İsmiyle müsemma aziz dostum Abdülgani Gülmez’in Pakistan yolculuğu

Dünyanın konuştuğu hizmet: Belucistan’daki Gezici Deve Kütüphanesi
Nisan 27, 2021
‘Hizmet’ için öğretmenlik de yaparım elektrikli süpürge de satarım
Nisan 29, 2021

İsmiyle müsemma aziz dostum Abdülgani Gülmez’in Pakistan yolculuğu

Abdülgani Gülmez ve Sadullah Bayazit

Eğitimci Sadullah Bayazit, 90’lı yıllarda Pakistan’a gitmeye hazırlanırken Türkiye’de tanıştığı ve bir anlamda ‘kader arkadaşı’ olan Abdülgani Gülmez’in ‘hicret hayatını’ kaleme aldı. İlk bölümde, Pakistan’ın Gülmez’in gündemine nasıl girdiğini yazdı.

Birinci Bölüm:

Lise eğitimimi İmam Hatip’te bitirdikten sonra üniversite sınavında bir türlü yeterli puanı alıp kayıt yaptıramamıştım. Lise sonrası üç yıl farklı işler yapmanın yanında ÖSS sınavına da hazırlanmaya çalıştım. Her ne kadar ikisini birlikte yürütmeye çalışsam da bir türlü o imtihanı geçemedim. O dönem İmam-Hatipli olmak ancak bazı yerlerde işe yarıyordu. Sınavlarda iyi puan elde etsek bile birçok kapı biz İmam Hatipliler’e kapalıydı.

Bir arkadaşımdan Pakistan/İslamabad’da Uluslararası İslam Üniversitesi olduğunu ve oraya kayıt yaptırabileceğimi öğrendim. Bunun üzerine hemen hazırlıklara başladım. Pasaport çıkarma, lise notlarını gösteren transkriptin alınması, yeminli tercüman çevirisi ve noter tasdiki gibi evrak işlerini kısa sürede tamamladım. Ardından gerekli formu doldurarak Ankara’daki Pakistan Büyükelçiliği’ne teslim ettim ve müracaatı tamamladım. Bu arada, aynı yer için benden başka başvuru yapanlar olduğunu da gördüm. O kişiler arasında benimle aynı kaderi paylaşan İmam-Hatipli Gaziantepli Abdülgani (Ganî = Gönüller zengini) isimli arkadaşımız da vardı.

Gelin, onun Pakistan serüveninin nasıl başlayıp devam ettiğini kendi anlatımından dinleyelim:

O üniversiteyi daha ortaokulda iken duydum

1994’ün Temmuz ayı idi. Liseyi yeni bitirmiştim. Bir arkadaş grubu, beni bir haftalık İstanbul gezisine davet etti. Evden gerekli izni alınca tekliflerini kabul ettim. Gezi aynı zamanda kitap okuma kampını da içeriyordu. Gezimiz Gaziantep’ten otobüs yolculuğu ile başladı. Toplam 10 kadar arkadaştık galiba. Grubun lideri ise üniversite öğrencisi bir abimizdi. Hareket ettikten 16 saat sonra İstanbul’a ulaştık. Hatırladığım kadarıyla ya Üsküdar ya da Kadıköy’de bir yurda yerleştik. Günün yarısında kitap okuyor veya bir misafir büyüğümüzün sohbetini dinliyoruz. Diğer yarısında da İstanbul’u (camileri, müzeleri ve diğer turistik mekanları) zaman ve imkân nispetinde geziyoruz.

Bu sohbetlerden birine Pakistan’da üniversite okuyan bir abi misafir oldu. Bize Pakistan, oradaki hizmetler ve okuduğu üniversite hakkında bilgi ve tecrübelerini anlatıyordu. Ben daha İmam-Hatip 8. sınıftayken Arapça öğretmenimden abinin okuduğu üniversite hakkında bazı şeyler duymuştum. Bu sebeple anlatılanları daha ilgili ve dikkatli dinliyordum. Bunu, grup liderimiz ve diğer arkadaşlar da fark etmiş olacak ki, bir süre şaka yollu “Pakistan’a belletmen aranıyor!” diye bana takıldılar.

Abdülgani Gülmez (sol başta) ve Sadulah Bayazit (sağ başta) Pakistan’da arkadaşları ile…

Kazakistan’dan gelen teklifi kabul edemedik

O gezinin üzerinden 2 yıl geçmişti. Ben liseyi bitirmiş ve bir battaniyecide çalışmaya başlamıştım. Üniversite sınavlarına hazırlanmak için de hafta sonları dershaneye gidiyordum. Sanırım aralık veya ocak aylarından biriydi, dershaneden rehber öğretmenim aradı. Benimle bir konu hakkında görüşmek istediğini ve müsait bir zamanda kendisine uğramamı istedi. Ertesi gün öğleden sonra patrondan bir saatliğine izin alarak kendisine ulaştım. Rehber öğretmenim çok kibar ve yumuşak bir sesle hal hatır sorduktan sonra konuya girdi. Önce yurt dışında üniversite okuma fikrimi sordu. Ben bu fikre yabancı değildim. Bir yıl önce Kazakistan’dan gelen bir teklifi, maddi ve ailevî sebepler dolayısıyla babamın reddetmesi üzerine değerlendirememiştim.

Bu sefer durum farklı idi. Çünkü rehber hocamın bahsettiği ülke ve üniversite benim yıllar önce duyduğum arkadaşlarımın bana takıldığı üniversite idi. Üstelik bir de burs teklifi vardı. Yani babamı ikna etmek kolay olacaktı. Hocamdan ailemle konuşup izinlerini almam için bir günlük müsaade istedim. O akşam konuyu anne ve babama açtım. Ama hep bursu, kalacağım yurdu, arkadaş grubunu, oradaki okulu, üniversitenin iki dilde eğitim verdiğini vs. öne çıkarıyordum. Babam daha önceki teklifi reddettiği için biraz vicdanî rahatsızlık duyuyordu, ‘çocuğu eğitiminden alıkoyduk’ diye. Bu sefer ilk anda hayır deyip kestirip atmadı. “Bir düşünelim!” dedi.

Evrak hazırlığı için rehber hocamdan borç aldım

Babam, “Düşünelim” dedi ama dikkat ettim fazla bekleyemedi, gece boyu hep kafasında tartıp durdu; bazen dudakları kıpırdıyor, arada kendi kendine konuşuyordu. Belki de kafasındaki sorulara cevap arıyordu. Sabah kalkınca daha ben soruyu sormadan babam konuyu tekrar açtı. önce biraz benim ağzımı aradı. Sanırım bazı olumsuz varsayımları öne sürerek kararlılığımı ölçmek istedi. Çünkü konuşmasında hep yurt dışının zorluğundan bahsediyordu. Çünkü kendisi kamyon şoförüydü ve yurt dışında uzun süre yaşamasa da bir aşinalığı vardı. Ben öne sürdüğü zorluklara hep pozitif yaklaşınca sonunda kabul etti. Ben de çalıştığım işyerinden yine bir saatliğine izin alıp hemen rehber hocama koştum.

Hocam beni görünce mimiklerimden ve halimden aksettirmiş olmalıyım ki hemen anladı kararımın olumlu olduğunu. Ancak mesele daha yeni başlıyordu! Çünkü pasaport ve diğer evraklarımı bir hafta içinde hazırlayıp Pakistan’a göndermemi istedi. İşin içine çeviri ve noter de girince masrafları hayli kabarık olduğundan babamdan o kadar parayı bir haftada almam mümkün değildi. Çünkü kış aylarında babamın işleri pek iyi olmazdı. Yine maddi sıkıntılar yüzünden gidememek hiç hoş olmayacaktı.

Bunu durumu utana sıkıla rehber hocama söyledim. O da “Ben sana borç vereyim, sonra bana ödersin.” dedi ve bu engeli de aşmış oldum. Hocamdan o zamanlar yanılmıyorsam 500 Alman Markı aldım. Böylece evrakları tamamlayıp diğer dört arkadaşla beraber Pakistan’a gönderdik. Pakistan’la irtibatı Kahramanmaraş’tan bizimle beraber gidecek olan Sadullah arkadaşımız sağlıyordu. Şimdi sıra oradan gelecek ‘kabul’ mektubunu beklemekti. Sonrasında Ankara’da elçilikten vize başvurusu serüveni başlayacaktı.

Devam edecek…

Hey Merhaba 👋 Tanıştığımıza memnun oldum.

Yeni içeriklerden haberdar olmak istiyorsanız

Spam yapmıyoruz! Daha fazla bilgi için gizlilik politikamızı okuyun

0 Comments

No Comment.