Bir ‘meyve cenneti’ olarak Pakistan (1)

Depremde acı haber Haripur’dan geldi: 1 kadın öldü
Şubat 13, 2021
Bir ‘Pakistan Ramazanı’ kaç kilo aldırır?
Şubat 16, 2021

Bir ‘meyve cenneti’ olarak Pakistan (1)

Foto: Waldemar Brandt, www.pexels.com

Araştırmacı Doğan Yücel, Pakistan’ın pek bilinmeyen bir yönünü, çeşit çeşit meyvelerini yazdı. Meyveleri Türkiye’deki benzerleriyle karşılaştıran Yücel, kendi tecrübelerini de ekleyerek adıyla tadıyla lezzetli ve doyumsuz bir metin ortaya çıkardı.

Pakistan, kuzeyi ve kuzeybatısında karasal iklim hâkimken ortası, kuzeydoğusu ve güneyinde İndus nehri boyunca tropikal iklim süren bir ülkedir. Kalan kısımların büyük bölümü çöldür. Bu yüzden meyve-sebze açısından çok çeşitlilik gösterir. Pakistan’da güzel bir meyve ikramı adeti vardır. Khairpur ve Multan gibi meyve bağlarının olduğu yerlerde bağ sahipleri ağaçlardan birkaçını eşe dosta hediye etmeye veya gelen misafirlere ikram etmeye ayırır. PakTürk Okulları’nda çalışan Pakistanlı öğretmen arkadaşlar kendi bağlarından veya akrabalarının bağlarından Türk arkadaşlara hediye olarak meyve getiridi. Türk öğrentmenler ziyaretlerine gittiğinde de mutlaka  meyve ikram ederlerdi.

Meyvelerin şâhı: ‘Âmm’ (Mango)

Pakistan’da herkes mangonun Urduca ismi olan ‘âmm’ kelimesini bilir ama neredeyse hiç kimse bunu kullanmaz. Pazarlarda satıcılar, “Mango satıyorum.” demediği gibi kimse de “Mango almak istiyorum.” ifadesini kullanmaz. Peki nasıl olur? Herkes alacağı mangonun cinsini söyler. Pazarcılar da tezgâhlarda her cinsin üzerinde fiyat yazan kartlara mango cinslerinin ismini yazar. Ayrıca herkes hangi ayda hangi cins mangonun piyasaya çıktığını bilir. Hatta insanlar hangi cins mangonun hangi yörede güzel yetiştiğini iyi bilir.

Hayatında mango yememiş Türkler olarak biz genelde ilk yıl mango yiyemezdik. Çok tatlı ve mayhoş gelirdi. Özellikle ‘sindri’ ve ‘fecrî’ çok ağır tada sahiptir. Sindri’den meyve suyu çıkarılır. Langra epeyce büyük, hafif yeşilimsi sarı renktedir. Dusehri hafif kızılımsı koyu sarı renkli olup tadı hafiftir. Bence şehinşah ise Enver Ratol’dür; hafif kızılımsı ve elma büyüklüğünde olur. Diğerlerine göre daha geç yetişir.

Mango nasıl yenir?

Pakistan’da 60 civarında mango çeşidi yetiştiği ifade edilir. Pakistanlılara göre dünyanın en güzel mangoları Multan civarında yetiştirilir. Alüvyonlu ve zengin topraklarla, tropikal iklimin birleştiği noktadır Multan bölgesi. Pakistan halkı, İngiltere, ABD ve Kanada’daki yakınlarına kargolarla ‘âmm’ gönderir. Mangonun çekirdeği şeftalininki gibi büyükçedir. Kalın bir kabuğa sahip olan mango soyularak yenmez. Çekirdeğinden sıyırarak kesilir ve kabuk üzerinde kare kare bölünüp yenir. Çok lifli olduğu için bazen elde iyice ezdikten sonra üstten bir delik açılıp soğrulur.

Gülberg’teki PakTürk Okulu’nun bahçesinde verimli bir (tahminen) Dusehri ağacı vardı. Meyve verdiğini görmek ve meyvelerini yemek nasip olmazdı. Çünkü yaz tatillerinde Türkiye’ye gittiğimizden dönüşte hep hizmetlilerin toplayıp yemiş olduklarını öğrenirdikL.

Khairpur, PakTürk Okulları’nın bulunduğu şehirler içinde mango bakımından belki de en şanslı olanıydı; alabildiğine uzanan meyve bahçeleri içinde bir yerdir. Mango cinslerinden bazılarını biz de bilirdik. Fecri, Sindri, Enver Ratol, Dusehri, Langra, Çonsa, Tut Peri… Bnlardan 25-30 kadarının ticarî dikiminin yapıldığı düşünülüyor. Dünyada da 1.595 cins mango olduğu belirtiliyor (dailytimes.com.pk). Ben de Pakistan’a ilk gittiğim gün İslamabad’da akşam meyve suyu olarak mango içmiştim. O küçük paketi nasıl bitirdim bilmiyorum. Öyle ağır bir tat almıştım.

Düzine hesabı satılır: Parmak muzlar

Özellikle Sukkur, Khairpur tarafı parmak muzlarıyla meşhurdur. Pazardan eve gelene kadar 1-2 darcan (düzine) yolda biter. Kükürtleme falan da yapılmaz muzlara. Olgunlaşmış hâliyle yenir. Pakistan’dan ayrıldıktan sonra ithal muz yiyenler bilir aradaki farkı. Khairpur’da kilometrelerce uzanan muz bahçeleri kış mevsiminde kamyon kamyon muz verir. Bakınca bahçelerin sonu gelmeyecekmiş gibi görünür. Pazarlarda ise muzlar düzine hesabıyla satılır. Pazarcı sabah pazaryerinde müzayededen alır birkaç hevenk muzu akşama kadar üzerinden saya saya kesip satar. Muzlar bazen bir pazaryerinde satılır bazen de bir eşek arabasının arkasında.

15’lik muza 20 Rupi teklif edince…

Lahor’a yeni gittiğim günlerdi. Okula yakın olduğundan Mekke Colony’de bir bekâr evinde kalıyorduk. Hemen yanımızda tren yolu ile evimizin arasında kalan kısımda halk pazarı vardı. Evin iaşe ve alışveriş işine ben bakıyordum. Bir gün ikindi üzeri yine eve meyve sebze almak için dışarı çıkmıştım. Pakistan’ın meşhur parmak muzları vardı. Muz Pakistan’da süpermarketler dışında kiloyla satılmaz. Ben de bir darcan (düzine) istedim. Meyveci muzları hevenginden sayıp kesti, poşetledi. Muzların fiyatını sordum. “Pandra” dedi. Ben de daha yeniyim, “Das, bis, tis, çarlis (10, 20, 30, 40)” diye biliyorum Urduca sayıları. Düşündüm, içimden saydım, “Das, bis, tis, çarlis…” Ama ‘Pandra’ bunlar arasında yok. Dedim, “Galiba bu adam beni beyaz tenli gördü, yabancı diye fiyatı artırdı.”

Sonra, “Olmaz!” dedim “Sana bis (20) rupi yeter.”

Adam vermedi. Bildiğim bir iki kelime daha Urducayla pazarlığa başladım. Meyveciye epey ısrar ettikten sonra bis rupiyi eline sıkıştırdım, poşeti çekip aldım. Pazartesi olunca bu hikâyeyi o gün için yıllardır orada yaşayan ve Pakistanlı biriyle evli öğretmenimize anlattım. Bana, ‘pandra’nın ‘15’ demek olduğunu söyledi. Meğer meyveci “15’lik muzun düzinesine bu adam niye 20 rupi teklif ediyor” diye şaşkınlıktan vermiyormuş.

Kuru ama tatlı: Hurma

Pakistan’ın sarı, buruşuk ve kuru fakat oldukça tatlı bir hurması vardır.  Bu hurmaların Khairpur taraflarında çekirdekleri çıkarılır, içlerine kaju veya badem konularak paketler hâlinde satılır. İlk eline alanların bademleri çekirdek sanıp attığı da olur. Birinin uyarması iyi olur! Hurma daha ziyade güneyde olur. Yazları Türkiye’ye giderken Khairpur’daki arkadaşlardan rica ederdik. Getirirlerdi, biz de Türkiye’ye gittiğimizde tanıdıklara ve eş dosta hediye ederdik. Hurmalar kaynatıldıktan sonra satıma hazır olurlar. Ancak taze yenmek üzere yaş hurmalar da olur. Başta biraz farklı gelse de en fazla ikinci veya üçüncü tanede kendine bağlar!

Armut zannettik ‘amrûd’ çıktı

Bekârken matematik öğretmeni bir arkadaşla halk pazarındaydık. Hafif sarımtırak yeşil renkli armut benzeri bir kış meyvesi gördük. Dedik, “Galiba Türkçe ile Urduca kelimeler birbirine çok benziyor. Amrûd bizim ‘armut’ olsa gerek. Kelimenin telaffuzu değişmiş.” Aldık bir-iki kilo. Eve gidince meyveleri soyduk. Ağzımıza atmamızla çıkarmamız bir oldu. Tatlı ve mayhoş bir tattı, ancak rengi, şekli ve ismi benzeyen bu meyvenin bizim ‘armut’la tat bakımından hiç bir yakınlığı yok. Böylece ‘armut’ ve ‘amrûd’un iki farklı meyve olduğunu deneme-yanılma ile öğrenmiş olduk. Evlendikten sonra ben yine pek yiyebildiğimi hatırlamıyorum, fakat eşim pek sevmişti. Alırdık o yerdi. Amrûd’a bazı Pakistanlılar ‘doktor’ der. “Taşlı eti özellikle bağırsakları temizler.” derlerdi.

Karışık bir meyve: Camın (Jamun)

Pencap’ta mahalli ismiyle ‘camın’ denilen siyaha çalan mor renkli çok tatlı olmayan üzüm ve zeytin karışımı bir meyve vardır. Bu meyvede şeklinden dolayı Sind’de ‘zeytûn’ derler. Mevsimi yaz öncesidir. Geniş meyve sepetlerinde satılır. Bazen canı sıkılan satıcıların sepete dizdikleri bile olur😊. İçi mor renkli ve etlidir. Eğer aynı meyveyse Türkiye’de bazı yerlerde buna ‘kızılcık kirazı’ deniyormuş. İngilizler ‘Cava eriği’ der. Çok güzel meyve suyu olur. Bazı öğretmen arkadaşlar şerbetini de hazırlardı.

Devam edecek…

Hey Merhaba 👋 Tanıştığımıza memnun oldum.

Yeni içeriklerden haberdar olmak istiyorsanız

Spam yapmıyoruz! Daha fazla bilgi için gizlilik politikamızı okuyun

0 Comments

No Comment.