Pakistan’ın manevi merkezi: Badşahi Camisi

KCCI heyeti, Türkiye gezisinde medya ve eğitim kurumlarını da inceledi
Mayıs 11, 2022
(Tarihten Bir Sayfa) Tayland’daki matematik yarışmasından madalya ile dönen öğrencilere sevgi seli
Mayıs 27, 2022

Pakistan’ın manevi merkezi: Badşahi Camisi

Araştırmacı ve eğitimci Doğan Yücel, Pakistan’ın en önemli dini ve kültürel yapılarından biri sayılan Lahor’daki Badşahi Camisi’ni yazdı. Mescidin yapılışından bugüne geçirdiği aşamaları, Babür, Sih, İngiliz ve Pakistan döneminde caminin nasıl kullanıldığını ve ne gibi değişimler geçirdiğini anlattı. 

Birinci Bölüm:

Badşahi Mescidi, Pakistan’ın Pencap eyaletinin başkenti Lahor’da bulunan Babürlüler döneminden kalma bir ‘cuma camisi’dir. Mescit, Lahor Kalesi’nin batısında, Suriçi tabir edilen Eski Lahor’un bitişiğinde yer alır ve kentin en eski şaheserlerinden biri kabul edilir.

Cami, 1671-1673 yılları arasında sadece iki yıllık bir inşaat sürecinde Babür İmparatoru Evrenzib tarafından yaptırılmıştır ve 1673’ten 1986’da İslamabad’daki Faysal Camisi inşa edilene kadar 313 yıl boyunca dünyanın en büyük camisi sayılmıştır. Cami, Şah Evrenzib’in 1658-1707 yılları arasındaki uzun hükümdarlığı sırasında inşa edilen birkaç önemli mimari abideden biridir. Mermer kakma ve oyulmuş kırmızı kumtaşı ile süslenmiş dış cephesi bakımından Babür mimarisinin önemli bir örneğidir. Babürlüler döneminden kalma en büyük ve günümüzde Pakistan’daki üçüncü en büyük cami olmaya devam etmektedir. Halen Pakistan’ın en önemli dini ve tarihi eserlerinden biri kabul edilir. İmparatorluğun görece gerileme döneminin sonlarında inşa edilmiş olmasına rağmen güzelliği, zarafeti ve büyüklüğüyle Lahor’daki başka hiçbir abidede Babürlülerin bu denli yüksek mimari zevki görülmez.

Caminin girişi, dikdörtgen şeklindeki Huzuri Bağ’ın (Sultan Bahçesi) batı tarafında yer alır ve buranın doğusunda bulunan Lahor Kalesi’nin meşhur Alemgiri Kapısı’na bakar. Cami ayrıca Huzuri Bağ’ın güney yönündeki Lahor’un aslî on üç kapısından biri olan Roşnai (Aydınlık) Kapısı’nın da yanında yer alır. 

Caminin yeri ve mekanın önemi

Altıncı Babür imparatoru Evrengzib, yeni imparatorluk camisinin yeri olarak Lahor’u seçmiştir. Evrenzib, kendinden önceki imparatorların aksine, büyük bir sanat ve mimari hamisi değildi ve saltanatının büyük bölümünde Babür Krallığı’na üç milyon kilometrekareden fazla toprak ekleyen askeri fetihlere odaklanmıştır.

Cami, 1671’de Babür İmparatoru Evrenzib tarafından aynı zamanda Fidai Han Koka adıyla da bilinen imparatorun üvey kardeşi ve Lahor Valisi Muzaffar Hüseyin’in gözetiminde yaptırılmıştır. Ayrıca, Evrenzib’in Güney Hindistan’da, özellikle Maratha Kralı Şivaci’ye karşı yürüttüğü askeri seferlerin anısına inşa edilmiştir. Caminin önemini vurgulamak amacıyla Evrenzib tarafından Lahor Kalesi ve onun Alamgiri Kapısı’nın tam karşısına inşa edilmiştir.

Sih döneminde caminin durumu

7 Temmuz 1799’da Rancit Singh’in Sih ordusu Lahor’un kontrolünü ele geçirmiştir. Şehrin fethinden sonra, Maharaca Rancit Singh caminin geniş avlusunu ordunun atları için ahır ve 80 hücreyi (avluyu çevreleyen küçük ders odaları) askerleri için kışla ve teçhizat deposu olarak kullanmıştır. 1818’de Huzuri Bağ’da, camiye bakan ve Huzuri Bağ Beradari olarak bilinen mermer bir yapı inşa edilmiş ve burası Rancit Singh tarafından resmî kraliyet mahkemesi olarak kullanılmıştır. İngiliz William Moorcroft 1820’de Lahor’u ziyaret ettiğinde, caminin sipahi piyadeleri için bir talimgah olarak kullanıldığını kaydetmiştir.

Beradari’nin inşasında kullanılan mermer levhaların, Sihler tarafından Lahor’daki diğer tarihi eserlerden yağmalanmış olabileceği düşünülmektedir. Rancit Singh’in 1839’da ölümünden sonra, oğlu ve halefi Harak Singh tarafından caminin bitişiğindeki bir alanda babasının hatırasına bir samadhi inşaatına başlanmıştır.

20 yıl sonra, orta şiddetli bir deprem Lahor’u vurmuş ve minarelerin tepesindeki narin mermer kuleler yıkılmıştır. 1841’deki Sih iç savaşı sırasında, Rancit Singh’in oğlu Şer Singh, caminin büyük minarelerini, kuşatılmış Lahore Kalesi’ne sığınan Çand Kaur’un destekçilerini bombalamada kullanılan zamburaları veya hafif silahları yerleştirmek için kullanmıştır. Bu bombardımanlardan birinde, kaledeki Divan-i-Âm (Halk Divanı) yıkılmış, ancak daha sonra İngilizler döneminde yeniden inşa edilmiştir. Bu süre içerisinde, Şer Singh’in ordusunda çalışan Fransız süvari subayı Henri de La Rouche, barutu geçici olarak depolamak için Badşahi Camisi’ni Lahor Kalesi’ne bağlayan bir tünelde kullanmıştır.

Kale ile cami arasındaki boş saha (Huzuri Bağ) Evrenzib’in birliklerini ve saray eşrafını göreceği bir geçit töreni alanı olarak kullanılmıştır. Huzuri Bağ, selin önlenmesine yardımcı olmak için altı metrelik bir kaide üzerine inşa edildiğinden camiden daha düşük bir seviyededir. Günümüzde bu alan Lahor’a gelen yabancı devlet adamlarının ağırlandığı bir mekân olmaya devam ediyor.

İngilizler döneminde yapılan değişiklikler

1849’da İngilizler, Sih İmparatorluğu’ndan Lahor’un kontrolünü almıştır. İngiliz Rac döneminde cami ve bitişiğindeki kale askeri garnizon olarak kullanılmaya devam etmiştir. Geniş avlusunu çevreleyen duvarlara inşa edilen 80 hücre, 1857 Hint isyanından sonra İngilizler tarafından karşıt faaliyetlerde kullanılmalarını önlemek için yıkılmıştır. Hücreler, ‘dalans’ olarak bilinen açık pasajlarla değiştirilmiştir.

Caminin askeri garnizon olarak kullanılmasına karşı artan Müslüman hoşnutsuzluğu sebebiyle İngilizler, restorasyonu denetlemek ve camiyi bir ibadet yeri olarak yeniden kurmak için 1852’de Badşahi Cami İdaresi’ni kurmuştur. O andan itibaren bu idare gözetiminde parça parça onarımlar yapılmıştır. Ardından bina resmi olarak Hindistan Valisi John Lawrence tarafından Müslüman topluluğa iade edilmiş ve bina zamanla cami olarak yeniden açılmıştır.

Nisan 1919’da, Amritsar katliamından sonra, tahmini 30.000 kişilik Sih, Hindu ve Müslüman karışımı bir kalabalık, protesto için caminin avlusunda toplanmıştır. Etkinlikte Gandhi’nin yaptığı bir konuşma, daha sonra Pencap Eyalet Meclisi Başkanı olacak Halifa Şuca-ud-Din tarafından okunmuştur.

Sikandar Hayat Khan’ın bu amaç için para toplamaya başladığı 1939 yılından itibaren kapsamlı onarımlar başlamıştır. Renovasyon, mimar Nawab Alam Yar Jung Bahadur tarafından denetlenmiştir. Khan, camiye yapılan kapsamlı restorasyonlara yaptığı hizmetler sebebiyle vefatından sonra caminin bitişiğindeki Huzuri Bağ’a gömülmüştür.

Bağımsızlık sonrasında UNESCO listesine girdi

Camide zaman içerisinde değişik tamiratlar yapılmıştır. Ancak 1939 yılında Mimar Nawab Zen Yar Jang Bahadur’un gözetimi altında kapsamlı bir restorasyon başlamıştır. Bu çalışmalar Pakistan’ın bağımsızlığından sonra da devam etmiş ve 1960 yılında toplam 4,8 milyon Rupi’ye mal olmuştur. 22 Şubat 1974’te Lahor’da düzenlenen II. İslam Zirvesi vesilesiyle, Pakistan’dan Zülfikar Ali Bhutto, Yasser Arafat, Kuveyt’ten Sabah III Al-Salim Al-Sabah, Suudi Arabistan’dan Faysal, Muammer Kaddafi de dahil olmak üzere 39 Müslüman devlet başkanı cuma namazını Badşahi Camisi’nde kılmıştır. O dönem namazları caminin hatibi olan Mevlana Abdülkadir Azad kıldırıyordu.

Girişin yakınında, Pakistan’ın Hindistan Müslümanları için bir vatan olarak kurulmasına yol açan Pakistan İstiklal Hareketi’nin kurucusu olarak büyük itibar gören millî şair Muhammed İkbal’in mezarı bulunmaktadır. Ayrıca, caminin korunması ve restorasyonunda önemli rol oynadığı bilinen Sir Sikandar Hayat Khan’ın da mezarı bulunmaktadır.

Badşahi Cami, 1993 yılında UNESCO Dünya Mirası Alanı olarak geçici listeye alınmıştır. 2000 yılında asıl ibadethanedeki mermer kakmalar onarılmıştır. 2008 yılında, Hindistan’ın Racasthan eyaletinde bulunan Caypur yakınlarındaki orjinal Babür ocağından ithal edilen kırmızı kumtaşı kullanılarak caminin geniş avlusundaki kırmızı kumtaşı karolarının yenilenmesine başlanmıştır.

Devam edecek…

Hey Merhaba 👋 Tanıştığımıza memnun oldum.

Yeni içeriklerden haberdar olmak istiyorsanız

Spam yapmıyoruz! Daha fazla bilgi için gizlilik politikamızı okuyun

0 Comments

No Comment.