Master sürecinde yaşadıklarım ve Pakistan’a veda

Lahor’da futbol maçı gibi izlenen bayrak töreni
Haziran 23, 2022
Eski villadan kampüs okullara: PakTürk’ün çeyrek asırlık tarihi…
Temmuz 10, 2022

Master sürecinde yaşadıklarım ve Pakistan’a veda

Doğan Yücel

Eğitimci ve araştırmacı Doğan Yücel, 7 yıl yaşadığı Pakistan’dan ayılma sürecini yazdı. Son aylarda başından geçen ilginç olayları ve yolculuk sürecinde karşılaştığı sürprizleri aktardı.

Otuz İkinci Bölüm:

2011 yılının mayıs ayında, o güne kadar daha uzun yıllar kalmayı düşündüğüm Pakistan’dan ayrılmak durumunda kaldım. Ülkenin iklimine alışamayan eşim artık gitmek istiyordu. Karaçi’deki okul idaresiyle yaşadığım bazı fikir ayrılıkları sebebiyle ben de yer değiştirmeyi düşünüyordum. Ayrıca yüksek lisans yapma planımı hayata geçirecektim.

O dönem Türkiye’de yurt dışında yapılan yüksek lisansların denkliği için programa kayıttan itibaren en az 220 gün geçmesi gerekiyordu. Bu yüzden benim daha 80 gün Pakistan’da kalmam icap ediyordu. Kışın kayıt için diploma gibi evrakları İslamabad’a Musa Bey’e gönderdim. Kendisi diploma ve transkript gibi evrakların olduğu zarfı kaybolmasın diye masasındaki dosyaların üstüne koymuş. Lavaboya gidip geldiğinde hademelerin odasındaki küçük çaplı yangını söndürdüklerini görmüş. Yanan kağıtlar arasında benim zarfın yarısı da varmış. Masada yığılı dosyalar o yokken gaz sobasının üzerine düşmüş ve benim orijinal lise, üniversite diplomaları dahil evrakların yarısı yanmış. Neyse ki diğer yarıları yanmadan kurtarılmış.

Eve döndüğümde karşılaştığım ilginç manzara

Ayrılmaya karar verince bir taraftan evdeki eşyalarımızı satmaya başladık. Yazın evlenecek bir arkadaşımız beğendiği eşyaları satın aldı. Arkasından kalanları yakındaki bir mobilyacıya yenisinin yüzde 20 fiyatına sattım. Elbiselerimizin bir kısmını Türkiye’ye giden arkadaşlarla gönderdik. Kalanları haziran ayı sonunda kendimiz Türkiye’ye götürdük. Yine de evde birkaç valiz kaldı. Ev sahibi ile temmuz başında benim yerime eve girecek arkadaşı tanıştırdım. İlk depozitolarını ödedi. Ev sahibi yazın oğlunun düğünü olacağını, misafirleri için evi kullanmak istediğini söyledi. Ben de kabul ettim ancak evdeki eşyalar zarar görmesin diye bir odaya istifledim. Çünkü eşyaları sattığım mobilyacıyla Türkiye dönüşü teslim etmek üzere anlaşmıştık.

Türkiye’de sadece 10 gün kadar kalıp Karaçi’ye döndüm. Ama evde kötü bir sürprizle karşılaştım. Ev sahibi, düğün için gelen misafirlerine benim eşyaları kullandırmış, üstelik onları almak için yatak odasının kapısını kırmışlar. Giderken de evi temizlemeden, pis bırakmışlardı. Evde temizlik yaptım, mobilyacı geldi tam eşyaları yüklemek üzereyken ev sahibi geldi. Benden bir aylık elektrik parası almadan eşyaları evden çıkaramayacağımı söyledi. 100 dolar kadar para verip uzaklaştırdım kendisini. Sonrasında artık benim evde kalmamın uygun olmayacağını düşünüp okulun misafirhanesine geçtim. 

Tanzanya’da çalışmayı beklerken gelen sürpriz haber

Yaklaşık 2 hafta sonra Türkiye’den diğer arkadaşlar gelmeye başladı. O zaman bekar arkadaşların kaldığı eve taşındım. Ramazan ayını orada geçirdim. Yeni çalışacağım ülke Tanzanya idi ve eylül başında orada olmam gerekiyordu. Ancak önce master için kalan sınavları İslamabad’da vermem gerekiyordu. İslamabad’a gittim, 25 gün kadar orada kalıp sınavları verdim. Arkasından Karaçi’ye gidip eşyalarımı hazırladım. 10 Ekim’de bekar evinde 220 günü dolduracaktım. Ağustos ve eylül maaşlarımı çalışmadığım için alamadım. Yüksek lisans bana çok pahalıya mal oldu. Ardından bir haber aldım ve Tanzanya yerine başka bir yere gideceğimi öğrendim.

Bir hafta sonra Bosna’dan İsmail Bey beni aradığında nereye gideceğimi öğrenmiş oldum. O arada geçen iki aylık sürede bazı tanıdıklar vesilesiyle önce İslamabad sonra da Kabil’in TRT muhabirliği için adım geçti. Ancak dönemin TRT yönetimi tahminen ideolojik sebeplerle beni kabul etmedi. 

10 Ekim 2011’e havaalanına gittiğimde 90 kilo kadar yüküm vardı. Okuldaki bir görevli beni bırakıp ayrıldı, başka kimse yoktu. Havalimanına girişte yedi yıl boyunca hiç karşılaşmadığım bir muameleye tabi tutuldum. Bir saati aşkın süre valizlerim arandı. Önce elle arama yaptılar, birkaç defa X-Ray cihazına soktular. En son polis valizleri bir aletle delmeye başlayınca ben de sesimi yükselttim, “Varsa bir şey makinede görünürdü. Benim valizlerime zarar vermeye hakkınız yok!” dedim. Uçağı kaçırmak üzereydim. Ben çıkışınca polis de geri adım attı. THY bankosunda yüklerim tartıldı, biraz fazlalık vardı. Önceki gidip gelişlerden tanışıklığımız olan istasyon şefini aradım. “10 kg parasını ödeyeyim, gerisi sizden olsun!” dedim, kabul etti. 150 euro da orada ödedim. Uçağa bininceye kadar macera yaşamış oldum.

Fatih Üniversitesi’nde iki haftalık iş iki saatte bitti

İstanbul’da Bosna’da iş başvurusu için gerekli evrakları tamamlamam lazımdı. Diğer taraftan ailem de İstanbul’da geldi. Yedi yıldır sıcak memlekette olduğumuzdan neredeyse kışlık elbisemiz yoktu. Kazak, mont gibi şeyler satın aldık. Bazı diploma işlemleri için Fatih Üniversitesi’ne gittim. Sekreter “15 günde ancak çıkar!” dedi. Türk Dili Edebiyatı Bölümü başkanı, hocaları ve asistanlardan birine durumu anlattım. Asistanla beraber öğrenci işlerine gittik. Bütün taşıma işlerini kendimizin yapacağını söyledik. Tek tek imza atacakları ziyaret ettik. Dekan ve rektör o gün üniversitedelermiş, gittik hemen imzaladılar. Ödemeyi yaptım. İki hafta sürecek iş iki saatte bitti. Ertesi gün valilikte belgeleri apostil yaptırdık.

Saraybosna’ya indiğimizde ilk defa yurt dışına çıkıyor gibi oldum. Boşnak dilini yine hiç okuyamıyor ve anlamıyordum. Müdür bey bizi karşıladı, misafirhaneye yerleştik. İki gün sonra da bir eve geçtik..

***

Otuz Birinci Bölüm: Büyük sel felaketi sonrası Dadu’da Kurban dağıtımı

Hey Merhaba 👋 Tanıştığımıza memnun oldum.

Yeni içeriklerden haberdar olmak istiyorsanız

Spam yapmıyoruz! Daha fazla bilgi için gizlilik politikamızı okuyun

0 Comments

No Comment.