Şah-i Kila 2. Bölüm: Kaleiçi

Şah-ı Kila ve Tarihi
Nisan 12, 2024
Şah-i Kila 3: Harem ve Kapılar
Nisan 27, 2024

Şah-i Kila 2. Bölüm: Kaleiçi

Şah Burc Haremi

Novlakha Köşkü, Şah Cihan döneminde 1633 yılında  parlak beyaz mermerden inşa edilen ve kendine has eğri çizgili çatısıyla bilinen Lahor Kalesi’nin abidevi bir parçasıdır. O zaman için fahiş bir rakam olan yaklaşık 900.000 rupiye mal olmuştur. Yapı, adını Urduca 900.000 Novlakha kelimesinden alır.

Novlakha Köşkü kişisel bir oda olarak hizmet etmiş ve kalenin kuzey kesiminde, Şiş Mahal’in batısında yer alır. Köşk, onuruna Vermont’taki evine Naulakha adını veren Rudyard Kipling’e ilham kaynağı da olmuştur.

Yapı aslen değerli ve yarı değerli taşlarla işlenmiştir. Bengal stiline dayanan eğimli bir çatısı vardır. Köşk dini işlevinin yanı sıra imparatorluk işlevini de belli eden Avrupa’dan bir baldaken tarzı ile inşa edilerek zamanındaki çağdaş geleneklerin de bir karışımını yansıtır.

Resimli Duvar

Şah Cihangir, Lahor Kalesi’nin en büyük sanat harikası olarak kabul edilen devasa “Resim Duvarı”nın inşasını emretmiştir. Lahor Kalesi’nin surları Kızıl Kale ve Agra Kalesi’nin kırmızı taştan olmasından ziyade aksine tuğladan yapılmıştır. Abidevi Resimli Duvar, parlak bir dizi sırlı çini, sırlı mozaik ve fresk ile zarif bir şekilde dekore edilmiş dış duvarın büyük bir bölümünü tutar.

Süslü duvar, kalenin kuzey ve batı duvarlarının çoğu üzerinde uzanır ve yaklaşık 1.450 fit (440 m) x 50 fit (15 m) ölçülerindedir. Duvar, fil dövüşleri, melekler ve polo oyunları da dahil olmak üzere, tutarlı bir tasvir oluşturmayan sayısız konuyu tasvir eden her biri diğerinden ayr görülebilen 116 panelden oluşmaktadır. Cihangir döneminde başlamış olmasına rağmen, Resimli Duvar 1620’ler boyunca dekore edilmiş ve muhtemelen oğlu Şah Cihan’ın hükümdarlığı döneminde tamamlanmıştır.

Şiş Mahal (Sırça Köşk)

Urducada Şiş Mahal, kelimenin tam anlamıyla ‘Sırça Köşk’ anlamına gelir. Bununla birlikte, mermer kakmalı süslemeleri ve beyaz mermer duvarlara ve tavanlara ışıltılı bir etki yaratan ince ayna işlemeleriyle bu gösterişli salon ‘Aynalı Köşk’ veya ‘Aynalı Salon’ olarak da bilinir. Benzer salonlar, Agra Kalesi’nin çağdaş sarayında da bulunur ve Amber Kalesi’ne daha sonra yapılan eklemeler üzerinde de etkili olmuştur.

Lahore Kalesi’nin sağlam tuğla temelleri, 1566’da Babür imparatoru Ekber Şah’ın hükümdarlığı altında, daha önceki bir kerpiç kalenin bulunduğu yere atıldı. Fatehpur Sikri’nin tamamlanmasından sonra Şah, yeni kaleyi inşa etmek için usta zanaatkarlar getirdi. Daha sonra Şah Cihan, kaleyi bir yaşam merkezine dönüştürdü ve komplekse Divan-i-Has, Moti Mescidi, Novlakha Köşkü, konaklama odaları ve Şiş Mahal’i ekledi. Şiş Mahal, selefi Cihangir tarafından inşa edilen Şah Burc bloğunda yer almaktadır. Oda, yalnızca imparatorun günlük rutininin bir parçası olarak hususen resmi toplantıları için kullanılırken, tüm bloğa yalnızca şehzadeler, vezirler ve seçkin saray mensupları erişebilirdi. Şah Cihan tarafından özel mahallerin genişletilmesi işi 1628 ve 1634 yılları arasında devam etti. Kendine has Şah Cihani mimarisi, beyaz mermerin yaygın kullanımında kendini gösterir. Sih İmparatorluğu döneminde Şah Burc, Rancit Singh’in en sevdiği yer oldu. Şiş Mahal’in üzerine bir harem ilave ettirdi. Saltanatı sırasında Kangra tarzı freskler de eklendi ve Şiş Mahal dörtgeninin orijinal girişi kapatıldı ve yerine Athdara inşa edildi. Burası aynı zamanda, sahip olduğu değerli Koh-i-Nûr’u da sergilediği yer oldu.

Şiş Mahal, Şah Cihan tarafından yaptırılmıştır. Cihangir döneminin ortasında inşa edilmiştir. Birbirine bağlı sütunlarla desteklenen beş sivri mermer kemerden oluşan cephe avluya açılmaktadır. Oyulmuş köşelikler ve kaideler değerli taşlarla işlenmiştir. Köşk, yarım sekizgen şeklinde olup, yaldızlı kubbelerle örtülü, mozaik fayanslar, dışbükey cam ve binlerce küçük parlak cam mozaik (ayine kâri) ile karmaşık bir şekilde dekore edilmiş dairelerden oluşmaktadır. Geceleri mum yakarlar. Dekoratif özellikleri arasında ayrıca geometrik ve kıvrımlı tasarımlarda alçı oyma (munabat kâri) ve oymalı mermer ekranlar bulunur. Merkez salonun çatısı iki kata kadar yükselir. Salon aslen fresk resimleriyle dekore edilmiş, daha sonraları ise farklı renklerde cam mozaiklerle değiştirilmiştir.

Sih ve İngiliz Pencap yönetimleri sırasında Şiş Mahal’in üstünde gerçekleştirilen ek yapılar, yapıyı çökmeye karşı savunmasız hale getirdi. 1904-05’te, ana verandanın tavanındaki sıva parçalandı ve iç ahşap kirişlerin çürümesi ile aşınmış çatı ortaya çıktı. Bu aşamada yapı, 1927 yılında Britanya Hindistanı Arkeoloji Bölümü tarafından onarım çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Benzer sorunlar 1960’larda da ortaya çıktı ve küçük onarımlarla çözüldü. 1975’te Pakistan Arkeoloji İdaresi tarafından Eski Eserler Yasası kapsamında korunan bir anıt olarak listelendi. 1981’de Lahor Kalesi Kompleksi’nin bir parçası olarak UNESCO Dünya Mirası Alanı olarak kaydedildi. Ancak 2006 yılına kadar tavan sorunları kapsamlı bir şekilde çözülemedi ve yapı restore edilemedi.

Yazlık saray

Şiş Mahal ve Şah Burc dörtgeninin hemen altında, Peri Mahal veya “Peri Sarayı” olarak da bilinen Yazlık Saray bulunur. Saray, Şah Cihan döneminden kalma odalardan oluşan bir labirenttir. Serin esintileri saraya kanalize eden etkili havalandırma sistemleriyle soğutuldukları için sıcak havalarda konut olarak kullanılıyorlardı. Sarayın döşeme sistemi de alanı soğutmaya yardımcı şekilde dizayn edilmişti. Zeminleri, Ravi Nehri’nden pompalanan bir su tabakasıyla ayrılan iki katmandan oluşuyordu. Gül kokulu soğuk su, saray boyunca 42 şelale ve şelaleden oluşan ayrıntılı bir sistemden akıyordu.

Saraya tarihi olarak yalnızca üstteki Şiş Mahal’den erişilebilirdi, ancak İngilizler tarafından Hathi Pul veya “Fil Merdivenleri” yakınında yeni bir giriş daha inşa edildi. Duvarları girift freskler ve beyaz dolgu katmanları ve yüzyıllarca süren rutubet nedeniyle ciddi şekilde bozulan mermer kakmalarla süslenmiştir. Saraydan kalenin dışına, bir zamanlar Ravi Nehri’nin aktığı yere giden geçit tünelleri de var, bu da işgalcilerin bir saldırı durumunda kaçmalarına izin vermek için tasarlanmış bir kaçış tünelinin parçası olabileceğini düşündürüyor.

Yazlık Saray, Rancit Singh’in hükümdarlığı altındaki Sih döneminde de kullanımda kaldı. Sih imparatorluğunun İkinci Anglo-Sih Savaşı’ndaki yenilgisinden sonra, Doğu Hindistan Şirketi’nin ve 1858’de İngiliz Rac’ın ve onun atanan ajanlarının ve uygulayıcılarının eline geçti.

2. Dünya Savaşı’ndan itibaren İngiliz Sivil Savunma Bakanlığı için bir depo olarak kullanılan Yazlık Saray, 1973 yılına kadar Pakistan hükumeti tarafından kullanılmaya devam etti. Binanın yapısal bütünlüğü, depo olarak kullanılmasından etkilenmiştir. 2014 itibariyle, Lahor Suriçi İdaresi, Ağa Han Kültür Vakfı ile restorasyon çalışmalarını üstlenmek üzere alanın kontrolünü üstlendi. Restorasyonun ardından, alan Lahor Kalesi müzesine ev sahipliği yapmaktadır.

Athdara

Sekiz kapılı yüksek bir köşk olan Āth darā, Maharaca Rancit Singh tarafından devlet mahkemesi olarak kullanılmak üzere inşa edildi. Şah Burc dörtgeninin kapısının yakınında bulunur ve onunla ortak bir duvarı paylaşır. Yapı mermer ve kırmızı kumtaşından yapılmıştır. Tavan renkli ayna işçiliği ile dekore edilmiştir ve iç duvarlarda Krişna’yı tasvir eden Kangra tarzı freskler mevcuttur.

Halvethane

Halvethane, Şah Cihan tarafından 1633 yılında Şah Burc Köşk’ünün doğusunda ve Şah Cihan Dörtgeninin batısında inşa edilmiştir. Saraydaki kraliyet hanımlarının ikametgahıydı. Menteşe ve kapı çerçeveleri, eğimli bir çatı ile mermerden yapılmıştır.

Kala Burc

Halvethane’nin kuzeybatı köşesinde Kala Burc (Kara Köşk) bulunur. Köşk, Cihangir döneminde Lahor Kalesi’ne yapılan eklemelerin en önemlisidir. Köşkteki tonozlu tavanlarda, Kuran’da ideal yönetici olarak kabul edilen Sultan Süleyman’ın ve Cihangir’in özdeşleştiği bir hükümdarın ustalığını simgeleyen Avrupa etkisindeki melek üslubunda tablolar yer almaktadır. Tavandaki çinilere de cinlere yön veren melekler resmedilmiş ve Sultan Süleyman’a da telmih yapılmıştır. Kala Burc, bir yazlık köşk olarak kullanılmıştır.

Lal Burc

Halvethane’nin kuzeydoğu köşesinde Lal Burc (“Kızıl Köşk”) bulunur. Yakındaki Kala Burc gibi, Lal Burc da Cihangir döneminde inşa edilmeye başlanmış, ancak Şah Cihan döneminde bitmiştir. Sekizgen şeklindeki Lal Burc, yazlık bir köşk olarak kullanılmıştır. Serin esintileri yakalamak için kuzeye açılan doğrudan pencerelere sahiptir. İç freskler, Sih döneminde eklenen tüm üst katla birlikte çoğunlukla Sih dönemine aittir.

Şah Cihan’ın Dörtgeni

Cihangir’in Dörtgeni ile halvethane arasında yer alan dörtgeni çevreleyen binalar topluluğu, Şah Cihan’ın Dörtgeni olarak anılır.

Divan-ı Has

Divan-ı Aam’ın aksine, Divan-ı Has, İmparatorun devlet meseleleriyle ilgileneceği, saray mensuplarının ve devlet misafirlerinin kabul edildiği bir salon olarak hizmet etmiştir. Salon, tören alaylarıyla ayrıntılı gösterilerin yapıldığı yerdi.

Şah Cihan’ın Habgah’ı

Habgah, Şah Cihan’ın yatak odasıydı. 1634 yılında Vezir Han’ın gözetiminde Şah Cihan tarafından şehre ilk ziyareti sırasında yaptırılmıştır. Beş yatak odası tek sıra halinde dizilmiştir. Odalar oymalı mermer ekranlara sahiptir ve kakma beyaz mermer ve fresklerle dekore edilmiştir, Şah Cihan tarafından kalede inşa edilen ilk yapıdır. Şu anda, bir mermer iz dışında süslemeleri yok olmuştur.

Cihangir’in Dörtgeni

Cihangir’in Dörtgeni, kalenin kuzeydoğu köşesini kaplar. Adını Cihangir’den almasına rağmen, sahadaki inşaat Ekber döneminde başlamış, ancak 1620’de Cihangir devrinde tamamlanmıştır. Ekber’in senkretik tarzı, hayvan şeklinde oyulmuş sütun parantezlerini kullandığı için dörtgende belirtilmiştir. Dörtgenin düzeni, bir İran cennet bahçesinin düzenine dayanan ve bunun yerine merkezinde bir çeşme bulunan eşmerkezli dikdörtgenlerden oluşan diğer Babür dörtgenlerinden farklıdır. 

Divan-ı Âm

Divan-i Âm, Şah Cihan tarafından 1628’de Cihangir Dörtgeni’nin hemen güneyinde kalenin önemli bir bölümünde inşa edilmiştir. Agra Kalesi’ndeki Divan-i Âm’a benzer bir tarzda, Pers tarzı 40 sütunlu bir halka açık seyirci salonu olan Çehil Sütun tarzında inşa edilmiştir. Divan-ı Âm, şahların halktan insanlarla bir araya gelmeleri için bir salon olarak kullanılmıştır.

Şah Cihan’ın Divan-i Âm’ı, 1841’de Maharaca Rancit Singh’in oğlu Şer Singh, Maharaca Harak Singh’in karısı Maharani Çand Kaur’a karşı verdiği mücadelede kaleyi bombaladığında yıkılmıştır. Mevcut yapı, 1849’da Sihlere karşı kazandıkları zaferden sonra İngilizler tarafından inşa edilmiştir.

Hey Merhaba 👋 Tanıştığımıza memnun oldum.

Yeni içeriklerden haberdar olmak istiyorsanız

Spam yapmıyoruz! Daha fazla bilgi için gizlilik politikamızı okuyun

0 Comments

No Comment.