Sel mağdurları için gönderilen tonlarca deterjan ve çocuk bezini ne yaptık?

Sofraların pembe ‘süsü’ Himalaya tuzunun kaynağı: Khewra Tuz Madenleri
Mart 14, 2022
Büyük sel felaketi sonrası Dadu’da Kurban dağıtımı
Mart 18, 2022

Sel mağdurları için gönderilen tonlarca deterjan ve çocuk bezini ne yaptık?

Eğitimci Taner Koçyiğit yazı dizisinin bu bölümünde sel felaketi sonrası Türkiye’den gönderilen ancak Pakistan’da işe yaramayan tonlarca deterjan ve çocuk bezinin hikayesini yazdı. Bu ürünler için buldukları formülü anlattı.

Otuz Yedinci Bölüm:

Sel felaketinin üzerinden aylar geçmişti ama yardımlar azalmıyor aksine katlanarak artıyordu. Sel bölgesindeki mağdurlar bize gönderilen emanetleri kendilerine ulaştırmamız için yolumuzu gözlüyorlardı ancak benim başka vazifelerim de vardı; haftada üç gün İngilizce derslerine giriyor, aynı zamanda iş adamları derneğinde genel sekreterlik sorumluluğunu yerine getirmeye çalışıyordum. Tüm bu işlerin yanı sıra haftada en az iki kez sel bölgesine gitmem gerekiyordu ama gidiş geliş süresi 14 saati buluyordu. Dağıtım için geçirdiğimiz vakti de eklersek mutlaka bir gün boyunca uyumadan gidip gelmemiz gerekiyordu. Bazı günler dinlenmem gerektiğini fark ediyordum. O dönem 30 yaşında genç biri olmama rağmen sağlığımı etkilemeye başlamıştı bu tempo. Ama her dinlenmeye niyet ettiğimde sel bölgesinde aşırı sıcakta beş saat yürüyerek gelen ama et alamayıp eli boş, boynu bükük dönen teyzeler geliyordu aklıma. Yani o selzedelerin hali, vicdanen dinlenmeme müsaade etmiyordu.

Bu yoğunluk içinde kendimizi bir anda, “Pakistan halkı İstiklal Harbinde elindeki bilezikleri Türkiye’ye göndermiş, gün onlara yardım ve vefa zamanıdır” diyen Türk halkı ile sel mağdurları arasındaki emanetçi olarak bulmuştuk. Bu emaneti ortada sahipsiz bırakmazdık çünkü konteynırlar dolusu malzemeler gelmeye devam ediyordu. Çok fazla yardım malzemesi geldiği için bazen konteynırlardan selzedelerin hiç de ihtiyacı olmayan ürünler çıkabiliyordu. 

Deterjan una dönüştü, dağıttık bitti!

O sıralarda Türkiye’den bir dernek beş konteynır dolusu malzeme göndermişti ama içinde ne olduğunu bilmiyorduk. Açtığımızda şok olduk, çünkü ilk açılan konteynırda on binlerce kutu otomatik çamaşır makinesi deterjanı çıktı. Elde köpürmeyen ve çamaşır makinesi olmayan yerlerde işe yaramayacak bu deterjanları kime nasıl verebilirdik? Kaldı ki selin vurduğu köylerde bırakın çamaşır makinesini elektrik bile yoktu. Fakat bu malzemelerin Türkiye’ye geri gönderilmesi imkânsızdı. Bir çözüm bulmamız gerekiyordu ve  bunu hakka girmeden çok hassas bir organizasyonla yapmalıydık.

Bu deterjanları bir şekilde paraya çevirmemiz gerektiğini düşündük, sel yardımı faaliyetlerindeki en büyük dayanağım olan Nida Bey ile. Hiç kimseye, hatta malzemeleri gönderen derneğe dahi haber vermeden bu ürünleri satıp elde edilen para ile temel ihtiyaçları alabilirdik. Nida Bey’in tanıdığı Lahorlu bir işadamı aracılığıyla deterjanları bir market zincirine satmayı başardık. Elde edilen miktarın elimize bile dokunmaması için doğrudan un alacağımız fabrikanın hesabına aktarılmasını istedik ve onlar öyle de yaptı. Bir konteynır dolusu otomatik makine deterjanını dört kamyon una çevirmiş olduk. Bunun herkes için en iyisi olduğuna kanaat getirmiştik ama deterjanları gönderen derneğe sel bölgesinde dağıtım yaparken çekilen fotoğraf gönderemeyince deterjanların akıbetini sordular. Biz de “Deterjanlar una dönüştü, dağıttık bitti. Allah razı olsun.” dedik.

Dağıtsak hem sağlığa, hem çevreye zararlı…

Deterjanların yanındaki diğer konteynırda ise çocuk bezleri çıkmıştı. On binlerce çocuk bezini görünce benim aklıma yine aynı yöntemle bunları yağ ve una çevirmek geldi ama bu sefer ilgili dernek yetkilileri devreye girdi; malzemeleri bağışlayan kişilerin sel bölgesinde dağıtıldığını gösteren fotoğraf istediklerini söyleyince iş değişti. Biz dağıtılmasına itiraz ettik, çünkü bırakın ‘kullan at’ şeklindeki bebek bezlerini, eskiden Türkiye’de de yaygın olan ‘muşamba’ bezler dahi kullanılmıyordu bu köylerde. Ebeveynler bebeklere ihtiyaçlarını doğal şekilde gidermeye alıştırıyordu.

Dernek yetkililerine “Diyelim ki dağıttık, çöp toplama hizmetinin olmadığı köy ortamında bu bezler nereye atılacak, kim toplayacak, günün sonunda zayi olacak ve hem sağlığa hem de tabiata zarar verecek!” desek de ikna edemedik. Mecburen bezlerin bir kısmının da içinde bulunduğu birkaç kamyonla sel bölgesine ulaştık ve dağıtmaya başladık. İnsanlar ne olduğunu bilmeden alıyorlardı. Biz her ne kadar bezin ne olduğunu anlatmaya çalışsak da onlar bir an önce un ve yağı alıp eve gitmek ve ekmek pişirip yemek istiyordu.

Çocuk bezinden yapılan gölgelik dernek yetkililerini ikna etti

Biz yine de istenen şeyi yaptık ve dağıtımı gerçekleştirip resimleri dernek yetkililerine gönderdik. Ama içimiz rahat değildi. Bir şekilde kalan malzemeleri temel gıdaya çevirmemiz gerekiyordu. Tam bu sırada imdadımıza sel bölgesi ziyaretinde çektiğim bir fotoğraf yetişti. Dolaşırken bizim bezleri dağıttığımız bölgeye yakın bir köyde evi yıkılan bir annenin çocuklarına gölgelikte yemek yedirdiğini gördüm. Resimlerini çekmek için biraz daha yaklaştığımda ne göreyim; bizim bir hafta önce dağıttığımız bezlerin kenarlarındaki yapışkanları kullanarak birbirine iliştirmiş ve büyük bir gölgelik yapmıştı. Bebeklere bağlanması için gönderilen bezler bu şekilde değerlendirilmişti. Fotoğrafını çekerek dernek yetkililerine gönderdim ve bu durum nihayet ikna olmalarını sağladı. Bu ve benzeri ürünlerin acilen temel gıda ihtiyaçlarına çevrilmesine onlar da izin vermişti. Bu şekilde bir konteyner dolusu şampuan, cam-sil vb. selzedelerin kullanamayacağı malzemeleri satarak paraya çevirdik ve bununla temel gıda malzemeleri alıp ihtiyaç sahiplerine dağıttık.

Eşlerimiz kadınlar için malzeme topladı

Bazen de sel bölgesinde mağdurların bazı özel talepleri oluyordu ve bunun için maddi kaynak gerekiyordu. Örneğin Türkiye’den çok fazla erkek ve çocuk elbiseleri gelmişti ama bu yörenin geleneksel giyim tarzına hiç uymadığı için insanlar almak istemiyordu. Alsalar bile kesip kumaşını başka yerlerde kullanıyorlardı. Dolayısıyla bir keresinde eşim ve birkaç arkadaşı sadece kadınların ihtiyaç duyacağı malzemeleri ve onlara uygun kıyafetleri Lahor’dan temin ettiler ve bir kamyon gıda malzemesinin yanında onları da götürdük. Kadınlar için toplanan malzemeleri dağıtmak üzere eşim ve arkadaşı da sel bölgesine geldi. Gittiğimiz köylerde kadınları sırayla köy meydanındaki odaya aldılar ve hem hazırladıkları elbiseleri hem de diğer ihtiyaç malzemelerini dağıttılar.. O gün birçok selzede kadının duasını aldığımızı hatırlıyorum.

2005 Pakistan depremi ve 2010’daki sel felaketinde sahada bizzat bulunmak nasip oldu ve bu süreçte yerel insanlarla istişare etmenin önemini bir kez daha anladık. Bu tür felaketlerde sahadaki ihtiyaçlar tahmin edilenden çok farklı olabiliyor bu yüzden mutlaka orada yaşayanlara sorularak yardımların gönderilmesi gerekiyor. Biz de bunu yaşayarak tecrübe edinmiş olduk…

Devam edecek…

***

Otuz Altıncı Bölüm: Türkiye’den gelen sel yardımları ve iş adamlarıyla ilginç bir hatıra

Hey Merhaba 👋 Tanıştığımıza memnun oldum.

Yeni içeriklerden haberdar olmak istiyorsanız

Spam yapmıyoruz! Daha fazla bilgi için gizlilik politikamızı okuyun

0 Comments

No Comment.