketin etkisini devam ettirdiği aynı yılın kurban bayramını selzedelerle beraber geçirmeye karar vermiştik. Yüzlerce kurban kesilecek ekonomik olarak zayıf olup sel felaketiyle iyice sarsılmış mağdurlara destek olacaktık. Khairpur şehrinin bir köyü kesim merkezlerinden biriydi. Yine bize eşlik etmek üzere sponsor ve misafirlerimiz vardı. Gruplara bölündük, çocuklar için çikolata, balon şeker vb. hediyeler yanımıza alıp sabahın erken saatinde yola çıktık. Öncelikle kurbanları ve kesim alanlarını birkez daha gözden geçirip, bayram namazı için camiye girdik.

Mesele işi bitirmek değil…

İmam hutbe sonrası duygulu bir dua etti. Selden ve felaketten necat diledi, misafirlerimize de uzunca hayır duada bulundu. Bize rehberlik edecek toplumun önde gelenleri de oradaydı. Namaz sonrası kısa bir tanışma merasimi oldu. İş adamı, fabrikatör ve devlet gorevlilerinin de olduğu misafirler kendilerini tanıtınca muhataplarda hayret uyandırmış, hayranlıkla dinliyorlardı.

Türk doktorlar felaket bölgelerinde mağdurlarıa 24 saat hizmet verdi…

Nihayet kesim başladı, etler parçalara ayrıldı. İçlerinde bu çaplı kişilerin olduğu sponsorlar, kollarını sıvamış, et taşıyor, paket hazırlıyor ve kanlar içine zevkle çalışıyorlardı. Halk adeta şoke olmuştu. Önce ısrarla vazgeçirmeye, “Bırakın lütfen burada onlarca kişi var, onlar yaparlar!” dese de, mesele işi bitirmek değil, ‘işin içinde olmaktı’. Biraz sonra o toplumun ileri gelen ve köye sadece bayram için uğramış insanlar da yaklaşmış işe koyulmuşlardı. Bu manzarayı farkeden Pakistanlı arkadaşımız Recep, “Hocam arkaya bakın!” deyip gülümsüyor ve bize de gösteriyordu.

Sizin haliniz bize fedakarlığı öğretti

Günün sonunda etler dağıtılmış, belki aylardır evine et girmeyen evlere et verilmisti. Çok dualar alınmış, çocukların yüzü gülmüştü. Tatlı yorgunluğun hissedildiği son anda yanımıza yaklaşan Mirani Sahib ve ileri gelen diğerleri duygularını bizimle şöyle paylaşacaktı: “Bu bayram hayatımızda geçirdiğimiz en güzel ve anlamlı bayramdı. Biz daha önceleri bırak et paketleyip dağıtmayı, kesimi bile görmezdik. Bunları işçiler yapar biz evde otururduk. Bugünkü tat ve haz asla unutulamaz. Sizin bu haliniz bize fedakarlığı ve kardeşliği öğretti.”

Evet, o gün orada olan öğretmen, öğrenci ve diğer tüm gönüllüler olarak çok yorulmuştuk ama sanki yeniden doğmuştuk. Demişler ya hani “Yükü fedakarlık olanın beli bükülür, gönlü bükülmez.”

“Canımı isterse canan, minnet canıma,

Bir can nedir ki feda cananıma”

Devam edecek…

Hey Merhaba 👋 Tanıştığımıza memnun oldum.

Yeni içeriklerden haberdar olmak istiyorsanız

Spam yapmıyoruz! Daha fazla bilgi için gizlilik politikamızı okuyun

0 Comments

No Comment.