Kamyonlar dolusu yardımın yetersiz kaldığı sel felaketi!

Yemek hatıralarınızı bekliyoruz
Şubat 1, 2022
Evlilik kararım ve düğün hazırlıklarımız
Şubat 4, 2022

Kamyonlar dolusu yardımın yetersiz kaldığı sel felaketi!

Eğitimci Taner Koçyiğit, PakTürk Okulları'ndaki mesai arkadaşları ile 2010 yılında yaşanan sel bölgesinde.

Eğitimci Taner Koçyiğit, Pakistan tarihinin en büyük tabii olaylarından biri sayılan 2010 yılındaki sel felaketini, PakTürk Okulları’nın organize ettiği yardım seferberliğini ve ihtiyacın büyüklüğünü yazdı.

Otuz İkinci Bölüm:

2010 yılında Sindh ve Pencap eyaletlerinde etkili olan sel felaketini ilk haber aldığımız anda birkaç arkadaşla beraber hemen neler yapabileceğimizi değerlendirmek üzere toplantı yaptık. Vakit kaybetmeden öğrencilerimizin velilerine ve tanıdık iş adamlarına haber vermemiz gerektiğini düşündük. Daha toplantının başında bu kişilere yardım kamyonunun ertesi sabah erkenden yola çıkacağını haber verdik. Ayrıca yardımların en geç akşama kadar okula ulaşması gerektiğini söyledik. Bunun üzerine birçok veli ve iş adamı süt, un, yağ, su gibi temel ihtiyaçları gönderdi. Kimileri de yol masrafı gibi diğer ihtiyaçları karşılamak amacıyla nakit para getirdi. Ardından bir arkadaşımız bin kadar terlik almak için en yakın markete, bir diğeri sabah erkenden almak kaydıyla Pakistanlıların çok sevdiği ‘parata’ denilen yağlı keteye benzer ekmeğin siparişini vermek üzere çarşıya gitti. 

Herkes elinden geleni yapmaya çalışıyordu. Aynı günün akşamı daha hava kararmadan iki kamyonu dolduracak malzeme okulun bahçesinde toplandı. Ama bu malzemelerin kamyonlara yüklenmesi ve dağıtım sırasında bir karışıklığa sebep olmayacak şekilde istiflenmesi gerekiyordu. Bunun için yurtta kalan öğrencileri seferber ettik; hemen hepsi büyük bir heyecanla çalıştı ve tüm malzemeleri birkaç saat içinde kamyonlara yükledik. Bu arada yardımların kaynağını göstermesi için sipariş ettiğimiz afişler geldi ve onları da kamyonlara astık.

Birkaç saat zor dayandığımız sıcakta selzedeler ne yapıyordu?

Yerel dili iyi bilen bazı arkadaşları da yanımıza almamızın faydalı olacağını düşündük. Birkaç üniversite öğrencisi belletmen Pakistanlı arkadaşla beraber gitmek üzere hazırlıkları tamamladık. Dağıtımı sabah erkenden yapıp hava kararmadan Multan’daki okula dönebilmek için geceden yola çıkmamız gerekiyordu, zira yolların ne durumda olduğunu bilmiyorduk. Nitekim, düşündüğümüz gibi oldu; yaklaşık 6 saat sürmesini beklediğimiz yolculuk 9-10 saati buldu ve sel bölgesine ancak sabah saatlerinde varabildik.

Dört arkadaşımız kamyonlarla, biz de kendi özel aracımızla sel bölgesine ulaştık. Sel bölgesi yılın en sıcak zamanlarından birini yaşıyordu. Yol boyu çok terledik, yorulduk. Bölgeye ulaştığımızda neredeyse enerjimiz tükenmişti. Bu sırada, bizim birkaç saat bile dayanmakta zorlandığımız sıcağa başını sokacak bir yeri olmayan on binlerce selzedenin nasıl dayandığını düşündük. Bu insanlar aynı zamanda çaresizce gıda malzemesi getirecek askeri botun yolunu gözlüyordu. Bu sebeple arkadaşlarla hızlıca bir kahvaltı yaptıktan sonra hemen işe koyulduk. 

İki kamyon yardım malzemesi 10 dakikada bitti

Askerlerin yardımıyla yardımları selzedelere ulaştırdığımızda, yanımızda getirdiğimiz malzemelerin kadar hayati önem taşıdığını anlamıştık. Özellikle getirdiğimiz yağlı ekmek parata ve bir esnafın bağışladığı meyve suları halkın yarasına merhem olmuştu. Yine de çok eksikler vardı. Selzedeler ve askerlerle görüşüp ihtiyaçları belirlemeye çalıştık ve bir dahaki sefere getirmek üzere not aldık. Özellikle yemek pişirmek için kap-kacak, üstünde yatmak için battaniye, elektrik olmadığından karanlıkta kullanılmak üzere el feneri, börtü böceğe karşı koruma sağlayacak sprey veya ilaçlar vb. birçok malzemeyi getirmemiz gerektiğini anlamıştık. 

İlk gün insanların mahsur kaldığı adaya giderken ‘acaba malzemeleri nasıl nerede dağıtırız’ diye düşünüyorduk, ama vardığımızda herkes bir an önce yardıma ulaşmak istediği için botlardan dahi inmekte zorlandık. Yaklaşık on dakikada elimizdeki her şey bitmişti. Köylülere doğru yaklaşırken sevinç çığlıkları atan ve gözleri parlayan çocuklar meyve sularını içerken ayrı bir mutlu olmuşlardı. Bu manzara bizim için de çok etkileyiciydi. Fakat daha adadan ayrılırken ‘bu insanlar akşama ne yapacak veya yarın ne yiyecekler’ diye düşünmeye başladık. Arkamızdan el sallayan çocukların gözlerindeki parıltının yerini hüzün ve endişenin aldığını görmekse hepimizi derinden sarsmıştı. 

Yemek yerken, yatarken hep aklımızda onlar vardı

Afet bölgesinden, ‘bir dahaki sefere daha fazla yardım toplayalım, daha çok ekmek getirelim’ diye planlar yaparak döndük Multan’daki okulumuza. Oradaki arkadaşlarla yeni yardımlar için daha iyi nasıl organize olacağımızı konuştuk, detaylı şekilde. Gün boyu bir şey yiyememiş ve çok yorulmuştuk ama selzedelerin durumunu gördükçe kendimizi unutmuş elimizde ne varsa dağıtmıştık. Akşam Multan’daki arkadaşların bizim için yaptığı yemeği yerken yine aklımızda gündüz gördüğümüz manzaralar ve mağdur insanlar vardı. Geceyi, yedi arkadaşla birbirimize “Acaba şimdi ne yapıyorlar?” diye sorarak geçirdik.

Multan’da kaldığımız gece bizim için hazırlanan yer yataklarında börtü-böcek korkusu olmadan klimanın serinliği altında yattığımızı şu anda dahi iliklerime kadar hissediyor ve hatırlıyorum. Çünkü serin havada ve güven içinde uyumak bedenimi rahatlatmış olsa da selzedelerin durumunu düşünmek içimi yakmıştı.

Ertesi gün en yakın zamanda tekrar gelmek üzere kahvaltı yapıp Multan’dan ayrıldık. Yol boyunca arkadaşlarla sonraki yardımın planları üzerine konuştuk. Çünkü bunlar günü kurtaracak yardımlardı. Elbette selin ilk vurduğu günlerde insanlara ekmek dağıtmak bile çok önemli ve gerekliydi ama insanların uzun vadede tekrar hayatlarına devam edebilmeleri için daha kalıcı desteğe ihtiyaçları vardı. Fakat bu çaptaki yardımlara bizim maddi gücümüz yetmezdi. Bunun için devlet yetkililerine ulaşmaya ve gönüllü olarak yardım dağıtma programlarına katılmaya karar verdik. Nereden bilebilirdik ki, biz Lahor’a döndüğümüzde Kimse Yok Mu Derneği yetkililerinin Türkiye’den geldiğini ve yardımları organize edebilmek için bizden rapor beklediklerini! 

Devam edecek…

***

Otuz Birinci Bölüm: Büyük sel felaketi ve PakTürk’ün ilk yardımı

Hey Merhaba 👋 Tanıştığımıza memnun oldum.

Yeni içeriklerden haberdar olmak istiyorsanız

Spam yapmıyoruz! Daha fazla bilgi için gizlilik politikamızı okuyun

0 Comments

No Comment.